⇢ takım arkadaşlarının önünde kız/erkek arkadaşlarına sinirlenip bağırmak
⇢ Bokuto: O gün yeni bir spiking tekniği öğrenmeye çalışıyordu ancak işe yaramıyordu ve öğle yemeğine geldiğinizde çoktan sinirli bir ruh hali içindeydi. "Hey Kou!" Ona sesleniyorsun, oturduğu sıraya doğru koşuyorsun.
"Sana öğle yemeği getirdim, birlikte yiyebileceğimizi düşündüm!"
"Şu anda değil Y/N meşgulüm"
"Ama sen sadece-"
"Şimdi müsait değilim, git başka biriyle öğle yemeği ye."
"Ama birlikte yemek yiyeceğimizi söyledin-"
"İstemiyorum, daha önce sana ne söylediysem umrumda değil, git öğle yemeğini tek başına ye, sadece yolumdan çekil. Tam bir baş belası."
Son kısmı mırıldanarak söylemişti ancak yine de dediğini duymuştun. Senden uzaklaşırken kolunu tutup onu kendinize çeviriyorsun. "Az önce ne dedin sen?"
"Tam bir baş belası olduğunu söyledim, GİT NE YAPIYORSAN YAP Y/N, YAPACAK İŞLERİM VAR VE SEN SADECE BENİ RAHATSIZ EDİYORSUN!"
"Seni rahatsız mı ediyorum?"
"DEFOL GİT Y/N."
Ona bakıyorsun, sadece orada duruyorsun, gözlerinden düşen gözyaşlarını kimin gördüğünü umursamıyorsun, sanki dünyanın paramparça olduğunu hissediyorsun. Ona yaklaşıyorsun ve yanağına tokat atıyorsun, tokadın sesi ölümcül bir şekilde sessiz spor salonunda yankılanıyor.
"Biliyor musun Bokuto? canın cehenneme."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
⇢ Sakusa: bugün havasında değildi, takım arkadaşları her zamankinden daha can sıkıcıydı ve biri yanlışlıkla onun üzerine ona hapşırmıştı. Sekerek spor salonunun kapısından içeri girdiğin zaman Sakusa, yaşadığı korkunç gününün zirvesinde olduğunu hissetti.
"Hey Omi, mesajlarıma cevap vermediğin için sana cüzdanımı herhangi bir yerde görüp görmediğini sormaya geldim."
"Bana mesaj atabileceğin bir soruyu sormak için 40 dakikalık yol mu geldin?" Sana bakarak iç çekiyor.
"Pekala, sen yanıt vermeyince ben de yanına uğrayıp seni görmek istedim."
Sakusa çantasını toparlamak için dönerken "Tanrım çok yapışkansın." diye mırıldanır ve bunu duyarsın.
"Ne?"
"Beni duydun, çok can sıkıcı olduğunu söyledim, cidden beni bir öğleden sonra yalnız bırakamaz mısın?"
"Ne oluyor Omi, sana bugün noldu?"
"BİR ERKEK BİRKAÇ SAATLİĞİNE SEVGİLİSİNDEN UZAK KALAMAZ MI Y/N? TANRIM, SIRF SENİNLE ÇIKIYORUZ DİYE SÜREKLİ DİP DİBE OLMAK ZORUNDA DEĞİLİZ BUNU ANLAMIYOR MUSUN?"
Bir adım geri gidip,"Sakusa, sana ne oldu böyle? Tam bir pislik gibi davranıyorsun. Kendi mezarını kazmaya başlamadan önce kendine gelsen iyi olur. Son zamanlarda sana ne olduğunu bilmiyorum, bu kadar ezikçe davranmaktan vazgeç." dedin.
Son cümleni zar zor çıkarmayı başardın, gözleriniz sulanmaya başlıyor ancak göz yaşlarının akmasına izin vermiyorsun.
"Y/N yolumdan çekil."
Seni hafifçe ittirerek yoldan çeker. Yaptığı bu hareket bardağı taşıran son damla olmuştu. İlişkinizi temsil eden, daha parmağınıza yeni takmış olduğunuz yüzüğünü çıkarırsın. "Evimden defolup gitmek için günün sonuna kadar vaktin var Sakusa."
Yüzüğü avucunun içine koyup ardınıza bile bakmadan çekip gidersin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
⇢ Tsukishima: Bağıran antrenörler ve fazladan turlarla dolu uzun bir gün geçirdi. Ona sürpriz yapmak için spor salonuna geldiğinde üzerindeki gerginlik biraz daha artmıştı. Senin neşeli tavrın onun yüzündeki kızgınlığın orman yangını gibi yayılmasına neden oldu.
"Hey Tsukki, tam da-"
"Y/N neden buradasın?"
"Sadece sürpriz yapmak istedim!" Neşeli bir şekilde cevap verirsin. Tsukki'nin sürprizlerden hoşlanmadığını biliyordun, ama o civarlarda geziniyordun bu yüzden onu ziyaret etmek istemiştin.
"Cidden Y/N, senin neyin var? Habersiz bir şekilde gelip antrenmanımı bölmek yerine en azından bana mesaj atmalıydın."
"O-oh, özür dilerim Tsu-"
"Aman tanrım, çok yapışkansın, birkaç saat kendi başına idare edebileceğini düşündüm ama sanırım ya-"
O sırada takım arkadaşlarından biri hafifçe omzuna vurur "Uh-Tsukki" der. Çünkü seni kırmaya başlayacağının farkına varmışlardı.
Ancak Tsukki buna aldırış etmedi, sadece omuz silker ve öfkesi kaldığı yerden devam eder. "Biliyor musun, şu anda sana ve gözyaşlarına ayıracak zamanım yok, sadece git, şimdi sen ve aptal duyguların yerine endişelenecek daha önemli şeylerim var. "
Kalbinin bir milyon parçaya ayrıldığını hissedersin. O kadar çok sevdiğin tek kişi, antrenmanın ortasında herkesin içinde senin ne kadar büyük bir yük olduğunu resmen yüzüne haykırmıştı. Spor salonundan adeta fırlayarak çıkarsın, şimdi yanaklarından serbestçe akan gözyaşlarını silmeye çalışıyorsun.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
