İyi okumalar :D
Taburcu olalı 2 gün olmuştu. Bu iki günde sadece tek bir şey düşünüyordum. Çizimlerim. Bana getirecek olan çocuk nerelerdeydi acaba? Belki de beğenip çeyizine koymuştur. Salak salak konuşma Ilgın ne çeyizi? Zil çaldı git bir bak.
Ayağa kalkıp merdivenlerden indim. Zaten işinize gelince iyi misin kızım, bir iki gün sonra bırakıp gidin. Kim açacak bu kapıyı? Hem ben sizi niye önemsiyorsam? Neyse kapıyı açtım. Açtım açtım açmasına da kimse yoktu görünürde. Ardından merdivenlerden bir ses duyuldu.
"Nihayet açabildin." dedi bir çocuk ve ardından merdivenlerden çıktı.
"Görmüyorsun herhalde." deyip koltuk değneklerini gözüne sokarcasına salladım.
"İyi çizimlerin bendeydi, getirdim." deyip çizimleri uzattı. Tam alacakken çekti.
"Ama çok çocuksu çizmişsin."
"Komik misin? Öyleyse gülücem."
"Tamam al çizimlerine gül o zaman." deyip uzattı.
"Tamam git şimdi."deyip kapıyı kapattım.
Daha içeri geçmeden mal mal zile basıp durdu. Allah'ım bu çocuk gitmez mi ya? TAK-TAK-TAK
Üff yeter ya!!! Bu ne be!!!
Bir an kapı sesi kesildi. Oh. Etrafa bakınırken farkettim ki pencereden gelen ışık artık yok. Ampul bir yanıp bir sönüyordu. Ardından mutfağa gitmek için ayağa kalktım. Ama koltuğun kenarına koyduğum değneklerim yoktu. Ayağımın da üstüne basabiliyordum. Bir an annemin sesini boğuk bir şekilde duydum ve bir anda etraf tekrardan aydınlık oldu. Ev aynı evdi ama ışıklar kapalı ve daha aydınlıktı.
"Ilgın uyan çabuk." dedi annem. Ne? Annem mi? O işteydi. Acaba şu uyandırma işi rüyama kadar girdi mi?
Ama ne ara uyudum. Hadi kalk Ilgın. Kalk da neler olduğunu anla. Derken annem mutfaktan elinde bir havluyla çıktı ve bana baktı. Şaşırdı herhalde. Hani değneklerim yok ya nasıl ayaktayım onu merak ediyordur.
"Şaşırdın değil mi? Ben de." dedim.
"Evet şaşırdım böyle hemen kalkıp aşağı inemezsin sanıyordum." dedi.
"Farkındasın değil mi ayakta değneksiz duruyorum. Yürüyebiliyorum."Bana cins cins baktı.
"Kızım zaten yürüyebiliyorsun. Şimdi boşver değneği de git giyin gel Umut seni okula götürsün. Yeni arkadaşlar edinirsin." deyip tekrar mutfağa girdi. Bu neydi şimdi. Şaka falan mı? Kamera nerede el sallıcam. Ben de annemin peşinden mutfağa girdim.
"Tamam çıkar hadi değneklerimi de kontrollere ne zaman gideceğimi onu söyle." dedim annem yumurtaları kırarken.
"Ne kontrolü neyden bahsediyorsun Ilgın git giyin gel hadi."dedi ve bana döndü.
"Yoksa okula gitmemek için mi yapıyorsun? Bak eğer öyleyse çok kızarım. Hem yeni okulun çok iyiymiş öyle diyorlar koş giyin gel."
Yok artık yeni okul mu? İlk günü. Yeni arkadaşlar.
"Bugünün tarihi ne?"
"4 Mayıs hadi git giyin gel. Bak çayı unuttum senin yüzünden." deyip çaya yöneldi.
Ben de bu şokun üzerine yavaş yavaş merdivenlere yöneldim. Annem nasıl olur da düştüğümü hatırlamazdı? Bugünün tarihi 9 Mayıstı. Hele değneklere ayaklarıma ne demeli? Çizimlerimi getiren çocuk var tabi bir de.O değilde çizimlerim. Çizimlerimi hatırlayınca merdivenlerden hızlıca çıkıp odama girdim. Her şey yerli yerinde ve her zamanki gibi dağınıktı. Okul kıyafetlerine baktım ve olanları bir kere daha düşünüp üstümü giyindim. Babam olacak Umut da beni okula bıraktı. Okulun bahçesine girdim ve hala olanların şokundaydım. Derken merdivenlerde oturmuş olan çocuğa baktım. Çizimlerimi getiren çocuktu ve o da bana bakıyordu...
Sevdiğinizi düşünüyorum.
(Sunemayla)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüzgarı Kaybetmek
Teen FictionHayat bazen bir tutam aşktan, merhametten, bir avuç siyahtan ve aralara karışmış beyazlardan, ondan, bundan ve 'ama'lardan oluşur. Ama benimkisi sadece biraz zamandan oluşuyordu. ...saat kaç olursa olsun...