:: hi, i'm your new friend

360 34 39
                                    

•••

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


•••








Karşısında ağlayan kardeşi için dudaklarını birbirine bastırdı ve tekrar kapıya göz attı. Annesinin gelmesinin an meselesi olduğunun farkındaydı fakat çoktan kırılmış bebeği düzeltemezdi.

Halının açıkta bıraktığı zeminde çıplak dizlerinin acımasını önemsemeden süründü ve oyuncak bebeğin bezinden çıkmış pamuklara bakarak ağlamayı sürdüren kardeşine yaklaştı.

Ellerini dizlerinin önüne koyarak oturdu ve küçük kızı görebilecek şekilde başını yana eğdi. Yakınındaki şimdiden kızarmış burnu ve gözyaşı akıtmaktan damarları belli olan gözleri görünce pişman oldu Jeongin. Keşke dikkatli olsaydım diye geçirdi içinden.

"Ryu, özür dilerim. Gerçekten yanlışlıkla Prenses Crel'in canını yaktım. Lütfen ağlama, " Biraz daha yaklaştı ve ters tepki almamasıyla birlikte yavaşça kardeşinin yanaklarındaki yaşı silmeye başladı. "Senin için bir tane daha getireceğim. Tıpkı Prenses Crel gibi olacak. Fakat lütfen ağlama." Sonunda kollarını kardeşine sardığında ağlamasının şiddetlenmesiyle sessiz kaldı.

Suçluydu elbette. Kendi oyununa dalıp bastığı yerlere dikkat etmeyişi küçük kızın tahta kalıplı bebeğinin kırılmasını sağlamıştı. İç çekti Jeongin.

Birkaç dakika içerisinde odanın kapısı açılmış, anneleri sarılan iki kardeşi görünce yanlarına eğilmişti hemen. Mahalledeki diğer evlerin yapımı için işçilere yemek yapma görevini üstlenmişti. Bu da her gün en az beş saatin mutfakta geçmesi demekti ki annesinin çilek reçeli kokusunu alınca bile rahatlama hissine kavuştuğunu inkar edemiyordu.

Yerdeki bebeği eline aldığını görünce yavaşça ayrıldı kardeşinden.

"Bilerek kırmadım anne, özür dilerim. Söz veriyorum Bay Jung'dan yenisini yapmasını isteyeceğim." Annesinden kazandığı buruk gülümsemenin ardından doğruldu ve bebeği eline aldı.

"Gördün mü? Abin sana yenisini getirecek, üzülme birtanem." Dudaklarını saçlarına bastırıp kızının iç çekişlerini dinleyen annesine tekrar baktı ve ardından hızlı adımlarla çıktı odadan. Bu onun kalan tek bebeğiydi, savaştan sonra kalan tek bebeği. Bu yüzden içinde bir şeylerin kırıldığını hissetmişti. Kardeşinin uyurken yanından ayırmadığı bebeği parçaladığı için kötü hissetmişti. 

Tahta merdivenlerden hızlıca indi ve kapıya ulaştığı gibi yandaki vestiyerden ayakkabılarını çıkardı. Ayağına giydiği gibi fırladı evden. 

Dışarısı, çok farklıydı. Belki de en çok bu yüzden kötü hissetmişti. Savaşın harabeleri itfaiyecilerle birlikte yıkımı arttırmıştı. Bu yüzden iki yılın ardından şehir yeni yeni kendine geliyordu, ya da halk. Hangisinin daha çok zarar gördüğüne karar veremiyordu Jeongin. Haksızlık olarak görüyordu bunu, diğer çocuklar gibi sakin bir yaşantısı olsun isterken her dakika kardeşine sarılarak parçalanan bedenlerin çığlıklarını dinlemişti. 

ashes and embers | hyunin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin