Bölüm tahminimden biraz daha geç yüklendi. Telefonumu değiştirmek zorunda falan kaldım. Neyse tatsız konularla canımızı sıkmayalım çünküüüü yenisini aldım 😅 bölüme yorumlarınızı okumaktan büyük keyif alıyorum bu yüzden lütfen bol bol yorum yapın. Eksiklerimi görürseniz de lütfen uyarın. Şimdiden iyi okumalar hepinize 🤍🦋
*Şunu da araya sıkıştırayım hemen birkaç bölüm Doruk ve Asiye'nin çözümlenmesiyle geçecek o güzel sahnelerimize az daha var ama lütfen sabır... beklediğinize değecek 🙏🏼
*Sizce aşkını ilk kim itiraf eder? 🙈
Asiye'den:
Keşke her şey farklı şartlar altında yaşansaydı klişesini kim bilir kaç kez dinledim bilmiyorum. Ama ilk kez bir klişenin yaşanmasını o kadar çok istiyordum ki. Onu ilk defa kendime bu kadar yakın hissederken aslında çok uzak ve ulaşılamaz olduğunu bilmek canımı yakıyordu. Doruk'la ilgili her şey beni bu kadar ilgilendirecek noktaya ne zaman geldi hatırlayamıyorum bile. Kendine ait olduğunu düşündüğü dünyanın merkezine konumlandırdığı benliği ve onun altında yatan küçük şımarık erkek çocuğunu ilk ne zaman gördüğümü hatırlıyordum mesela;
-Flashback-
Dersin bitimiyle istemsizce gözlerim sabahtan beri burnundan soluyan Doruk'a yönelmişti. Ne olduğunu tam anlamamakla birlikte Doruk'un verdiği tepkilerden onun için önemli bir durum olduğunu tahmin etmiştim.
Sinirden kasılan çenesi, ısırdığı dudakları, farkında olmadan normalden daha çok kırptığı gözleri, ara sıra elini geçirdiği saçları... büyüleyici bir manzara etkisi yaratıyordu insanda. Gözlerim üzerinde tavaf ederken bir anda buluşan bakışlarımıza aldırmadan sanki saniyelerdir ona bakmıyormuşum gibi jet hızıyla önüme döndüğümde Melisa'nın yerinden hareketlenip Doruk'un sırasına doğru ilerlediğini gördüm. Hemen bir önlerindeki sıraya oturup abisine şirinlikler yapıyordu. Tüm dinleme yetimi onlara verdiğimde Melisa tatlı tatlı konuşuyordu.
"Abicim tamam artık bak özür dilerim yine yeni ve yeniden. Dün geceden beri kaç oldu? Daha ne kadar özür dilemem gerekiyor?"
"Melisa hiç o abicim moduna girme seni şu an saçlarından tutup çatıdan aşağı sallandırmak istiyorum. Nasıl kıyabildin ya!?" Sitemkar ve sert bir ses tonuyla devam etti konuşmaya. "İmzalı Lakers formamı nasıl makinaya atması için yardımcı kadına verirsin sen ya?" İşte belli olmuştu kuyruk acısı. Kim bilir ne kadar süründürecekti kızı.
"Doruk söz tekrardan alacağım. Yeter artık kafamı şişirdin hem ayrıca koymasaydın sen de yere madem çok değerliydi."
"Kızım yerde falan değildi, koltuğun üzerindeydi. Ayrıca yenisini falan alamazsın alsan da imza atan adamlardan biri öldü. Nah alırsın yani... neydi şimdi bu o tablonun intikamı mı?" Melisa pes etmiş bir şekilde ellerini havaya kaldırıp abisine döndü.
"E yok artık Doruk! Kaç sene geçmiş üzerinden. Çocuk muyuz biz, intikam almak ne ya? Bin birinci kez özür diliyorum artık uzatma sen de. Başka efsanelerin imzasını alırım ben sana."
"Melisa adam öldü diyorum. Öldü. Ne yapacaksın mezar mı kazacaksın?"
"Doruk ben seninle uğraşamayacağım daha fazla..." Melisa kalkarken Doruk kollarını göğsünde bağlamış dudaklarını hafiften büzmüştü. Şu an içinde 6 yaşında elinden oyuncak arabası alınmış bir erkek çocuğu olduğundan emin olmuştum.
...
Kafamı cama yaslamış dışarıyı izliyordum. Geçtiğimiz evler, ağaçlar, terk edilmiş metruk binalar, fabrikalar onlardan uzaklaştıkça nokta şeklini alıyordu. Ona baktığımda elleri direksiyondayken yola kitlediği gözlerinden yorgunluk okunuyordu. Rüzgardan karışan saçlarına ellerini bir tarak edasıyla geçirirken buruk bir gülümseme belirdi yüzünde. O kırık gülüşün sebebini merak ediyordum hem de deli gibi. Sormakla sormamak arasında geçirdiğim on saniyelik bir boşluğun arkasından dayanamayarak sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
addicted • asdor
Fanfiction"Bana sanki lunaparktaymışım ve elimde sınırsız jeton varmış gibi hissettiriyorsun."