-Chan:İlgi istemek için ona sırnaştığında sana meşgul olduğunu bağırarak söylemesinin ardından kalbin kırıldığı için ona sinirlendin ve biraz mesafeli davranmaya karar verdin.
Chan sonunda mağarasından çıkıp evin etrafında senin için bakınmaya başladı.Ayaklarını sehpaya uzatmış bir şekilde televizyon izlediğini gördüğünde ne izlediğini sordu.Bir cevap alamadığında şaşırdı;
"Bebeğim?"
Hâlâ cevap vermiyor,televizyona gözlerini dikmiş bir şekilde onu görmezden gelmeye çalışıyordun.Yanına yaklaşarak ilgini çekmeye çalıştı.
"Neden konuşmuyoruz?" diye sordu.Hâlâ cevap alamıyordu.Kumandayı elinden alıp programı durdurdu ve sonra koltuğun önündeki sehpaya oturup gözlerine baktı sorunun cevabını bekler gibi.
"Bana ne yaptığımı söylemezsen bu sorunu asla çözemeyiz sevgilim." dedi sabırla cevap vermeni beklerken.Az önceki ani çıkışının kalbini ne kadar kırdığından bahsettiğinde,Chan özür diledi.
"Son zamanlarda gerçekten stresliyim.Bunun için özür dilerim." dedi omzuna yaslanırken.
"Stresli olduğunda benimle konuşabileceğini biliyorsun değil mi bebeğim?" diye yanıt verdin.
"Üzgünüm." dedi mırıldanarak.
"Sorun değil." dedin saçlarını okşarken.-Minho:
Minho şu son zamanlarda saçma sapan eşek şakaları yapıp canını sıkıyordu.İlk başlarda yaptığı şakalar komikti ancak sonra iş çığırından çıkmaya başlamıştı.
Duştan yeni çıkmıştın.Saçlarını havluyla kurulayarak yatağa doğru gidiyordun ki Minho seni kapının arkasına saklanıp korkutunca kalbin yerinden çıkar gibi oldu.Bir anlık şoka girmiştin çünkü Minho'nun evde olmasını beklemiyordun.Böyle çocukça şakalar yapması seni gerçekten sinir etmişti.
"Aah! gerçekten! Sana yapmamanı söyledim!" diye bağırdığında Minho seni hâlâ ciddiye almıyordu.
"Yüzünün halini görmeliydin..." dedi kahkaha atarken.
Sinirle onu kolundan çekip kapıdan çıkardın odanın kapısını kilitledin.
"Ne yapıyorsun?!" diye bağırdı gülerek kapıyı açmaya çalışırken.Ancak uzun süre uğraşlarına rağmen kapıyı açmayınca,şakasından cidden hoşlanmadığını anlayabilmişti.
"Bu aptal korkutma şakalarına son verene kadar bu kapıyı açmıyorum." diye bağırdığın.Birkaç saniye durup iç çekti ve ciddi bir tonla,
"Özür dilerim.Kapıyı aç lütfen." dedi kapıyı hafifçe tıklatırken.
Kapıyı araladığında, "özür dilerim." diyerek mırıldandı.Kapıyı iyice açtığında sana sarıldı ve şakalarının sadece eğlenceli olduğunu düşündüğü için yaptığını söyledi.-Changbin:
Changbin'e surat asma sebebin ısrar etmene rağmen pizza değil tavuk söylemesiydi.Canın son zamanlarda çok pizza çekiyordu ve bunu her söylediğinde Changbin sana satın alacağına dair söz veriyordu.Ancak kızarmış tavukçunun dükkanını aradığında ona sinirlendin ve "Hepsini sen ye,ben artık tavuk yemek istemiyorum." diyip yatak odanıza kaçtın.
Siparişler geldiğinde Changbin onları içeri aldı ve masaya her şeyi hazırladı.Sonra yatak odanıza senin yanına geldi.
"İçerideki bol malzemeli pizzayı tek başıma yemek çok sıkıcı olur diye düşündüm." dediğinde gözlerindeki parlama onu gülümsetti.
"Pizza mı?" diye sordun yataktan hışımla çıkıp içeri koşarken.Sehpadaki pizza kutusunu görür görmez Changbin'in boynuna atlayıp ona kocaman sarıldın ve dosdoğru pizzaları yemeye masanın başıma oturdun.
"Sen gerçekten kötüsün.Beş dakika önce beni gece boyunca odaya almamaya hazırdın ama şimdi öpücüklere boğuyorsun.Beni sadece pizza aldığım için mi seviyorsun yoksa?" dedi yanına otururken.
"Bir haftadır tavuktan başka bir şey yemediğimiz için bunu hak ettin." dedin kolandan yudum alırken.-Hyunjin;
Hyunjin'in haber vermeden arkadaşlarıyla içmeye gidip bunu sana haber vermemesi seni hem korkutmuş hem de sinir etmişti.Akşam o kadar sarhoştu ki,arkadaşları seni arayıp onu almanı istemişlerdi.Sarhoşken onunla ufak bir tartışma yaşamıştınız ve bunun yüzünden ona çok kızgındın.
Sabah uyandığında Hyunjin'in hâlâ uyuyor olması hem sevimli,hem de seni sinir ediyordu.Hafif ses yaparak onu uyandırmaya çalıştın ve sabahın köründe gerek olmamasına rağmen elektrikli süpürgeyi çalıştırıp odasının kapısını açık bıraktın.Hyunjin ağır bir baş ağrısıyla sesten dolayı uyandığında aradığı ilk şey sendin.Yatakta olmadığını fark ettiğinde yavaşça kalkıp kafasını kaşıya kaşıya evde seni aramaya başladı.Mutfakta kendin için kahvaltı hazırlarken Hyunjin arkandan birkaç dakika gülümseyerek seni izledikten sonra yavaşça belinden sarıldı.Boynunu öperken onu reddedip kollarını belinden çözmen onu şaşırtmıştı. "Bir sorun mu var?" diye sordu Hyunjin yanındaki tezgaha yaslanırken.
"Alkol kokuyorsun,gidip duş al." dedin soğuk bir tonla.Tişörtünü kokladı.Bir yandan da şaşırmış bir ifade ile sana bakıyordu.Sonra yanına tekrar yaklaşıp iyi olup olmadığını sordu.Sen sinirle ona göz devirerek mutfaktan çıkarken seni takip etmeye başladı.Elindeki tabağı alıp senin önüne geçti ve tekrar aynı soruyu sordu.
"Gerçekten hiçbir şey hatırlamıyor musun?" diye sordun ona kızgın bir ifadeyle.Yüzüne saf saf baktığında daha da sinirlenerek ona her şeyi anlattın.Dün geceki aptal tartışmanızı yavaş yavaş hatırlamaya başladığında haksız olduğunu anladı ve yüzü yavaşça düştü.
"Bebeğim ben kalbini kırdığımın farkında değildim.Gerçekten özür dilerim." diyerek sana sarıldı.Birkaç saniye sonra ona karşılık verip kollarını sırtına sardın.
"Arkadaşlarınla buluşman sorun değildi,bana haber vermemen endişelendirdi beni." dedin saçlarını hafifçe okşarken.Belini daha sıkı sardı ve tekrar tekrar özür diledi.Sonra yanağına minik bir öpücük kondurarak konuyu artık daha fazla konuşup abartmak istemediğini ve ona hazırladığın tabağın dolabın içinde saklı olduğunu söyledin.Heyecanla kendi tabağını almaya giderken yolda seni ne kadar sevdiğini haykırıyordu......................
Yine her zamanki gibi tembellik ettiğim için bölümler arasında büyük bir boşluk oluyor her zaman.Bunun için üzgünüm.Dün Hyunjin'in geri dönüşü üzerine Oneshot yayımlamayı düşünüyordum ancak bunun için çok erken.Eğer isteğiniz olursa belirtmeyi unutmayın.
Sağlıklı kalın!
+26.06
+23:04
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stray Kids Tepkiler
Fanfic+Kendimce bir şeyler yazıyorum ve bazen sevdiğim sayfalardan çeviriler yapıyorum.+