ceza mesaisi

605 49 179
                                    

Batuhan'dan:

Poyraz hoca sınıftan çıkıp gitmişti, bende hızlıca eşyalarımı toplayıp sınıftan ayrıldım. Hareketleri çok garip geliyordu, 5 dakika sonra nasıl davranacağını kestiremiyordum.

Kütüphanenin önüne geldiğimde beni bekliyordu, aklıma az önce olan yakın temasımız geldi. Çok tuhaftı...ilk defa bir öğretmenimle bu denli bir yakınlaşmam olmuştu. Kendimi kötü hissetmeye başladım, aklım karışıyordu ve buna izin veremezdim. O öğretmen, ben ise onun sadece öğrencisiydim. Fazlası olamazdı, olmamalıydı.

Derin düşüncelerle yanına gittiğimde selam anlamında kafamı salladım, o da aynı şekilde karşılık verdi. Masaya oturdu ve yanındaki sandalyeyi de bana uzattı, hızlıca oturup vücudumu ona doğru döndürdüm.

"Burada ne yapacağız öğretmenim?"

Gözlerime baktı, sadece gözlerime...

"Hocam de bana, ağzına daha çok yakışıyor."

Gözlerimi büyültmüştüm, garip bir şekilde sürekli iltifat edip duruyordu. Nedenini anlayamamıştım, böyle konuşmayı seviyordu belliki. Ya da hocam kelimesine fetişi vardı?

"Pekâlâ, burada ne yapacağız Poyraz hocam? Okulda kimse kalmadı."

Gülümsedi ve bana doğru yaklaştı, nefesim kesilecek gibiydi. Kokusu uykumu getirmişti, bir anda geri çekildi. Çantasından büyük bir defter çıkardı ve bana doğrulttu.

"Bu defter yıllık programa göre ayarlanacak, yazı yazmaktan nefret ederim bu yüzden sen dolduracaksın. Ben ise keyfime bakacağım, hadi kolay gelsin."

Şaka mı yapıyordu bu adam? Beni buraya bunun için mi getirmişti yani...büyük bir fiyaskoydu resmen, sinirlenmiştim.

"Madem yazacağım, bunu kendi evimde de yazabilirim. Ne diye buraya geldik?"

Gülmeye başlamıştı, ağzına çarpardım ama öğretmenimdi maalesef. Alay ediyordu benimle.

"Senin yazacağından emin olmam lazım Batuhan, belki başkasına yazdıracaksın nereden bilebilirim?"

İyice sinirleniyordum, oradan bakınca üçkağıtçı gibi mi görünüyordum? Derdi neydi bu adamın...Gözlerimizi buluşturdum, sinirlendiğimi anlamıştı. Yüzümü yavaşça yüzüne yaklaştırdım, nefesi suratıma çarpıyordu. Mest olmuştum, lâkin şu an bunu düşünmemeliydim.
Sırıtarak iyice yaklaştım, yüzlerimiz arasında 2 3 santim kalmıştı. Aynı sınıfta olduğu gibi.

Gözlerini gözlerimden çekmemişti, fısıldayarak konuşmaya başladım.

"Ben asla yalan söylemem, hocam."

Hocam kelimesini bastırarak söylemiştim. Etkilenmiş gibi bakıyordu, ben konuşurken gözleri dudaklarıma kaymıştı. Zaferle gülümsedim ve geri çekildim.

"Madem geldik, yazmaya başlayayım o hâlde. Yorulunca çıkar giderim tamam mıdır?"

Belli belirsiz bir şekilde kafasını salladı, hâlâ anın etkisinde kalmış gibi görünüyordu. Eee bir Batuhan kolay yetişmiyordu tabii, göz ucuyla ona baktığımda telefonuyla uğraştığını gördüm. Tekrar önüme dönüp deftere göz gezdirdim, işkence gibiydi. Gömleğimin kollarını yukarıya doğru çektim, hızlıca yazmaya başladım.

Yarım saat sonra:

Poyraz çantasından iki kutu kahve çıkarttı, bana uzatınca hızlıca aldım. Ellerimiz temas edince şaşırmamıştım, az önce olan olaya göre gayet masumdu... Geriye yaslandım. Yarım saatte 12 sayfayı doldurmuştum, hızlı yazıyordum. Kütüphane fazla sıcak ve havasızdı, gömleğimin ilk 4 düğmesini açtım. Yalnız olsam çıkartırdım ne güzel.

teacher love | poybat Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin