0

132 4 0
                                    

-H-hayır burada olmaz Taehyung, ne yapıyorsun?
-Şşş
Tişörtümün içine attığı bir eli tenimde gezinirken diğeri ise ağzımı kapatıyordu. Ağzımı kapatmasına rağmen oda da tamamen sesimiz yankılanıyordu.

Elini ağzımdan alıp kemerime yönelttiğinde boşluğundan yararlanıp ona doğru döndüm.
-Yakalanmak istemiyorum Tae. Yakalanırsak neler olacağını biliyorsun.
-Biliyorum.
Dudaklarıma yapıştığında durumdan tedirgin olan tek kişinin ben olduğundan emin olmuştum.
Dudaklarımdan ayrılıp kafasını aşağıya indirdiğinde durumu anlayıp yere çömeldim.
-Tae olmaz.
Beni kollarımdan tutup kulisteki masaya oturttu ve yüzüme yaklaştı.

-Kuralımızı söyle Jungkook.

Konuşmakta çok zorlanıyordum. Tek dokunuşu ile bu hale geldiğime inanamıyordum.

-Beraberken bizden başka birşey düşünmek yok.
-Aferin.

Beni arkaya doğru itip tek eliyle ellerimi kavradı ve diğer eliyle pantolonumu çıkardı.

♧ Onun bana dokunduğu her an kendimden geçiyordum. ♧

Sakso çekmeye başladığı an kafamı arkaya ittim. Sıcacık ağzı beni bitiriyordu. Ses çıkarmamak için dudağımı deli gibi ısırıyordum. Ona dokunmak istiyordum ama ellerim tamamen kelepçeliydi.

Kafamı kaldırıp ona baktığım da gördüğüm görüntü ile herşeyi tamamen unutmuştum. Herşey ona aitti. Onun için varmış gibiydim.

*kapı tıktıklama sesi*
-Jungkook Bey iyi misiniz?

Paniklemiştim. Sesimizi duymuşlar mıdır? Ya içeri girerlerse ve bizi görürlerse? Çırpınıyordum resmen. Kapıdan, kapı kolundan gözümü alamıyordum ta ki Taehyung'un gözleri ile karşı karşıya gelene kadar.

-Sakince iyi olduğunu söyle.

Ah şuan konuşmak kolay mı sanıyordu?

-İ-iyiyim. Biraz dinlemek istiyorum.

Ahh sesim. Utanmıştım.
Kapıdan uzaklaşan ayak sesleri ile rahatlamıştım.

-Taehyung ne yapıyorsun? Akıllanmadın mı?

Tekrar işine devam etmeye başlamıştı. Kahretsin. Ona asla karşı gelemiyordum.
Onu istiyordum asla kabul etmek istemesemde.

-T-taehyung geliyorum.

Bitmiştim.

Gözlerimi açamıyordum. Taehyung hala beni tutmasa yere yığılacaktım. Bu adamın bana etkisinin haddi hesabı yoktu. Her zamankinden daha masum olan hareketlerimiz bile beni bu hale sokuyordu.
Halim yoktu; ne konuşmaya ne de toparlanmaya ama son nefesimi yine ona hesap sormaya harcadım.

-Ne yaptığını sanıyorsun Tae? Ya yakalansaydık?
-Bana o şekilde bakmamalıydın.
-N-ne?

Beni belimden tutup çevirdiğinde çenemi tutup aynaya doğru yöneltti.

Gözlerimi açmadım, açmak istemedim. Bu halimi görmek istemiyordum ama bu kararım onun emrine kadardı tabi.

-Aç gözlerini.
Şu haline bir bak. Ne kadar iştah açıcı gözüktüğünü görebiliyor musun?
-kulağına yaklaşıp fısıldayarak-
Konu sen olunca sınırları unutuyorum Jeon Jungkook.

Utandırıyordu.

Kalan son gücümle onu itip ayakta kalmayı başardığımda eminim yüzümde bir zafer gülümsemesi oldu.

-Hey Tae. Şuan sunbae'n olarak söylüyorum, iş yerinde bir daha asla bana dokunma bundan sonra yasak.
  -kahkaha atarak-
-Kook sunbae altında pantolonun yokken seni ciddiye almak zor oluyor doğrusu.
-Ya.. Ah..
Arkama dönüp üstümü toparlamaya çalışıyordum.
   İş konusunda ciddiydim.
Üstümü toparladığımda Tae'ye döndüm.
-Ciddiyim Tae. Hem senin hem kendim için.
-Haay hay.
Dediklerinin tersi olarak bana sarılıp dudaklarını dudaklarıma getirdiğinde;
"Siz ne derseniz o olur Jeon Jungkook."
Öpüp çekildiğinde dudakları kıpkırmızıydı. Deli gibi ısırdığım dudağımdan gelen kanlar şimdi onun dudağındaydı. Zaten şaşkın bir şekilde bakarken beni daha çok şaşırtan bir hareket yaptı.
-Dudağını yalayarak-
"Senin herşeyin, benim tattığım en lezzetli şey."
Utancımdan kafamı yere gömmüştüm resmen. Yanımdan geçip kapıya doğru yöneldiğini fark ettim. Hâlâ kafamı kaldıramıyordum ta ki kapıda ki kilit sesini duyana kadar.
-Ne? Kapıyı kilitlemiş miydin? YA TAE NEDEN DAHA ÖNCE SÖYLEMEDİN?
-Göz kırpıp kulisten çıkar-
Ah bu çocuk cidden..

act play ♧taekook♤Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin