166 33 17
                                    

İyi okumalar💘




Günün ilk ışıkları Jisung'un camından içeri sızdı. Bu sefer perde ardına gizlenen Minho değil, Jisung'tu. Duvardaki saate bakıp kontrol etti.

Daha playlistimi açmam için çok erken.

Birkaç gün önce aldığı mektuptan sonra mutluluktan içi içine sığmamış, geceleri uyuyamamıştı bile. Beklediğinin aksine reddedileceğini düşünüyordu. Tam olarak izin verdiğini söylememiş olsa da, rahatsız olmayacağını söylediğinden reddedilmediğine kanısına varmıştı Jisung.

Karşı perde de hareketlenme gördüğü gibi masa üzerindeki aynayı eline alıp nasıl göründüğü inceledi, görünüşünden memnun olup derin bir nefes aldı sakinleşmek adına.

Her zamanki gibi sandalyesine yerleşip playlistini açtı. Kahvesini yudumlarken izlenilme hissiyle doldu. Yüzüne yerleşen tebessümle kafasını komşusunun camına çevirip daha içten gülümsemeyle perde aralığındaki saklanan gözlere baktı. Saniyeler içinde perde tamamen kapanmıştı. Kahkahasını bastırmadı.

Tatlı.

İki saatin ardından hızla içeriye geçti, iş için hazırlanmaya başladı. Her sabah Minho'yla şarkı dinleyebilmek için işe geç kalırdı. Sürekli azarlanırdı fakat kovulmayacağını bildiğinden geç gitmeyi dert etmiyordu.

Mutfaktaki kedi mamalarını bir poşete koyup küçük bir kağıt aldı.

Selam, Minho! Bugün çarşamba, akşam sana eşlik etmek istiyorum. Evimde fazladan mama bulunuyordu, yeni bir tane alma o yüzden. Öncelikle bunları kullanalım. Akşam 8'de görüşmek üzere! Güzel bir gün geçir~

-Han Jisung

Mavi zarf içine koyup poşetin içine bıraktı. Minho evden çıkmadan poşeti kapısına bırakmak istiyordu, çantasını ve ceketini koşarak çıktı evden. Karşı binaya girip asansöre baktı, bozuk olduğunu görünce merdivenlere yöneldi. İkişerli üçerli çıkıyordu ki birisine çarpıp saniyeler içinde kendini yerde buldu.

Terden yüzüne yapışmış saçlarını kaldırıp çarptığı kişiye bakmak için kafasını kaldırdı. Minho olmasından korkmuştu ama değildi.

"Çok üzgünüm," kendisine uzatılan eli tutup ayağa kalktı.

"Sorun yok, bu binada mı oturuyorsunuz? Yeni taşındım ben de."

Yeni taşındığı çok belli...

"Karşı binada oturuyorum ben, hoş geldiniz... mahallemize?" Gülme isteğini bastırmaya çalıştı, Jisung. Mahallemiz, demek ona fazlasıyla komik gelmişti çünkü kendisi ve Minho dışında biri yaşadığını hissetmiyordu. Biraz üzüldü bu yüzden yeni komşusuna. Bu mahalle için fazla canlıydı, aynı kendisi gibi.

"Biraz sessiz bir mahalle gibi." yeni komşusu tebessümle söylerken Jisung, onu dinlemiyordu. merdivenin başında onları izleyen Minho'ya odaklanmıştı o an sadece.

Bir süre daha ikiliyi izledi Minho, aynı soğuk ifadesiyle yanlarında geçip giderken kolundan durduruldu. Önce kolundaki ele sonra sahibine baktı.

Minho'nun bu bakışı Jisung'u biraz ürkütmüştü, elini çekip birkaç adım uzaklaştı. Yerde duran mama poşetini eline tutuşturup koşarak merdivenlerden inmeye başladı.

Minho şaşkınlıkla bir elindeki mamalara bakıyordu bir de merdivenlere. Poşet içindeki mavi zarfı görünce gülümseyerek içinden çıkardı. Yanında tuhaf bakışlarla ona bakan kişiyi farkedince yüzündeki gülümsemeyi silip evine geri çıkmaya başladı.

***

Saat 8 olmuştu, Minho bina kapısı önünde bekleyen Jisung'u görünce adımlarını hızlandırdı.

"Çok beklettim mi?"

Jisung duyduğu sesle gülümseyerek arkasına döndü.

"Hayır, yeni gelmiştim ben de."

Yalandı. Yarım saattir kapı önünde donmamak için savaş veriyordu.

"Gidelim öyleyse," Minho, onu beklemeden arka mahalleye doğru yürümeye başlamıştı. Gördüğü ilk kabın yanında çömelip mamayı döküp kabı sallayarak kedilerin gelmesini bekledi. Jisung da bu arada poşetin içinden diğer bir mamayı alıp karşı binanın köşesinde boş duran kapları doldurmaya başladı.

Minho'nun yanına bir kedi gelmişti bile. Dikkatle severken gözü soğuktan titreyen Jisung'a takıldı, giydiklerini incelemeye başladı. Altında ince bir eşofman üstünde ise ince bir kapüşonlu sweatshirt vardı.

Sonbaharda olduğumuzun farkında değil mi bu çocuk?

Kalkıp diğer mahalleye yöneldi, Jisung da onu takip etti. Bir eliyle kendine hava yaparken ofladı.

"Off, çok sıcakladım."

Bu sözüyle Jisung şaşırarak sordu, "Ne? Sıcakladın mı? Bu havada mı?"

"Evet," Jisung'a doğru dönüp ceketini çıkardı, "Jisung, ceketimi tutar mısın? Teşekkür ederim." konuşmasına izin bile vermeden ceketi omzuna bırakıp fermuarı çekti.

Jisung ağzı açık Minho'yu izlerken ne diyeceğini bilemedi.

"Üst mahalleye de gidelim, hadi Jisung." göz teması kurmamaya çalışarak konuştu Minho. Hızla uzaklaşırken Jisung, hâlâ öylece duruyordu.

Yüzüne kocaman bir gülümseme yayılmıştı, kollarını ceketin içinde geçirip üst mahalleye doğru koşmaya başladı.

"Hey! Beni de bekler misin?!"


~~~

Merhabaa, nasılsınız??

Sonunda gelebildim🥺 Telefonum bozuldu, yks sonuçları açıklandı, ailemle tartışmalar yaşadım derken çok kargaşa oluştu hayatımda son birkaç haftada😞

Ama artık çoğu şeyi toparladım kafamda, taslaklarımda duran kurgulardan birini en geç yarın yayımlayacağım ama seçemiyorum..

Sizce önce 'makeup | minsung' u mu *semesung içeriyor😋* yoksa 'the seven deadly sins | stray kids' i mi yayımlayayım?

Umarım beğenmişsinizdir,,, yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen💘💘💘

anti-romantic | minsung (DUZENLENIYOR.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin