1

30 1 0
                                    

Kulaklıklarım kulağımda yürüyorum.

karşıdan karşıya geçerken başıma bir şey gelmesin diye sadece tekini takıyorum çünkü annemi seviyorum.

Sonunda istediğim yere ulaşınca etrafıma bakınıyorum ve her zaman oturduğum ağacın altına oturup öbür kulaklığımı da takıyorum.
Babam öldüğünden beri hayatım hep aynı.

Etrafı izlerken bir çocuk geçiyor arkamdan, kaykayından inip oturduğum ağacın altına, yanıma oturuyor. Anlamadığımı belirten gözlerle ona bakıyorum, konuşmaya başlıyor daha sonra.

"Güzel şarkıymış."

Panik yapıp telefonuma bakıyorum hemen. Kulaklığı girişe iyi takamadığımı fark ediyorum.

Tüm yolu böyle yürüdüğüm geliyor aklıma, eskiden olsa utanırdım büyük ihtimalle ama artık hiçbir şey umrumda değilmiş gibi hissediyorum.

Yavaşça kafamı sallıyorum ve bu sefer kulaklığımı girişe taktığımdan emin olduktan sonra şarkıyı tekrar açıyorum. Yanımdaki kızıl çocuk hareketlenince şarkının sesini biraz kısıyorum.

"Üzgün görünüyorsun."

Çocuğa boş boş bakıyorum.

Benim aksime o, sanki mümkünmüş gibi daha çok gülümsüyor.

Bir şey demeden önüme dönünce derin bir iç çekiyor.

"Şimdi gitmem lazım sonra görüşürüz parktaki üzgün çocuk!"

Kaykayına atlayıp uzaklaşmasını izliyorum.
'ne tuhaf birisi' diye geçirmeden edemiyorum içimden.

꧁꧂꧁꧂꧁꧂꧁꧂꧁꧂꧁꧂

Park (Renga)Where stories live. Discover now