Geceye hakimiyet kuran tatlı esintinin ortadan kaybolduğu, sokak lambalarının bile dingin sessizlikte uykusuz rüyalar görmeye başladığı dakikalarda Edelweiss'ın arka bahçesinde büyülü bir olay gerçekleşmişti. Jungkook'un merakla ve hayranlıkla ışıldayan gözleri önünde yeşeren, yeşermek ne kelime, yoktan var olan -belki de gerçekten bir damla gözyaşından var olan- çiçeğe bakıyordu. Karşısındaki çocuksa onun aksine dehşet içerisindeydi. Jimin'in o an, gözü başı morarmış yer yer kanayan yaralarıyla gözyaşlarının üzerine düşüp, onun en büyük sırrına şahit olan bu genç adam için hissedebileceği tek şey korkuydu. Çoktan kuruyan gözlerini bir an olsun üzerinden ayırmadan elleriyle kendini ondan uzaklaştırmak için geriye çekildi. Bu hareketi Jungkook'un heyecanlı gözlerini ona çevirmesini sağladığında ise Jimin'in kalbi göğüs kafesinden çıkmak üzereydi. Parlak ve iri gözlerden kendini alamadı. Başka bir yere baktığı anda başına gelebilecek türlü türlü şeyi tarttı kafasında. 'Benim bir büyücü olduğumu düşünüp bana zarar vermek ister miydi? Tacirlere satmak için kaçırmaya kalkar mıydı ya da daha da kötüsü Katolik biriyse hala gizli gizli işlerini yapan cadı avcılarına söyler miydi gördüklerini?' Jimin bütün bu ihtimalleri düşünürken boşa kuruntu yapmıyordu, hepsi daha önce yaşadıkları şeylerdi. Evet büyücü değillerdi belki ama insanların onları gördüğünde aklına gelen ilk şey bu oluyordu. Orta Çağ zamanlarında peşlerine düşen cadı avcılarından kurtulmak için uzun süreliğine Anadolu'ya kaçmak zorunda kalmışlardı hatta. İnsanlarla bugüne kadar yaşadıkları her deneyimin sonucu kötü bitmişti. Zaman insanları değiştirmiyordu, aksine daha da acımasızlaştırıyordu Jimin'in gözünde. Tıpkı Yoongi'nin dediği gibi, onlar korkunçlardı.
Fakat hissetmeye başladığı bu çocuğun duyguları ve düşünceleri şaşırtıcı bir şekilde ona acı vermiyordu. Jungkook, karşısındaki gümüşi saçlı çocuğun bu dünyaya ait olmayan aurası karşısında dehşete kapılabilecek son kişi bile olamazdı ki zaten. Dünyadaki her şeye karşı nefret duyan birinin, dünya dışı bir yerden geldiğini düşündüğü bir varlığı görmesi; yıllarca aç susuz kalmış bir bedevinin şırıl şırıl akan bir pınarı keşfetmesi gibiydi aslında. Dokunmaya çalışsa kaybolacak bir serapmış gibi bakıyordu Jimin'e. Gümüşi saçlı, onun düşüncelerinin tam olarak ne olduğunu okuyamıyordu belki ama içindeki saf duyguları en derininde hissediyordu. İlk kez kalbi ani bir krampla birlikte acı içinde kavrulmaya başlamamıştı. İlk kez kalbi bir kuş gibi kanatlanmış ve hafiflemişti sanki. Bu aşinası olmadığı his Jimin'i korkuttu. Öyle çok korkuttu ki farkında olmadan titremeye başladı bedeni.
Fakat onu dikkatle izleyen Jungkook bu durumu fark etmişti. Kendisine ürkek gözleriyle bakan bu mucizevi varlığın hayalindekinden tek farkı kanatlarının olmamasıydı sanki. Eğer öyleyse belki de o bir...
"Melek?" Jungkook'un kadifemsi sesiyle mırıldanışı Jimin'in girdiği transtan çıkıp kendine gelmesini sağlarken çok düşünmedi. Gözlerini sımsıkı yumdu ve yapmasını gerekeni yaptı. Karşısındaki çocuğa hızla atılıp eliyle ensesine sert bir darbe vurduğunda Jungkook hemencecik bayılmıştı.
Jimin ayağa kalktı ve yaptığı şeyin farkındalığıyla bir süre dehşet içinde yerdeki baygın bedeni izledi. Bu yaptığı geçici bir çözümdü. Aslında çözüm de denemezdi. O ne yaptığını bilmiyordu ki, bu gibi durumlarla hiç tek başına yüzleşmemişti. Aklına üst katta mışıl mışıl uyuyan arkadaşları geldiğinde hızla arkasını döndü. Fakat bir iki adım atmıştı ki düşünceleriyle birden olduğu yerde donakaldı. Eğer Yoongi'ye olanları anlatırsa onun ne yapacağını hiç kestiremiyordu. Muhtemelen onu öldürecek kadar çok sinirlenirdi fakat bunu yapamazdı. Bu zamana kadar hiçbir insanı öldürmemişlerdi, çünkü sonuçlarının tahmin edemeyecekleri kadar korkunç olduğu söylenmişti onlara. Zaten insanlara nefret besleseler bile bir ruhun canını almak Edela'lar için fazla zalimceydi. Yoongi sinirlerini yatıştırıp buna bir çare bulana kadar buradan taşınmak zorunda kalmaları daha olasıydı. Jimin için bu ihtimal de hiç iç açıcı değildi. Bu dönemde dünyada böylesine huzurlu ve özgür olabildikleri başka bir yer bulabilirler miydi ki? O an Yoongi'ye bahsetme konusunu erteledi ve ona yardım edebilecek tek kişiye, Taehyung'a gitti adımları.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EDELWEISS |JiKook
FanfictionEdela... Biliyorsun ki bu hayat hiçbir zaman senin seçimin olmadı. Sürekli acı çektin, sürekli canın yandı. Başkalarının büyülenerek baktığı o çiçekler, senin gözyaşlarındı. Fakat artık vakti geldi. Vahalar kuruyacak, çiçekler solacak. Ve birgün...