Soğuk bedenimi titretirken bir adım daha attım karanlığa. Sokaklar dar, ıslak , çığlıkları yutacak kadar da derindi. Merak ettim, benim içim de bu kadar derin miydi ki kayboldu çığlıklarım? Bağırsaydım şimdi duyulur muydu çığlıklarım? Sokağın sonunda kim vardı ki sesimi duyacak? Defne mi? Küçücük bedenini kim bilir yine nerelere savurmuştu oyun oynayacağım diye. Gülümsedim. En sevdiği kurabiyelerden almıştım bu akşam dönerken. Onu yalnız bırakmaya içim elvermiyordu bu ücra sokak köşelerinde ancak bizi bulmamalıydı. Bizi bir kez daha savurmamalıydı. Savuramazdı. Bu defa yangınım sönmüştü. Korlarımı zor toparlamış bir anka kuşu misali kalkmaya çalışmıştım. Şimdi gelirse yeniden, korlarımı alevlendirebileceği gibi; içimdeki yaşama dair son kıvılcımları söndürüp, beni karanlığa terk edebilirdi. Ve bu kez, savrulan küllerimi şu ana dek yaptığı en güzel şaheseri gibi izleyebilirdi. O acımasızdı, sevmişti zamanında belki ancak şimdi?
Hayatıma böyle bir kış akşamında girmişti işte. Alnıma düşen ilk kar tanesiyle titredim. Bu yılın ilk kar tanesi tam da alnıma düşmüştü, 5 yıl önce bugünlerde kader ağlarını örerken alın yazımın yalnızlık olduğunu bilmeliydim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Başlıklı Kadın
RomanceÇok fazla şey yaşayamadan daha, ya kaçmak zorunda kalırsa? Ne kadar koşarsa koşsun, geçmişin kanatları onu himayesi altına alacak. Hiçliğin ortasında yeni bir benlik yaratmak zorunda. O , artık yalnız kalmalı. Yaşamak istiyorsa , yalnız kalmalı.&nbs...