:: this place, our place

160 23 17
                                    

•••

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

•••









"En iyi hekimlerden diyorlar, hükümetin neden uğraştığı açık gibi. Oldukça saygın bir mevkiye sahip." Eşinin masaya koyduğu kahvaltılıklarla oynayan küçük kızını tutup kucağına çekti orta yaşlardaki adam. "Anne bizi pamuklara gömer Ryu." Küçük fısıltısının hemen ardından tekrar döndü eşine. "Hastane için birkaç kamyon da yolda, kısa sürede başlar göreve."

Bayan Yang dikkatle dinledikleriyle birlikte sıcak kulpa dikkat ederek demliği de yerleştirdi masaya.

"Dün karşılaştım Hyejin'le. Nerede doğup büyüdüğü belli oluyor. Evde çok iş olduğu kesin, yardıma gideceğim." Kadının sıcak bakışına karşı memnuniyetle gülümserken kızının dizindeki yeri için daha sıkı sardı küçük bedeni.

Saniyeler sonra ise mutfağa oğullarının girmesiyle o sakin ortam kaybolmuş, abisinin gelişini fırsat bilen küçük kız da hareketlenmişti.

Jeongin'in aceleci adımları masaya ulaşmaya çalışırken kenardaki sebzeliğe takılmasıyla acı dolu bir inleme dudaklarından döküldü fakat bu kısa sürmüştü. Şu an acı umrunda bile değildi. Sadece bir an önce oyun oynamak istiyordu. Etrafındaki durumu yok sayıp delicesine sadece bir topun peşinde koşturmak istiyordu. Hakkıydı, yaşayamadığı çocukluğu için hakkı olarak bunu istiyordu.

Abisinin takılışıyla birlikte babasının dikkatinin dağılmasını fırsat bilen küçük kız yosun kasesini hızlıca önünden çekip pembe kulplu bardağına ulaşmak için uzanmıştı ki birden oturduğu yerden kaldırılmasıyla dudaklarını büzdü. Babasının abisini yavaş olması konusunda azarlayan sesinin yanında kendisini sandalyeye oturtup onu rahat durması için uyaran annesinin sesi vardı.

Jeongin kalktığı gibi direkt üstünü giyinmiş, saçlarına ellemeden sadece dişlerini fırçalamıştı. Bu sebeple annesi yanına gelip saçlarının karmaşıklığını eliyle gidermeye çalışırken ona ayak uydurup başını ona çevirdi fakat eli rahat durmayıp masadaki çubuklara uzandı. Açtı, hemen yemek ve diğerlerinin yanına gitmek istiyordu. Biraz da Hyunjin'i görmek. Belki de birazdan fazla.

''Yavaş ye, tüm gün de koşuşturup duruyorsunuz. Sakın Cho Hee'den soğuk su istemeyin. Kadıncağız kıyamıyor size. Gölge diye taşlıkta da oynamayın, oturun sıcak olduğunda. Duydun değil mi Jeongin?'' Hızlıca başını sallayarak onayladı annesini. Hemen ardından da saçlarının üzerindeki dudakları hissetmişti. 

Yanından çekilen annesiyle birlikte yüzündeki gülümsemesiyle babasına yakalanırken dudaklarını birbirine bastırdı. Adamın yüzündeki şakacı kızgınlıkta olan ifade kendisine dönmüştü.

''Eğer dediklerini yapmaz ve yakalanırsan karışmam.'' Bu defa da babasını onayladı ve annesinin de oturmasıyla duruşunu dikleştirdi. Babasının ve kardeşinin elini tutarken gözlerini kapattı ve sessizlik içerisinde beklemeye başladı.

ashes and embers | hyunin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin