"Hyungiee~" Taehyung saçlarını sevdiği bedenin şirince mırıldanmasıyla kocaman gülümsedi."Hmm?"
"Sen neden hiç dışarı çıkmıyorsun?" Büyük olan buna ne diyebilirdi ki? Anlatsa da anlamazdı ki minik bebeği. Cevap vermek yerine dizlerinde saçlarını sevdiren çocuğa doğru eğilip saçlarının üzerinden alnına dudaklarını değdirdi. Bir süre öyle kalıp ciğerlerine dolan mis kokuyla soluklandıktan sonra geri çekildi.
Jeongguk ilgi görmeye bayılıyordu. Öyle ki hyungunun bu hareketiyle sorduğu şeyi çoktan unutmuştu. Tek isteği büyük olanın kendini sevmeye devam etmeseydi.
Taehyung onu çok bekletmeyip parmaklarını tekrardan yumuşak tutamlara daldırdığında, hoşnut mırıltılar çıkararak iri gözlerini kapatmıştı küçük olan.
Lanetli Kim malikanesi asırlar sonra ilk defa böyle bir şeye şahitlik ediyordu. Zira bu koca evin tarihi kanla yazılmıştı. Gelecek sayfaları bozan önden iki dişi çıkık olan küçük bir erkek çocuğu mu olacaktı?
Taehyung okusaydı bu satırları, oldukça sinirlenirdi. Hadi ama. Basit bir şey değildi bu. Kucağındaki minik şey uzun karanlık ömrüne parlamış en büyük aydınlıktı. Gözlerindeki yıldızlar kendi kalbine işlemiş, sert kalbini daha ne olduğunu anlamadan yumuşatmıştı.
Öyle ki tek eğlencesi haline gelen ölümlülere işkence yapma eylemi, yerini kolları arasındaki meleği sevmeye bırakmıştı. Ve bu çok güzeldi. Onu sevmek çok güzeldi. Asla bıkmazdı bundan. Tek korkusu, Jeongguk'un büyüdüğünde kendinden korkmasıydı.
Ama korksa bile diyordu kendi kendine esmer olan, korksa bile yine sıkıca sarmalarım onu kollarım arasında.
Düşünürken parmakları arasından dökülen oynamayı kestiği yumuşak saçlar, küçük olanı sinirlendirmişti. Neden hyungu onu sevmeye devam etmiyordu?
Minik kaşları sinirle çatılmışken yattığı dizinden büyük olana baktı kızgınca. Taehyung gözlerini güçlükle kapattığında Jeongguk onu korkutmayı başardığını sanıp gururla gülümsemişti.
Oysa karşısındaki sevimlilik abidesini ısırmamak için kendini tutmaya çalışıyordu büyük olan. Kendisini korkutmak için kaşlarını çatıp pembe dudaklarını büzen Jungkook, Taehyung'u oldukça zorluyordu.
Daha fazla dayanamayıp minik bedenin yumuşak yanağını dişleri arasına aldığında küçük çocuk sinirle hyunguna vurmaya çalışıyordu.
Boğuşmanın ardında ikilinin kahkahaları odayı doldururken, Bayan Jeon telefonda son zamanlarda oğlu için endişelendiğini iş için uzaklarda olan eşine anlatıyordu.
Küçük oğlu dışarıda arkadaşlarıyla oynamaya bayıldığı halde bu eve taşındıklarından beri odasından neredeyse hiç çıkmıyordu.
Onu sosyalleştirmek için çabalayacak olsa da genç anne, küçük oğlu çoktan evlerindeki varlık tarafından sahiplenilmişti.
Ve belki bilirsiniz. Karanlık varlıklar sahiplendiği şeylerle aralalarına üçüncü kişilerin girmesini pek sevmezlerdi.
napıcan öldürücen mi kadını
çok ayıp
öptüm sizi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
haunted, taekook
Fanfictionjeon ailesi yüzyıllardır lanetli olan kim malikanesine taşınır.