|-Ahşap-|
Yazın o sıcak gününde arkadaşlarla bir çiftlik evi tuttuk. Malum; yorulmuştuk. Şehre biraz uzak bir evdi. Bizim istediğimiz de buydu. Şehirden uzaklaşıp ormannın tadını
çıkartmaktı. Benle birlikte 5 kişiydik. Hazırlanıp eve gitmek için yola koyulduk. Camdan baktığımda evin şehirden çok uzak olduğunu gördüm. Ev ile
şehir arasında uçsuz bucaksız bir orman vardı. Nihayet eve vardık. Ev ahşaptan yapılmıştı ve biraz eskimiş gibiydi. Ev 3 katlıydı. 3. kat çatıydı ama ben 2.katta kalıyordum.
Hava kararmaya başladı. Biz de küçük bir parti vermeliyiz diye düşündük. İçkileri hazırladık ve güzel bir ziyafet çektik. Partiden sonra yorulmuştuk, o yüzden
erkenden uyuduk. Aslında kendi odama çıkamayacak kadar sarhoştum. Akşam 3 gibi ahşabın sesi ile uyandım. Birisi kapının önünden geçti; Yerdeki ahşaplar eski
olduğu için ayak sesleri kolayca duyulabiliyordu. Aradan 2 dakika geçti ve koridordan çığlık sesi yankılandı. Koşarak Nelda'nın odasına gittim. Hepimiz kapıyıkırarak odaya girdik. Nelda, yatakta çivilenmiş bir vaziyette kanlar içinde yatıyordu. Polis veya ambulans çağırmak için telefonlarımızı açtık. Bir de bu
eksikti! Telefonlarımız çekmiyordu. Evden 4 km uzaklıkta bir benzin istasyonu vardı. Bartley arabaya bindi ve tam gaz benzin istasyonuna gitti. Biz de bir odayakapanıp yardımın gelmesini bekledik. Aradan yarım saat geçti, bir ses geliyordu. Bize doğru yaklaştığını hissedebiliyordum. Belinda, Bartley'i karşılamak için
kapının merceğinden baktı. Bir bıçak darbesi ile kapı delindi ve Belinda'nın gözüne battı. Belinda'nın kanı üzerime sıçradı. Lanet olsun ölmek istemiyordum! O şey kapıya
vurmaya başladı. Addy kapıyı tutarak kaçmamı söyledi. Ben de ona yardımcı olmak için yanına gittim fakat kapı kırıldı ve Addy'nin boğazından tutarak
onu boğdu. Arkadaşlarımın teker teker ölüyor ve ben öylece bakıyordum. Şunu biliyordum ki sıra bendeydi. Pencereden atlayarak 2. kattan düştüm. Şanslıydım kiölmedim fakat kolumun üstüne düştüm ve kolum kırılmıştı. Hemen ayağa kalktım ve benzin istasyonuna doğru koşmaya başladım. Zar zor benzin istasyonuna varmayı
başardım fakat benzin istasyonu boştu. Kapıları kitledim ve yardımın gelmesini bekledim. Aradan 6 dakika geçti. O şey beni bulmuş; kapıya vuruyordu. Ya ölecektim
ya da öldürecek. Kapıyı aniden açarak içeride bulduğum bıçağı karnına sapladım. O an gözlerine baktım ve o gözler çok şey ifade etti. Bu, benim arkadaşım Bartley'dı kendimi tutamadım
. Ağlamaya başladım. Onu yere yatırdım ve polisin gelmesini bekledim. Üstüm başım kanlar içinde bekledim. Evet, siren seslerini duyabiliyordum. Sonunda bir çıkış
! Polisler, arabaları önüme çekti ve elimdeki bıçağı indirmemi söyledi. Elimdeki bıçağı yere attım. Polisler beni yakaladı, o an tek gördüğüm şey; Ormanın derinliklerinden beni
izleyen katildi.
Bana bakıp maskesini çıkarttı. O şeyin aslında kendim olduğunu anladım. Aslında bir katil de yoktu. Arkadaşlarımı teker teker öldüren de bendim. İşin ilginç
tarafı, bunu yaparken zevk aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
creepypasta
Horrorsize creepypastalar paylaşıcam okuyucumuz artıkça kendi oluşturduğum creepypastalarıda paylaşıcam