Tekrar selam! Medyada yazarken dinlediğim müzik var, iyi okumalarr! <3
━━━━━━━✫━━━━━━━
"Blaise kolumu bırakır mısın?"
Kolunu geri çekti ama anlaşılan Blaise ısrarcıydı.
Marinette, olay çıkarsa Lila'nın bu fırsatı kaçırmayacağının farkındaydı. Her zaman olduğu gibi açığını kollardı. Büyük ihtimalle bunu bile kendi lehine kullanırdı. Bu yüzden, biri gelip bu işin güzel yoldan hallolmasına yardım ederse iyi olurdu. Aksi taktirde tabii ki kendini koruyacaktı.
Blaise tekrar ağzını açar açmaz Marinette, onun kolunun üzerine inen eli gördü. Gözleri, elin sahibini görmesiyle rahatladı.
"Merhaba Blaise, bizim Marinette ile bir işimiz var. İzin verirsen..."
Blaise kolunu bıraktığı anda Marinette, kolunu Luka'nınkine doladı. Korkmamıştı ama rahatsız olduğu bir gerçekti.
Blaise sanki bir şey yokmuş gibi gülümsedi ve arkasını döndü. O, okulun çıkışına doğru ilerlerken Luka ve Marinette de sınıfa yöneldiler.
"Doğru anladım, değil mi? Yoksa seni rahatsız etmek istemem." diye fısıldayan Luka, açıkça endişeliydi.
"Ah, evet. Teşekkür ederim." dedi Marinette, kolunu Luka'nın kolundan çekerken.
Luka'nın canı hala sıkkın görünüyordu. Marinette durdu ve Luka'yı da durdurdu.
"Hey, senin hala canın sıkkın. Bir şey mi oldu?"
Marinette, Luka'nın gözlerine gözlerini dikmiş bakarken çocuk iç çekti ve kafasını olumsuz anlamda iki yana salladı.
Evet, bir şey olmuştu. Ama Marinette'in buna ne tepki vereceğini kestiremiyordu. Her şey daha kötü olursa bu, onun suçu olsun istemiyordu. Bu yüzden sustu.
Onlar sınıfa girdikten birkaç dakika sonra zil çaldı ve dersler tekrar başladı.
✫
Marinette, dersler biter bitmez hızla eşyalarını toparlayıp okuldan çıktı. Yetiştirmesi gereken çizimler vardı. New York'tan ayrılması, onun Audrey ile olan iş ilişkisini bitirmemişti.
Alya, Nino ile buluşacak ve sonra da tekrar evlerine gelecekti. Bu yüzden onu beklemedi.
Yolda yürürken çantasından gelen sesle kafasını yere doğru indirdi.
"Mari iyi misin? Gün içinde yalnız kalamadığın için soramadım."
"İyiyim Tikki. Merak etmene gerek yok." dedi Marinette gülümseyerek ve yürümeye devam etti.
"O çocuktan karanlık bir enerji alıyorum Marinette."
Marinette'in gözleri açıldı ve yerinde kalakaldı.
"Bunu evde konuşalım." dedi stresle ve adımlarını hızlandırdı. Yeni bir Hawkmoth istemiyordu. Bu başına gelebilecek en berbat şey olurdu...
Eve vardığı anda odasına çıktı, sandalyesine oturdu ve Tikki'yi karşısına aldı.
"Nasıl bir enerjiden bahsediyorsun Tikki?"
"Mucize gibi değil. Başka bir şey ama ne olduğunu bilmiyorum. Tek bildiğim güçlü ve kötü bir enerji verdiği."
Marinette kaşlarını çattı ve çocuğun üzerinde bir takı taşıyıp taşımadığını düşündü.
"Lanet olsun..." diye mırıldandı telaşla.
"Ne oldu Marinette?" diyen ince sesi duyar duymaz Tikki'nin gözlerine baktı ve konuştu.
"Üzerinde bir sürü takı vardı. Bir tane taşısa çaktırmadan alıp inceleme şansım olurdu."
Marinette aklına gelen şeyle ayağa fırladı.
"Lanet olsun!" diye bağırdı çıldırmışçasına.
"Marinette?"
Tikki'nin telaşlı sesi kulaklarında yankı yaparken dehşetle bir sandalyeye tutundu. Bu tam anlamıyla bir felaketti ve ne yapacağı hakkında en ufak bir fikri yoktu.
"Tikki... Gelip bana yaklaştığında küpemi inceliyor olabilir. Çok yüksek ihtimalle öyle yapıyordu. O kaşar rahatsız olmuştum ki yüzüne bakmadım! Nereden bilebilir?!"
━━━━━━━✫━━━━━━━
Kısa bir bölüm oldu ama artık atmak istiyordum. Uzun zamandır ilham kıtlığı yaşıyordum ve bazı şeylerle çok meşguldüm. Bu yüzden epey boşladım. Ama artık bölüm atmayı tekrar düzene bindireceğim!
Bundan böyle üç güne bir yeni bölüm var:))
Birdahaki bölümde görüşürüzzz!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
young and beautiful | love square au
Fanfiction"Felaketlerin yok ettiği aşkı tekrar felaketlerle bulacağımı tahmin etmemiştim." "Bende ilk aşkıma tekrar aşık olabileceğimi tahmin etmemiştim." ━━━━━━━✫━━━━━━━ "Will you still love me when I got nothing but my aching soul? I know you will...