𝙽𝚎𝚢𝚍𝚒 ö𝚕ü𝚖?
𝚂𝚘𝚗𝚜𝚞𝚣𝚕𝚞𝚔 𝚖𝚞,𝚝𝚊𝚖𝚊𝚖𝚎𝚗 𝚢𝚘𝚔 𝚘𝚕𝚖𝚊𝚔 𝚖ı?
Küçükken ölüme inanmazdım ailem ne kadar anlatmaya çalışsa da kabul etmezdim özgünlüğümün ortaya çıktığı o günü hatırlıyorumda arkadaşlarımla bahçede ebelemece oynuyordum.O gün doğum günümdü ve 5 yaşına girmiştim.
Evde misafirler vardı mei adlı arkadaşımı ebeleyince birden heryer kan olmuştu ablam bana korku dolu gözlerle bakarken ağlayıp ona sarılmaya çalışmıştım ama ellerimi deydirdiğim anda oda patlamıştı o gün ailem dahil olmak üzere yanlışıkla 8 kişiyi öldürmüştüm hükümet benden aşırı korkup beni ellerim bağlı bir şekilde beyaz bir odaya tıkmıştı 2 buçuk yıl o odada kaldım sonra üstümde deneyler yapmak amacıyla beni lavabotuara götürdüler onların deney hayvanı olmuştum 4 yıl önce 16 kişiyi öldürüp kaçtım ve şehir efsanelerine karıştım bütün ülke benden korkuyordu bende kalcak yerim olmadığı için sokaklarda yaşamaya başladım genelde bir yerleri patlatarak para çalıp kendime yiyecek ve giyecek alıodum zaten ailem öldükten sonra ağzımdan noodle dışında hiçbirşey geçmedi ve tanınmamak için sürekli siyah sweat giymek zorunda kaldım*Bugün*
Karanlık bir sokakta duvara dayanmış sigara içiyordum caddede karmaşa vardı dükkan villian saldırısına uğramıştı ama pek umrumda deildi gökyüzünü seyrediyodum o sırada yanıma biri geldiğini farkettim
"Banada sigara versene"
dedi yanıma gelen kişi,sigara paketini ona bakmadan yana doğru uzattım ve avucuna koydum
"Sadece 1 tane istemiştim"
"senin olsun"
Bana herşey beleş zaten diye mırıldandım duymadığını umarak
"Beleş derken?"
"Boşver çok önemli bişey değil"
Dedim ve sessizlik oluştu başımı onun olduğu tarafa çevirip villian saldırısı olan yere baktım sonra bakışlarımı duvara çevircektim ki iki kırmızı gözle karşılaştım gözlerini kısıp bana baktı
"Sanki seni biryerden tanıyorum"dedi kısık bir sesle
Kapşonumu daha öne çekip görünmemi engellemeye çalıştım ve bakışlarımı yere sabitledim
"Adın ne"diye sordu
Huzursuzca yerimde kıpırdandım
"Bilmem ki"
"Nası bilmem ki?"
"Bilmiyorum işte"
"Kendi adını bilmiyosun yani öyle mi?"
"Evet unuttum"
insan adını nasıl unutur ki diye mırıldandı
Sorgulanmaktan nefret ederdim yerimden kalktım sigarayı yere atıp ezdim ve ellerimi cebime sokarak dar sokakta başka yere ilerledim
2 saat sonra
Gölün kenarındaki bir bankta oturuyordum ve noodle yiyodum hava baya soğuktu ve yağmur yağmaya başlamıştı yağmuru umursamadan noodle yemeye devam ettim noodlım bitince ısınmak için dizlerimi kendime çekip sarıldım ve başımı banka dayayıp gölü izledim o pozisyonda ne kadar durduğuma dair hiç bir fikrim yok en son yanıma biri oturmuştu ama sanki o yokmuş gibi gölü izlemeye devam ediyordum
"Bu yağmurda nabıyorsun"dedi tanıdık bir ses
Başımı ona çevirip baktığımda aynı adam olduğunu gördüm başımı tekrar göle çevirdim
"Etrafa bakıyorum"
"Üşümüyo musun"
"Napabilirim"
"Evine git?"
"Benim evim yok"
Bu konuşma sadece 10 saniyede gerçekleşmişti
"Ama-"
"Boşuna kendini yorma"dedim ve kalkıp gölün dier ucuna gitmek için yol aldım ama birden kolumu tutuldu
"Benden niye kaçıyorsun"
"Sadece sana özel değil"
"Yani"
"?"
"Açıklamanı bekliyorum"
"Sana nie açıklıyım ki"
"Açıkla ki yardım edeyim"
"Yardıma ihtiyacım yok"
"Emin misin"
"Evet"
"O zaman nie sadece noodle yedin"
"Noodle yemeyi seviyorum"
"Banada yalan söylemeyi öğretir misin"
"Yalan söylemiyorum!"
"Cidden söylemiyormusun"
Sustum sabrım taşıyordu
"Ne istiyorsun"
"Seni tanımak"
"Karşılığında ne alıcam"
"Sıcak bir yer ve yemek"
"Bu kadar mı"
"Ve arkadaş"
"İlk önce o bahsettiğin sıcak yere gidelim"
Aslında biraz daha fazla yazıcaktım ama az önce ailemle kavga ettim bu yüzden moralim bozuldu bugünlük affedin beni pls ii geceler :c
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shigaraki x Reader
RomanceHerşeyden umudunu kestiğin bir dünya düşün ve onunla tanışıyorsun