| 2. Bölüm |

655 66 218
                                    

Bellatrix Barnes merdivenlerin basamaklarını birer birer inerken bir yandan da saçlarını toplamaya çalışıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bellatrix Barnes merdivenlerin basamaklarını birer birer inerken bir yandan da saçlarını toplamaya çalışıyordu. Saçlarını bağladığında merdivenlerden inmişti. Rogers'ların evine gidiyordu, Pleione onları çağırmıştı. Babasına da gelmek ister mi diye soracaktı, o yüzden salona gitti.

Babasını salonda birasını yudumlarken ve fotoğraf albümüne bakarken bulmuştu. Bellatrix alışık olduğu tablo karşısında derin bir iç çekti. "Baba?"

Bucky, Bellatrix'in sesini duyduğu anda fotoğraf albümünü kapattı. Sonra da kapıya baktı. Bellatrix alışık olduğu bu tutuma takılmadı. "Bebeğim?"

"İyi misin?"

Gülümsemeye çalıştı Bucky. "Ben her zaman iyiyim."

Bellatrix babasının bu haline karşılık derin bir iç çekti, odaya girip kanepede Bucky'nin yanına oturdu. Başını babasının omzuna yasladı. Bucky'nin sımsıkı kavradığı eski fotoğraf albümüne baktı. Elini babasının elinin üstüne koydu. "Seni çok seviyorum biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum." Gülümsedi Bucky, kızının elini tutup yavaşça okşadı. "Seni çok seviyorum Bells."

Bellatrix gözlerini kapatıp bir süre bekledi. "Çok güzel günlerdi değil mi?"

"Senin kadar değil."

Güldü Bells. "Çok kötü bir yalancısın."

Bellatrix Barnes tek gecelik bir ilişkiden doğduğunu kalbinin en orta yerinde hissederek büyümüştü. Anne ve babası onu ne kadar sevse de, onu ne kadar mutlu etmek için uğraşsalarda üçü bir aile olmayı becerememişlerdi. Bucky ve Carol, Bells altı yaşındayken birbirlerine uygun olmadıklarına karar vererek ayrılmışlardı.

"Ben bir yalancı değilim, evet çok güzel günlerdi ama seninle yaşadığım günler de çok güzel. Hiçbir anından pişmanlık duymuyorum."

Bellatrix, babasının sarhoş olduğu bir zamanda Sam amcasına eğer Bells olmasaydı geçmişe gidip 1940'larda Brooklyn'de yaşlanmak istediğini söylediğini kendi kulaklarıyla duymuştu. Bucky sözlerini şöyle ifade etmişti: 'Belki bir şansım olsaydı geriye gidip en baştan başlardım ama hayatımda Bells var ve keşkelerime yer yok. O benim her şeyim.'

"Ama özlem duyuyorsun."

"Seni daha çok özlerim."

Bellatrix Barnes, belki de babasının en büyük hatasıydı ama aynı zamanda kış askerinin hayatına doğan bir mucizeydi. Bir yanlış ancak bu kadar güzel sonuç doğurabilirdi.

Gülümsedi Bells, bir süre öylece bekledi. Gözleri yeniden fotoğraf albümüne kaydı. "Neden bana göstermiyorsun?"

"Görmek istemezsin."

"Mutlu olduğunu görmeyi seviyorum."

"Seninle çok mutluyum ve beni hiçbir şey senin kadar mutlu edemez."

𝐋𝐄𝐆𝐀𝐂𝐈𝐄𝐒 • 𝐘𝐨𝐮𝐧𝐠 𝐀𝐯𝐞𝐧𝐠𝐞𝐫𝐬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin