BÖLÜM 2

162 13 5
                                    

"Hızlan," diye emrettim Giray'a. Ardından fotoğraf makinesinde ki çektiğim görüntüye baktım. Yakışıklı bir erkekti. Ayrıca oldukça genç görünüyordu. Gerçekten bizimle ne işi olduğunu merak ediyordum. Fotoğraf makinemi kapalı konuma getirip, ön koltuğa geçtim ve emniyet kemerimi taktım. Giray ise daha hızlı gidiyordu. Ancak hala onlardan tam olarak kurtulacak bir hızda değildik. 

Görünen o ki biz sıradan bir gün geçirmek istesek de, olaylar bizim peşimi bırakmıyordu. Hayatım boyunca böyle olmuştu.  

"Kurtulduk mu?" diye sordu Giray. Gözleri sadece yola bakıyordu. İşte İlker ağabeyin beni daha ön planda tutmasının nedenlerinden biri: Ben Giray gibi değildim. Aynı anda bir çok işi halledebilen bir profosyonel olmuştum. Giray ise ilgilendiği tek işe öylesine odaklanıyordu ki diğerlerine önem veremiyordu. 

Arkamı dönüp kontrol ettim. Hala arkamızda takip halindeydiler. "Hayır, Espark'a doğru sür. Ben İlker ağabeyi arayacağım." Cebimden Iphone'umu çıkarttım ve rehberden İlker ağabeyin numarasını bulup aradım. 

"Efendim Beril?" İkinci çalışta yanıtlamıştı. 

"İlker ağabey, yolda giderken bir aracın bizi takip ettiğini fark ettik. Hala takip halindeler. Sürücünün fotoğrafını çektim. Espark AVM'ye gidip seni bekleyelim mi?" Sesim gayet sakin çıkmıştı. Üstelik buna özen bile göstermiyordum. Bunun cevabı basitti. Bu tür şeyler artık benim için alışkanlık olmuştu. 

"Evet, evet." dedi. Sanki odaklanmakta zorluk çekiyordu. Hattın diğer tarafından gelen sesi bana bunu hissettirmişti. "Öyle yapın. Sizi alması için Özgün'ü yollayacağım. Şuan oraya gelmeme imkan yok." 

"Özgün'ün yanında silah var mı?" Gerçi olmasaydı bunu teklif etmezdi. İlker ağabey her ne kadar soğuk bir adam olsa da, bana ve ruhuma önem gösterirdi. Bana gelecek en ufak bir zarardan dolayı kendini asla affetmeyeceğini neredeyse her gün hatırlatırdı. Bende onu severdim. Ancak onun benim kalbimde ki sevgisi bir iş arkadaşı sevgisinden fazlası değildi. Onu ne hiç tanımadığım babam, ne de var olup var olmadığını bilmediğim ağabeyim yerine koymamıştım. Onu bu şekilde sevemememin nedeni, tam 18 yıl önce duygularımı yitirmiş olmamdı. 

"Evet, tabii ki var."

"Tamam İlker ağabey. Biz on dakikaya orada oluruz." dedim tahminime göre hareket ederek. Eskişehir'i avucumun içi gibi bilirdim. Her köşesinde yaşadığım ayrı olayları söylemiyorum bile..

"Tamam, o da on dakikaya kalmaz orada olacaktır. Kendine dikkat et." 

"Sende." Telefonumu kapattım ve cebime geri yerleştirdim. 

Telefonumu cebime sokar sokmaz, Giray konuşmaya başlamıştı. "Ne diyor?" 

"Özgün on dakikaya Espark'da olacak. Silahı var." 

"Tamam." 

Yol boyunca ikimizde konuşmamıştık. Zaten tahmin ettiğim gibi on dakika sürmüştü. Ve diğer tahminimde de yanılmamıştım. AVM'ye kadar bizi takip etmişlerdi. AVM'de durduğumuzda, durmuşlardı. Giray arabayı müsait bir yere park etti. Çok geçmeden karşıda bizim arabaya doğru el sallayan Özgün'ü görmüştüm. Yanımda ki kapıdan arabanın penceresini açmak için uzandım. Pencere ufak bir ses eşliğinde açıldığında Özgün'e seslendim. "Buraya gel!" 

Başını olumlu anlamda salladı ve arabaya doğru seri adımlarla yürümeye başladı. Yanımıza geldiğinde meraklı ve birazda telaşlı görünüyordu. "Sanırsam sizi takip eden araç şuanda tam da arkanızda duruyor." 

"Aynen," diye onayladı Giray. "Amaçlarının ne olduğunu merak ediyorum." 

"AVM'ye girelim." diye öneride bulundum. "Muhtemelen bizi takip edecekler. O zaman amaçlarının ne olduğunu öğreniriz. Zaten AVM'ye silahla giremezler. O yüzden sadece girişe kadar giderek şansımızı deneyelim." 

Soğuk KanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin