ఌ︎

5.4K 464 164
                                    

ᴥ︎
"Bizimkiler nerde?" Seungmin, Hyunjin'in planındaki gibi Felix'i çokça tekne ve yat bulunan iskeleye getirmişti. Plan basitti; bir şey çakmasın. Seungmin, Felix bir şey anlamasın diye adeta götünü yırtmıştı.

"Yat'ın içindeler işte amk. Onlar bizden önce gelip market alışverişi falan yaptılar." Seungmin elini Felix'in omzuna koyarak onu tekneye doğru yönlendirdi.

"Keşke biz de onlarla gitseydik market alışverişine."

"Gidip ne yapacaktın Felix? Alacağımız şeyler belli zaten. Hadi bekliyorlar bizi." Felix sabahtan beri Seungmin'in garip davrandığını fark etmişti. Ama bunu heyecanlı olmasına vermişti.

Destek merdiveninden ilerleyip teknenin önüne doğru gitmeye başladılar. Felix elini demirlere koyup berrak suya baktı. Bu bir haftaları çok eğlenceli geçecek gibiydi. Her sene böyle bir etkinlik yaparlardı. Bir haftalığına bir teknede kalır doyasıya eğlenip tüm senenin yorgunluğunu atarlardı.

Felix hala arkadaşlarından birini görememişti. Arkasını dönüp Seungmin'e soracağı sırada arkasında kimsenin olmadığını fark etti. İçini endişe dalgası sardı.

"Seungmin! Nerdesin?" Ses gelmeyince tekrar bağırdı fakat hiçbir geri dönüt alamadı. Teknenin önüne geldiğinde gölgelik bir alanda renk renk pufların olduğunu gördü. Puflara ilerleyip oturdu ve telefonunu çıkarıp Seungmin'i aradı.

"Seungmin nerdesin?" Telefonun diğer tarafından hışırtılar duydu. Muhtemelen birileri fısıldaşıyordu.

"Bak Felix. Ön yargıyla yaklaşma ve ona bir şans ver. Lütfen. Bir deneyin olmuyorsa bırakırsınız. Onunla mutlu olacağını biliyorum kardeşim. Sakın çocuğu tersleme yoksa seni tekneden aşağı atıp kaçarım."

"Ne diyorsun Seun-" Felix daha sözünü bitiremeden telefon kapanmıştı. Seungmin'in ne dediğini anlamamıştı. Kim gelecekti?

"Şimdi ben seni tekneden atıp kaçacağım Seungmin!!" Arkasına doğru bağırıp pufta braz daha yerleşerek yatay pozisyona gelmişti. Gözlerini kapatıp kollarını birbirlerine bağlayarak uyku moduna geçmişti. Ne de olsa eninde sonunda geleceklerdi yanına.

Gölgelik alanda olmasına rağmen güneş gözüne vuruyordu. Huzursuzca gözlerini kırpıştırdığı sırada önünde bir gölge belirmesiyle arkadaşlarından birinin geldiğini düşünüp gözlerini bir hışımla açıp kızmaya başlayacaktı ki geleni görünce afalladı.

"Rahatça konuşalım diye onlardan içerde durmalarını istedim." Hyunjin gülümseyerek baktı Felix'e. Felix ise gülüşündeki gamzelere bakıyordu. Ne güzeldi gülüşü. Bir meler kadar masum gülümsüyordu bu çocuk.

"Ne konuşacağız?" Saf rolüne büründü yine ve yine. Böyle görünmeliydi çünkü o bir kitabın karakteriydi. Karakteri yazarın elindeydi. Gerçek dünyada da böyle olmaz mıydı zaten? Herkes başkalarının kontrolünde olurdu. Yaşamlarımızı biz seçemezdik, başkaları seçerdi. Onlara göre giyer, onlara göre yer, onlara göre yaşar ve ölürdük. Doğanın kanunu böyleydi; büyük, küçüğü yer. Üstün olanlar her daim kazandıklarını sanarlardı. Fakat kendinizden alttakileri ezerek üste çıkmak eziklikten başka bir şey değildir.

"Buna bir son vermek istiyorum Yongbok. Ben seninle gerçek bir ilişkiye başlamak istiyorum ama eğer denemek istersen, deneyelim. Birbirime uygun olup olmadığımızı görelim, birlikte. Kendini bana teslim et, güven bana. Çok mutlu olacağız söz veriyorum. Geçmişteki ilişkilerini unut ve bana odaklan. Herkesi boşver. Kimin ne dediğini, ne düşündüğünü takma. Kendi dünyamızı yaratalım, gerçek dünyadan soyutlanalım. Kendi peri masalımızı yaratalım, bizim peri masalımız. Bu yüzden şimdi soruyorum; yüzyılın çifti olmaya var mısın?"

"Bunun üzerine çok çalıştın mı?" Felix hoş bir kıkırtı bırakarak gözlerine beklentiyle bakan çocuğa baktı. Konuşmasından etkilenmişti ve açıkça söylemek gerekirse o direk Hyunjin'den etkileniyordu. Onu engelleyen şey yeni biten ilişkileriydi fakat bu çocuk ona öyle şeyler sunuyordu ki kendini heyecanlanmaktan alıkoyamıyordu. Bu yüzden içinden geleni yaparak kendi olmaya karar verdi. Sonuçta kaybedecek bir şeyi yoktu. Hayatları kısaydı eğer şimdi istediği şeyi yapamazsa bir daha asla yapamayabilirdi.

"Evet, seninle yüzyılın çifti olmaya varım. Hatta öyle bir çift olalım ki Chanmin bile kıskansın." Gülerek minik beden kollarını sardı Hyunjin. İşte şimdi içindeki eksiklik dolmuş gibi hissediyordu. Kollarının arasındaki bu küçük beden ona geleceğini sunuyordu adeta. Onunlayken beyni uyuşuyordu, bir şey düşünemez hale geliyordu. Öleceği saniyeye kadar bu çocuğa bakabilirdi.

Hayatının her saattini, her dakikasını bu çocukla geçirmek istiyordu. Felix ona kendi yarattıkları dünyadaki en güzel şeyi sunuyordu, kendini. Hyunjin'in bu saatten sonra isteyebileceği tek şey Felix ile bir hayattı.

"Bence çoktan onlardan daha iyi bir çift olduk."

ఌ︎ఌ︎ఌ︎ఌ︎ఌ︎ఌ︎ఌ︎ఌ︎ఌ︎ఌ︎
Hemen birleştirdim onları fazla uzatmanın anlamı yok bence.

𝙏𝙝𝙞𝙨 𝙞𝙨 𝙬𝙧𝙤𝙣𝙜 /𝙝𝙮𝙪𝙣𝙡𝙞𝙭Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin