Üstüne her zamanki siyah deri ceketini geçiren İlker ağabeye baktım. Her zaman aynı olan ceketi gibi yüz ifadesi de aynıydı. Yıllar geçmişti ama o intikam duygusundan ve kendini üstün görmekten asla vazgeçmemişti. "Bu sefer şanslısın." dedi ceketinin fermuarını kapatırken. Yüzünde sahte bir gülümseme vardı. "Bu seferki göreve seni göndermedim." Ne diyecektim ki? Teşekkür ederim mi?
İlker ağabeyi yıllar boyunca beni büyütmüştü. Beni büyütme tarzı ise buydu. Ben kötü adamların içinde büyümüştüm. Küçüklüğüm havada savrulan kurşunlar ve yere saçılan kanlarla geçmişti. Size her ne kadar trajedik bir olay gibi gelse de, bu olanlar beni hissizleştirmiş ve çok daha güçlü bir kız yapmıştı. Bu yüzden İlker ağabeyi seviyordum.
Elimdeki elmadan koca bir ısırık aldım. Boğazımdan aşağı inen ekşimsi tat açlığımı yatıştırmıştı. "Bir daha ki sefere artık." dedim.
Tekrar gülümsedi. "Giray!" Yüksek sesi tüm oturma odasına yayılmıştı. Bu sese alışkın olmayan bir insan yerinden zıplayabilirdi.
Giray koşar adımlarla merdivenlerden inerken konuştu: "Buyurun İlker bey?" O da benim gibi 19 yaşındaydı. Aramızda ki farklardan bir tanesi ise; o İlker ağabeye karşı benim kadar rahat davranamıyordu.
"Bugün işe Beretta ile gideceğim."
Giray, anlarcasına başını salladı ve hızla bodrum katına indi. Ben ise elmamı yerken İlker ağabeyi izliyordum. Bugün izinliydim ve elimden geldiğince tadını çıkaracaktım.
İlker ağabeyin sesi ile kendime geldim. "Beril?"
"Efendim, İlker ağabey?" Elmadan bir ısırık daha alırken İlker ağabeyi dinledim.
"Yarın bir iş var. Özel bir iş. Geçen gün mekanda kapıştığım adamlardan gizli bir bilgi geldi. Bizi salak zannediyorlar. Bir türlü ellerimin her yere uzandığını anlayamadılar."
Elmadan kalanı masanın üstüne bırakıp ayaklandım. "Bu işi benim mi halletmemi istiyorsun?"
Omuz silkti. "En güvendiklerimden biri olduğunu biliyorsun. Bir kıza göre inanılmaz işler çıkarıyorsun. Bu işin üstesinden gelebileceğini biliyorum."
Evet, çok haklıydı. Hayatım boyunca böyle işler yaparak büyümüştüm. Bu yüzden bu söylediği beni şaşırtmıyordu. Çoğu kızlar alışverişe gidip saçlarını şekilden şekile sokarken, ben elimde her hangi bir ölüm silahıyla adam tehtit ediyor ya da... ne demek istediğimi anladınız.
"Gelebilirim." Sanırım. Her ne kadar usta olsam da bir türlü kendimden emin olamıyordum. Ne zaman iş üstünde olsam, karanlık geçmişim bir türlü beni rahat bırakmıyordu.
Giray elinde bir Beretta ile odada belirdi. "Buyurun İlker bey." Eski model ve güçlü silahı İlker ağabeye uzattı.
"Sağ ol."
"Sizinle gelmemi ister misiniz?"
"Hayır, bugün Beril'le kalmanı istiyorum. İkinizde dinlenin. Ben Fırat'ları alıp gideceğim." Silahını, pantolonuna sağlamca yerleştirdi. "Haydi eyvallah." İlker ağabey evden çıktığında, Giray ile oturma odasının ortasında ayakta duruyorduk.
Giray, elinin tersiyle alnındaki görünmez terleri sildi. "Bu adamın yanında çok geriliyorum." Benim yanımda rahattı. Çünkü iyi anlaşıyorduk. Birbirimizin dilinden anlıyorduk ve hayat tarzlarımız birbirimize çok yakındı. İkimizinde trajedik bir geçmişi vardı.
Gülümsedim. Sadece onun yanında gülümseye biliyordum. "Fark etmemek mümkün değil."
"Benimle alay etme bücür." O da gülümsedi.
"Bir bücüre göre iyi nişan alıyorum (?)"
Ellerini teslim olurcasına kaldırdı. "Tamam, pes. Kazandın."
Her zamanki zafer gülümsememi yüzüme yerleştirdim. "Ne yapmak istersin?"
"Sinemaya gidebiliriz," duraksadı. "Normal insanlar gibi." Bu benzetmesine güle bilirdim fakat haklıydı. İkimizinde normal bir hayatı yoktu. Sinemaya gitmek iyi gelebilirdi.
"Olabilir." dedim.
Aklına bir şey gelmiş gibi aniden konuştu. "Ya da Starbucks'da bir Mocha içeriz?"
İşte bu hepsinden daha iyiydi. Bir Mocha günün -hatta yılların- stresini üzerimden atmama yetecek bir büyü gibiydi. "Bunu sevdim."
Avucunu bir birine sürttü. "Senin arabanla gidelim."
Başımı sallayarak masanın üstünde duran Audi'min anahtarını kaptım. Ev içinde çoğunlukla dışarıda giydiğim kıyafetlerle takılıyordum. O yüzden her an dışarı çıkmaya hazır bir haldeydim. Giray kapıdan çıktı. Bende tam çıkacakken kapının yanındaki boydan aynanın önünde durdum. Dünkü olayın yorgunluğundan dolayı gözlerim hafif halkalanmıştı. Üstümdeki kazağı ellerimle silkeledim. Saçımdaki at kuyruğunu çözüp serbest bıraktım. Bu şekilde idare ederdim.
Evden çıkıp, villanın garajına yürüdüm. Giray garaj kapısını açmış beni bekliyordu. Arabamın içine girdiğimde, Giray'da girmişti. Arabayı çalıştırdım ve sokağa süzüldüm. Uzun ve engebeli sokak bittiğinde direksiyonu sağa kırarak ana yola çıktım.
5 dakikadır Ana yolda ilerliyorduk. Sonunda Giray sessizliği bozmaya karar verdi. "Eee Beril, anlat bakalım." Tam ona cevap verecektim ki, gözüm dikiz aynasından yol boyunca arkamızda ilerleyen siyah Porsche'a takıldı.
Giray ağzını açacakken bir elimle onu susturdum. "Sanırım biri bizi takip ediyor. "
"Pekala, sağa çek."
"Hayır," dedim başımı sallayarak. "Yanımda silah getirmedim."
"Başka bir fikrin?" diye sordu. İkimizde sakindik. Bu alışılmışın dışında bir durum değildi.
"İlk önce sürücüyü görmeye çalışacağım. Ardından kalabalık bir AVM'de duracağız. İlker ağabeyi ararım ve oradan silahsız asla ayrılmayız."
"Pekala."
Gazı daha fazla kökleyip hızımızı arttırdım. Eğer şanslıysak, en kısa sürede kırmızı ışığı yakalardık. O sırada da sürücünün kim olduğunu görecek kadar zamanım olurdu. Bir süre sonra ışıkları gördüğümde derin bir 'Oh' çektim. Araba yavaşça durdu ve o sırada solumdaki aynaya iyice odaklandım. Araba çok yakınımızdaydı fakat hala onu görebilecek mesafemizde değildi. Bunun işe yaramayacağını düşünüp emniyet kemerimi çıkarttım.
"Hey! Sen ne halt yemeye gidiyorsun?"
"Direksiyona geç Giray." Onu susturdum. Benim geri dönmeyeceğimden emin olunca sıkıntıyla oflayarak direksiyona geçti. Arka koltukta dizlerimin üzerinde duruyordum. Sadece gözlerim koltuğun dışına çıkacak kadar yükseldim. Ben yükselince Giray gaza bastı ve yavaşça ilerlemeye başladık. "Sakın hızını değiştirme."
Arkamızdaki arabanın sürücüsünü sonunda görebiliyordum. Kumral yapılı bir erkekti. Hemen çantama ulaştım. İçinden fotoğraf makinesini çıkarttım. Flaşını kapatır kapatmaz kamerayı sürücüye odakladım ve fotoğrafını çektim. Ardından iyice çöktüm ve fotoğrafı kontrol ettim. Gerçekten yakışıklı ve tehlikeli görünümlü biri tarafından takip ediliyorduk. Ama neden?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Kanlar
Teen FictionBeril Asman, 19 yaşında genç bir kız. Çok küçük yaşta ailesini kaybetmiş ve kendini sokağın ortasında yapayalnız bulmuştu. Ta ki, bir adam onu kurtarana dek. Ancak, onu kurtaran adamın belalı bir mafya adamlarından olması Beril'in yaşam tarzını etki...