Altdünya Asansörü Çarmıh-|-3-
Yıl, M.S. 30. Yehuda, İsa'yı ele verdi ve Yahudiler İsa'yı çarmıha gerdi... Yada öyle sandılar. Tanrı, İsa'yı korudu ve onu kendi katına yükseltti. Çarmıha gerilen ise Yehuda idi. İsa'yı ele verdiği anda lanetlenmişti Yehuda. Izdırap, onu bekliyordu. Gözlerini açtı Yehuda. Açtı ve alevler içinde buldu kendini... Ateş onu sarmıştı çepe çevre. Yanan bir evin içindeydi. Evin kapısı hemen karşısında duruyordu. Ateşden sakınarak kapıyı açmaya çalıştı. Kapı açılmıyordu. Öteki taraftan engellenmiş olmalıydı. Yehuda kurtulmakta kararlıydı. Evi aradı. Sonunda bir balta buldu. Baltayla kapıyı parçalayıp dışarı attı kendini. Bir köydeydi. İnsanlar evin yanmasını umursamıyor, etrafta dolaşıyor, angarya işler yapıyorlardı. Yehuda onlarla konuşmaya çalışsa da başarılı olamadı. Hepsi, ölü balık gibi bir yüz ifadesine sahipti. Gözlerini oynatmıyorlar, hiçbir duygu belirtisi göstermiyorlardı. Bu durum tanıdık geldi Yehuda'ya. 13-14 yaşlarındayken kasabalarındaki Yahudi Büyücü kasabanın çocuklarına büyüler ve lanetler öğretiyordu. Bu laneti orda duymuştu Yehuda. Bu laneti bozmak için, lanetin kaynağını bulmalıydı. Yahudi büyücü ona, "Lanet kurbanlarının yürüyüşündeki alametler, lanetin merkezini gösterir." demişti. İnsanların çoğunluğu bir binanın etrafında yürüyorlardı. Bu, bahsedilen alamet olmalı idi. Baltayı kaptı ve eve daldı Yehuda. Evde birisi yoktu. Evde halı, minder, yastık gibi şeyler de yoktu. Evin boş olduğuna kanaat getirmişti ki, karanlık bir odada oturan küçük bir kız çocuğu gördü. Kız, ona sırtını dönmüş ve birşeyle oynuyordu. Yehuda ona yaklaştı ve sordu: "Kimsin sen? Ailen nerde?" Kız onu duymazdan geldi. Elindeki şeyle oynamaya devam etti. Yehuda onun karşısına geçtiğinde şaşırmış, korkmuş ve midesi bulanmıştı. Kızın yüzü yoktu. Elinde kesilmiş bir kafa vardı ve onun saçını okşuyordu. Yehuda korkudan duvara yapıştı. Fakat sonra, kafanın üzerine çizilmiş bazı işaretler gördü. Büyü, kafada olmalıydı. Yavaşça, odadan ve evden dışarı çıktı. Sokaktaki bir dükkan masasında gördüğü yastığı aldı ve eve geri gitti. Kızın elindeki kafayı hızlıca alıp yastıkla değiştirdi. Kız bunun üzerine biraz hareketlendiyse de, birşey yapmadı. Yehuda, kafayı alıp yanan eve atmak üzere dışarı çıktı. Fakat dışarıda yanan ev falan yoktu. Kafayı baltası ile parçalamayı düşündü. Ama balta, kızın odasında kalmıştı. Arkasını döndüğünde evin kapısı kaybolmuştu. Soğuk bir duvar vardı karşısında. Kafayı yok etmektense büyülü işaretleri bozmaya karar verdi. Fakat boya olarak kullanabileceği hiçbirşey yoktu... Kanından başka. Elini ağzına aldı ve son gücüyle ıssırdı. Kan, ağzına doldu. Parmağını ağzına alıp işaretlerin üzerine sürdü ve büyüyü bozdu. İnsanlar, ayılmıştı. Birbirlerine bakıyorlardı. Sonra ortalık cehenneme döndü. İnsanlar ya çığlık atıyor, ya etrafta deli gibi koşuşturuyor, yada birbirlerine saldırıp yaralıyorlar, hatta öldürüyorlardı. Yehuda, korkuyla kaçıyor, saklanacak yer arıyordu. Eski bir kulübenin içine girdi. İçerisi kırık-dökük ve karanlıktı. Sırtını kapıya dayamıştı. O anda bir ses duydu. "Neden büyümü bozdun?". Karşısına baktığında küçük kızı gördü. Kızın ağızı yoktu, ama konuşuyordu. Yehuda korkmuştu. Kız cevap alamayınca soruyu yineledi: "Neden büyümü bozdun?". Yehuda sonunda konuşacak cesareti buldu: "İnsanları lanetlediğini sandım. Onların iradesini ellerinden aldığını...". "Ben onları koruyordum." dedi kız. "Hepsi burada uzun süre kaldılar ve akıllarını yitirdiler.". "Neresi burası?" dedi Yehuda. "Bilmiyor musun? Burası Cehennem. İsa'ya ihanet ettiğin için buraya yollandın. Sonsuza kadar burada kalacaksın.". Yehuda korkmuştu. Yere oturdu ve ağlamaya başladı. Kız ona yaklaştı. "Üzülme." dedi. Yehuda: "Nasıl üzülmeyeyim! Sonsuza kadar Cehennem'de kalacağım!". "Hayır." dedi kız.". "Çıkmanın bir yolu var." Yehuda ağlamayı bıraktı ve kıza sordu: "Nedir bu yol? Lütfen söyle!". "Sen bir çarmıha gerilip öldürüldün ve ruhun Cehenneme gitti. Fakat ölümün üzerinden henüz uzun bir süre geçmedi. Yine çarmıha gerilip öldürülürsen bu sefer ruhun bedenine dönecek ve yaşayacaksın. Bundan sonraki hayatınıda Tanrı'nın affı için yalvararak geçirirsin." Yehuda sevinmişti. "Peki nasıl çarmıha gereceğim kendimi? Nasıl öleceğim?". "Merak etme." dedi kız. "Köyün ortasında bir çarmıh var. Seni ona gereriz." Yehuda, çarmıha gerilmekten hoşnut olmasa da, cehennemden çıkacağı için mutluydu. "Peki oraya nasıl gideceğiz? Köy halkı çıldırdı. Bizi yolda öldürürler.". "Hayır" dedi kız. "Ben büyülerimle onları durdururum." Yehuda, kapıyı açtı ve dışarı çıktılar. Kız, İbranice bişeyler söylüyor, onlara doğru gelen köylüleri başka yöne saptırıyordu. Çarmıha ulaştılar. Yalnız bu çarmıh sıradan değildi. Üzerinde işaretler ve rünler vardı. Etrafında ise ölü insanlar bir çember oluşturuyordu. Yehuda bundan korksa da Cehennem'den çıkmak için tek şansının bu olduğunu hatırladı. Çarmıh yerde duruyordu. Üzerine yattı. Kız, görünüşünden beklenmeyecek bir güçle çarmıhı kaldırıp yere sapladı. Sonra bir odun parçasının üstüne çıkarak Yehuda'nın kollarını çarmıha çiviledi. Yehuda acı içinde bağırdı. Çiviler çakıldığında sordu: "Şimdi ne olacak?". Kız gülümsedi, yere indi ve birşeyler söylemeye başladı. Kız konuştukca Yehuda gücünü kaybediyor, göğsünden birşey sökülüyor gibi hissediyordu. Kollarından akan kanlar onu her saniye güçsüzleştiriyordu. Konuşacak hali yoktu. Şuurunu yitirmişti. Gözlerini açtı Yehuda. Hala çarmıha gerilmişti. Ama aynı yerde değildi. Heryerde kızıl bir sis vardı. Gökyüzü de kırmızıydı. Hareket edemiyordu. Hiçbirşey gözükmüyordu, fakat kendini görebiliyordu. Aşırı derecede büyümüş, adeta bir dev olmuştu. Kızın sesi geldi kulaklarına: "Seni kandırdım. Senin ruhunu çaldım. Ruhlar çok güçlüdür. Senin ruhunu kullanarak Cehennem'den bu diyarı söktüm. İnsanları buraya çekeceğim ve onlara acı çektireceğim. Sende bu diyar varoldukça bunları izleyeceksin. Burası benim Cehennem'im. Benim... Altdünya'm."-Ghost
ŞİMDİ OKUDUĞUN
creepypasta
Horrorsize creepypastalar paylaşıcam okuyucumuz artıkça kendi oluşturduğum creepypastalarıda paylaşıcam