3.Bölüm

460 15 8
                                    

Zoan ve Aasaf gemide saklanmaya başlayalı 2 gün geçmişti.Artık bulundukları kapalı dar ve nefes alması bile zor olan yerden iki gündür hiç çıkmamışlardı. Açlık ve susuzluğa artık dayanamıyorlardı.İki gündür geminin bir limana demir atması umuduyla bekliyorlardı ama hala hiç bir ses soluk yoktu.Sadece arada kutuların sürüklenmesi ve gelip giden görevlilerin ayak seslerinden başka hiç bir ses yoktu. Artık ne olursa olsun buradan çıkmaları gerekiyordu.

  Zoan Aasafı içerde kalması için uyararak dışarıya çıkar. İki gündür karanlıkta durdukları için bir süre güneş gözlerini yakar ve dışarıya bakamaz ama kısa sürede kendisini toparlayarak etrafına göz gezdirir.Heryerde kutular ve vagonlar olduğunu görür.Bunların nereye gittiğini merak eder ama şimdi açlık ve susuzluğuyla ilgilenmesi gerekiyordu. Gizlice kutuları karıştırmaya başlar.Sadece ananas, muz ve değersiz eşyalar bulan Zoan bir kaç tane  muz ve ananas alarak Aasafın yanına gider ve kıtlıktan çıkmış gibi yemeye başlarlar.

  Birden arkalarından bir ses duyarlar " Ne yapıyorsunuz siz orada ?"diye.Bir anda elleri ayakları birbirine dolanır ve telaşlanırlar.Bir süre cevap veremezler. Hemen arkasından görevli tekrar  "Ne işiniz var burda hemen kömür ocağına işinizin başına."diyerek eliyle geminin bir alt kısmını işaret eder. Zoan ve Aasaf şaşkınlıklarını atlatır atlatmaz görevlinin işaret ettiği yöne doğru ilerlemeye başlarlar.Kapıdan içeri girdiklerinde ise her yerde uzunca borular olan ve en fazla iki kişinin yan yana duracağı bir koridorda ilerlemeye başladılar. Bir süre yürüdüler ve daha sonra Zoan koridorun sonundaki lavabo işaretini farketti. Lavaboya doğru seri adımlarla ilerleyen Zoan içeri girdi ve musluğu açıp su içmeye başladı.

  O kadar susamıştı ki neredeyse midesi patlıyacaktı. Suya kanmıştı artık.Elini yüzünü yıkadıktan sonra aynaya bakınca rüyaları aklına geldi ve kendi yüzünü düşünmeye başladı. Saçları kömür gibi simsiyah ve kısaydı onun tam tersine yüzü beyazdı,iri dudaklar ve tombul küçük eğri bir buruna sahipti ve burnu kırıktı.

Küçükken muz toplamak için ağaca çıkarken yüz üstü düşüp burnunu kırmıştı.En önemlisi ise gözleriydi.Ten renginde olduğu gibi göz renklerinin farklı olmasıda onu ilginç yapan bir özellikti.Biri kahverengiyken digeri ise griye yakın bir tondu. Bunca düşünceye dalmışken omzuna koyulan el ile kendine gelip bir anda irkilip kendine gelmiş ve arkasına baktğında kömür yüzünden heryeri kararmış birisi duruyordu. Karşısındaki " Ne arıyorsun burada ?"deyince Zoan "Geminin kömür ocağında çalışmak için geldim." demişti.

Bunun üzerine Aasafla birlikte çalışmaya başlamışlar ama akılları hala takılardaydı.Çünkü takıları sakladıkları depo artık kilitliydi. Zoan ve Aasafı orada yakalayan görevli başka hiç bir çalışanın depoya girmemesi için deponun olduğu kısmı kilitlemişti. Hergün farklı planlar yapan Zoan ve Aasaf bir türlü depoya girmeyi başaramazlar.

Haftalar geçmiştir artık ama gemi hiç durmadan yoluna devam eder. Aasaf bir yandan karısını düşünürken Zoanın aklı ise hala takılar ve gemiden inince Türkiye'ye gitme planlarındaydı. Daha sonra ise gemide herkes susmuştu, tek bir ses gelmekteydi " Kara göründü!!!" Bütün çalışanlar seviniyordu.Zoan ve Aasaf ise bir yandan sevinip bir yandan üzülmeye başlamıştı. Hala takıları alamamış olmanın verdiği üzüntüyle sevinçlerini bile yaşayamazlar. Artık son bir şansları vardı. Mallar gemiden indirilirken takıları almaya çalışmak.Oturup düşünmeye başlamıştılar.

Sona yaklaşıyorlardı artık gece vakti olmuş gemi karaya gelip,demir atmıştı ve mallar karaya çıkarılmak için depo açılmıştı. Ocak işçileri sıraya girmiş malları yüklenirken birden her taraf zifiri karanlığa bürünmüş gemideki bütün ışıklar sönmüştü.Bir süre beklendikten sonra depoyu meşaleler ile aydınlatmak zorunda kalırlar. Yukarıdan birisi acı bir şekilde bağırıyordu." Gemiden dumanlar çıkmaya başladı, gemi yanıyor kaçın kendinizi kurtarın." Herkes çığlık çığlığa kaçışmaya gemiyi terketmeye başlamıştı. Zoan ve Aasaf için ise takıları sakladıkları kutuyu alıp gemiyi terketme vakti gelmişti.

1 gün önce...

Zoan ve Aasaf plan yapmak için geminin içinde dolanmaya çıkarlar.Geminin ertesi gün ne zaman demir atacağını hesaplayıp devam ederler. Dolanmaya devam ederken Zoan birden " Buldum. Kurtulduk ." Diyerek Aasafı kucaklar Aasaf ise " Hadi, ne bekliyorsun anlatsana." der. Zoan geminin kontrol panelinin ve sigortaların olduğu yeri göstererek başlar anlatmaya " Bak şimdi Aasaf; yarın akşam vakti gemi demir attıktan sonra mallar boşaltılmak için bütün mürettebat depoda olacak.

  Herkes aşağıda olduğu zaman ise sen yukarı çıkıp buraya geleceksin. Sigortaları ve kontrol paneline su döküp devre dışı bırakacaksın, daha sonra ise meşaleler devreye girecek aydınlatma için bizim için en önemli ve dikkat edilmesi gereken kısım burası." Der . Aasaf ise pür dikkat " Evet, devam et." Dercesine kafa sallar. Zoan " Sonra ise geminin güvertesini ateşe vereceksin. Ortalık karışıp herşey birbirine girince ise takıların olduğu kutuyu alıp gemiden çıkacağız." Diyerek cümlesini sonlandırır.

  Herşeyden emin olduktan sonra koğuşlarına gidip rahatlıkla uyumaya koyulurlar. Zoan uykusunda sayıklamaya başlar ve kan ter içinde uyanır. Aasaf Zoanın sesine kalkarak, Zoanı silkekeyerek kaldırır. Zoana neler olduğunu sorar. Zoan ise yine aynı adamı gördüğünü söyler. Aasaf uyku sersemliğiyle anlamaz ve " Ne adamı hangi adam ? " diye sorar. Zoan " Rüyamdaki Türkiye'ye Mersin diye bir yere gitmemi söyleyen yaşlı sakallı adamın " Daha çabuk ol, az kaldı,daha hızlı, seni bekliyorum acele et derdinin dermanını arıyorsan bul beni." Dediğini söyler.Aasaf pek anlamasada Zoan bunun ne demek olduğunun farkındadır.

Ertesi gün olduğunda gemi gece vakti demir atınca planlarını  gerçekleştirmeye başlarlar. Aasaf önce sigortalar ve paneli bozup, daha sonra ise güverteyi ateşe verir. Zoanda kendi üstüne düşen görevi yerine getirir ve takıları koymuş kutuyu alarak gemiyi terkederler.

Gemiyi terkettikten sonra gemiden epeyce uzaklaşıp kutuyu açtıklarında ise gözlerine inanamazlar. Yine Zoan yıkılır Aasaf çektiği çilelerin boşa mı gideceğini, yine neyi eksik,hatalı yaptık dercesine birbirlerine bakarlar.

Gemiye bindikleri ilk gün...

Zoan ve Aasafın gemiye bindiklerinin farkında olan depo görevlisi hiç ses çıkarmadan onları takip eder saklandıkları yeri görür, polisler gemiye gelip gemiye gizlice binen 2 kişi olup olmadığını sorunca depo görevlisi iyice şüphelenir. Polislere neler olduğunu sorar. Polisler  2 kişinin kuyumcu soyarak bu tarafa doğru kaçtıklarını söyler. Depo görevlisinin aklından türlü planlar geçmektedir ve polislere kimsenin gemiye girmediğini ve çıkmadığını söyleyerek polisleri gönderir. Günden güne Zoan ve Aasafı takip eden depo görevlisi takıları sakladıkları yeri gördükten sonra ise onları yeni farketmiş ama ocakta çalıştıklarını sanıyormuş gibi yaparak onları kendinden şüphelendirmeden takıları alacaktı. Zoan ve Aasafın ocakta çalışmaya başlamasıyla takıları alan depo görevlisi kutuda bir miktar para bırakır ve gemi demir atar atmaz ise gemiyi terketmiştir.

Zoan şimdi kutudaki bir miktar para ile geceyi aydınlatan havai fişekler, değişik kostümleri olan insanlar ve uçsuz bucaksız bu duvarların olduğu yerde ortalıkta hayallerinden kilometrelerce uzakta, Aasaf ise karısından evinden ve ailesinden  kilometrelerce uzakta çaresiz kalmıştır...

Beyaz Zencinin DramıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin