San'ın ağzından;Çıkışta sınıfta ceketimi unuttuğum için sınıfa çıkıp almak zorunda kalmıştım. Sınıftan çıkıp bahçeye indiğimde Wooyoung'un yanında Dantae ve köpeklerini görmemle beynime kan sıçramıştı neyseki kendimi sakinleştirip yanlarına yürüdükten sonra Wooyoung'u da alıp oradan uzaklaşmıştım. Woo arabada bana ona söyledikleri saçmalıklardan bahsediyordu. İnsanlar bazen hiç çekilmez oluyordu. Sinirlenmiştim ama Woo'ya pek yansıtmamaya çalışmıştım.
Günün yarısını Wooyoung ile geçirmiştim ve bu çok huzur ve mutluluk vericiydi onunla daha fazla zaman geçirmek istiyordum. Pizza almak için arabadan indiğimde pizzacının içine girip siparişimi vermiştim, siparişimi beklediğim sırada Seonghwa'ya kısaca bir mesaj atıp akşam Dantae'yi istediğim mekana getirmesini istemiştim sonra da siparişleri aldıktan sonra hızlıca arabaya doğru yürümüştüm.
Bu sabah okula gitmek için sıfır isteğim vardı sebebi ise babamın akşam benimle yaptığı konuşmaydı. Onunla konuşmak, yüzüne bakmak bile beni çok geriyordu. Bundan dolayıdır ki sabah uyanınca asla yataktan çıkmak istemedim şarkı açıp yatakta boş boş durmaya devam ettim. Saatler ilerledikçe bunaldığımı hissedip yataktan çıktım. Daha sonra belki okulda Wooyoung'u görürüm ve onunla konuşma firsatı bulurum düşüncesi ile okula gitmek için hazırlandım.
Okula vardığımda ilerlemeye başladım kantinin olduğu koridorda yürürken toplanan kalabalık dikkatimi çekmişti ve oraya doğru ilerlemeye başlamıştım. Bir ses duymuştum Dantae'nin sesiydi bu sesinden bile nefreti görülüyordu karşısındaki kişiye karşı çok acımasız kelimeler kullanıyordu. Konuşmasıyla midem çok kötü bulanmıştı. Neden kimse konuşmuyordu? Niye kimse karışmıyordu ve aksine eğleniyormuş gibi bir yüz ifadesi takınıyordu? Okuduğum okulun bu kadar iğrenç bir okul olduğunu biliyordum aslında pislik olduklarını her türlü belli ediyorlardı ama bu kadar etmiyorlardı.
Duruma müdahale etmek için adımımı atmıştım ki bir başka ses duydum. O sesi duymamla yerime çakıldım. O tatlı sesli çocuktu bu. Wooyoung. Bu kadar iğrenç göz ona mı doğrultulmuştu? Tanıştığımız ilk gün herkesin ondan nefret ettiğini ve dalga geçtiğini söylemişti sebebini sorduğumda ise hiçbir şey yapmadığı halde bunu yaptıklarını söylemişti. Böyle insanlar(!) neden nefes alıyordu ki? Oksijen israfı değiller mi?
Konuşmasıyla gözlerim dolmuştu. Kim bilir ne zamandır bunları yaşıyordu ve ne kadar yıpranmıştı. Sarf ettiği her cümle için kalbim daha da kırılıyordu. Konuşacaklarını bitirdikten sonra yanına yürümeye başlamıştım Dantae ona doğru hamle yapınca zaten gerilen sinirlerim daha fazla dayanamamıştır ve yumruğumu yüzüne geçirmiştim.
Sonra da Wooyoung ile çatıya çıkmıştım. Ona kocaman sarılmıştım. İnsanlarla temas halinde olmayı sevmiyordum ama ne gariptir ki ne zaman Wooyoung'u görsem ona kocaman sarılmak istiyordum. Daha sonra onu oturtup en sevdiğim şarkılardan birini açmıştım şarkıyı ilk açtığımda biraz şaşırmıştı sanırım onunda sevdiği bir şarkıydı.
Şimdi ise Wooyoung'un evinden hızlı bir şekilde çıkıp arabaya binmiştim. Evet hâlâ reşit değildim ama araba kullanmaya devam ediyordum büyük bir şehirde yaşamıyordum ya da çok denetimli bir şehirde değildi. O gün hem ehliyetini almamış hem de üstüne birine çarptığım için çok korkmuştum beni şikayet ettiği an daha kötü şeyler olabilirdi ama neyse ki bunlar yaşanmamıştı. Normalde Hongjoong bizi bırakırdı bu aralar. Ay olarak bizden önce doğduğu için ehliyetini almıştı ama bugün okula geç gittiğim için arabayla gitmeyi tercih etmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vécues • woosan
Fanfiction(Jung Wooyoung x Choi San ) Daha hayatını yaşayamadan, mutluluğa kelimenin tam anlamıyla erişemeden, sevilip önemsenmeden, hayallerine ulaşamadan böyle iğrenç insanlar yüzünden ölmek ne kadar adaletliydi? Peki bunlar ne zamana kadar böyle devam edec...