"Çillerinin ne kadar muhteşem göründüğünden haberin bile yok, değil mi?"
Felix; zifiri karanlıkta, yüzünün hemen önünden gelen fısıltıyla uyandı. Birkaç saniye nerede olduğunu, ne olduğunu anlayamamıştı ama kısa denilebilecek bir süre sonra aklına Wooyoung'un evinde olduğu geldi. Wooyoung'un evinde, Wooyoung'un yatağında, Wooyoung'un yanında yatıyor; birkaç saniye öncesine kadar huzurla uyuyordu. Ama-Wooyoung'un burnunun dibinde ne işi vardı tanrı aşkına? Bir de ne demişti o, 'Çillerin çok güzel görünüyor' mu?
Bu neden Felix'e Hyunjin'i hatırlatıyordu ki?
Durumun garipliğine odaklanması gerekirdi. En yakın arkadaşlarından birinin gecenin bilmem kaçında neden yüzüne kelebek öpücükleri kondurduğunu düşünmesi, hatta belki de arkasına bakmadan kaçması gerekirdi (çünkü gece uyuyan arkadaşınıza bir şeyler fısıldayıp yüzünün her yerini öpmek Felix'in kulağına tam olarak bir sapığın yapacağı şeyler gibi geliyordu) ama Felix'in aklına gelen ilk şey Wooyoung'un dudaklarının Minho'nunkiler kadar yumuşak ve sııcak olmadığıydı.
Biraz Wooyoung'un çekileceğini umarak, biraz da gerçek bir rahatsızlıkla hafifçe yerinde kıpırdandığında odayı ürkütücü bir kıkırtı doldurdu. Wooyoung geri çekilip eski yerine döndükten ve kollarını Felix'in beline doladıktan sonra ikisi de tekrar uykuya dalmıştı.
.
Felix, sonraki gün kafeteryada Hyunjin ve Minho'yla öğle yemeğini yerken masadaki sessizliği ve yüzündeki keskin bakışları fark edemeyecek kadar düşünceliydi. Dün gece yaşananların bir rüya olduğu ihtimali sabah uyandığında kendini bulduğu pozisyon yüzünden elenmişti ve şimdi Felix'e kalan da en yakın arkadaşlarından birinin psikopatın teki olup olmadığı hakkında saatlerce, günlerce düşünmekti. Aniden hasta hissetmeye başladığında yemekle oynamayı bırakıp önündeki tepsiyi ittirdi.
"...Lix? Duyuyor musun beni?"
"Üzgünüm hyung, ne dedin?"
"Hiçbir şey yemedin bugün, bir sorun mu var?"
Felix nedense ağlayacak gibi hissediyordu. Kusmak istiyordu ama hiçbir şey yememişti bile, Hyunjin'in yumuşak bakışları ve ilgili sesi ağlama isteğini mümkünmüş gibi biraz daha arttırırken çoktan dolan gözlerinin farkında olmadan yanında oturan sarışına bakmaya devam ediyordu.
"Kendimi pek iyi hissetmiyorum, sanırım eve gi-"
"Felix!"
Felix, Wooyoung'un sesini duyduğunda kendisine endişeyle bakan Hyunjin ve Minho'yu orada bırakıp dün geceden beri yapmak istediği şeyi yaptı. Kaçtı.
.
"Felix, çık da sorunun ne olduğunu konuşalım bebeğim; söz veriyorum tepki vermeyeceğim bile."
Felix, Hyunjin'e sorunun onda, onlarda olmadığını söylemek istiyordu. Ayrıca çıkıp ikisine sarılmak, sorunu anlatıp tavsiye almak, evine gidip biraz uyumak, Avusturalya'ya gidip ailesini görmek, Edebiyat notunu yükseltmek, Hyunjin ve Minho'ya ikisinden de hoşlandığını söylemek de istiyordu-Bir dakika, ne?
Ağlaması mümkünmüş gibi daha da şiddetlenirken içinde bulunduğu durumdan inkar ederek kurtulabilirmiş gibi kafasını iki yana sallıyordu. Minho'nun sert sesi araya girene kadar küçük denilebilecek alanda birkaç dakika kendi kendine reddetmeye devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bully •hyunminlix
Fanfictionlee felix yeni okulunda oldukça zorlanıyordu. •danceracha/hyunminlix +(woolix) •lee felix-centric •minific •threeshot