Düzenlemeye bile vaktim olmadı, aceleye getirdin beni Unigon ㅋㅋ
02/04/2012
Hanbin uyanalı birkaç gün olmuştu ama bilinci hala bulanıktı. Jinwoo onun her şeyiyle ilgileniyordu ve hyungunun bu deneğe gereğinden fazla ilgi göstermesi ise Minho'nun sinirini bozuyordu. Jinwoo, Minho'nun neden böyle kırgın bir aura yaydığını anlamıyordu, belki de anlamak istemiyordu? Kendisi de emin değildi bundan. Tek bildiği şey, Hanbin olayı bir netlik kazandıktan sonra Minho ile oturup konuşması gerektiğiydi. Ama küçüğü o kadar beklemek istemiyordu anlaşılan. Bugünkü kontrolleri bitirip Hanbin'in odasından çıkar çıkmaz kolundan tutarak bahçeye sürüklemeye başlamıştı Minho, hyungunu. Jinwoo, Minho'nun aurasından önemli bir şeyler söyleyeceğini sezdiği için tek kelime etmeden peşinden geliyordu. Hanbin uyandığından beri doğru düzgün konuşmuyorlardı zaten. Şimdi küçüğüne zaman ayırması gerektiğini düşünüyordu.
Minho ve Jinwoo yapay bahçeye çıktıklarından sessizce yapay ağacın altına doğru yürümeye başladılar. Minho artık hyungunun kolunu bırakmış, ellerini laboratuvar önlüğünün ceplerine sokmuş bir şekilde ilerliyordu. Jinwoo ise küçüğünün arkasından yavaş yavaş gidiyordu.
Sonunda ikisi de ağacın altına geldiklerinde Minho sırtını ağaca yasladı. Jinwoo, küçüğünün gözlerine bakmaya çalışırken Minho gözlerini kaçırıyordu.
" Neden Hanbin? "
Minho kırgın bir sesle sorup gözlerini kaçırmayı kesince Jinwoo, Minho'nun gözlerinden bile kolayca okunan hüznü ve kırgınlığı gördü. Cevap vermeden gözlerini küçüğününkilerden ayırdı Jinwoo.
" Neden benimle değil de onunla ilgileniyorsun? Onda onu bu kadar özel yapan şey ne? "
Jinwoo yutkundu ve düşündü. Gerçekten Hanbin'in özel yanı neydi? Jinwoo onun rahatlatıcı beyaz aurasını seviyordu. Ama bunu Minho'ya söyleyemezdi. Böyle şeyleri hissedebildiğini kimseye söylememişti.
" Sadece.. O hasta ve ilgiye ihtiyacı var. "
" Onun ihtiyacı var ve benim yok mu? "
" O hasta. " Jinwoo kaşlarını çattı. " Hasta bir insanla kendini karşılaştırma. "
" Yani bana ilgi göstermen için kendimi hasta etmem mi gerek illa ki? "
Minho sırtını ağaçtan ayırınca Jinwoo ellerini laboratuvar önlüğünün ceplerine soktu.
" Aptalca şeyler söyleme. Hasta filan olmayacaksın. " Jinwoo başını kaldırıp yapay gökyüzünü izlemeye başladı. Minho'nun aurası önemli şeyler söyleyeceğini hissettirirken bu söylediği saçma şeyler neydi ki?
Jinwoo bakışlarını tavandan ayırmazken önlüğünün içindeki elini çekiştiren bir elle irkildi. Tavanı incelemeyi kesip önlüğünün içindeki elini tutan Minho'ya döndü.
" Hyung.. Ben.. Özür dilerim. Kıskanmamalıydım ama hep sana verdiğim değerden dolayı.. O çocuğa o kadar ilgi göstermen sinirimi bozuyor hyung.. "
Jinwoo, küçüğüne içten bir şekilde gülümsedi.
" Benim de sana değer verdiğimi biliyorsun Minho-ah. "
Minho, hyunguna itirafını yapmak için güç toplarken oraya doğru koşarak gelmekte olan Taehyun'un sesiyle kendini engelledi. Taehyun'un peşinden de bağırarak Seunghoon geliyordu.
" Hanbin! "
Taehyun sözüne başlamışken Seunghoon onu iterek sözünü tamamlanmasını engelledi ve tek eliyle Taehyun'un ağzını kapatıp bağırmaya başladı.
" O, o denek tuhaf davranıyor! Jinwoo hyung! "
" Bağırmasana be! "
Minho az önceki anın bozulmasıyla huysuz bir şekilde Seunghoon'a çıkışırken Jinwoo ise Hanbin'in adını duyar duymaz binaya koşmaya başlamıştı.
" Ahh! "
Seunghoon, elini ısıran Taehyun'u itekleyip bağırınca Minho onların çocukluklarına göz devirip Jinwoo'nun peşinden gri binanın girişine yürümeye başladı.
*^*^*
Jinwoo odaya girince yatakta boş boş duvara bakan Hanbin'i ve köşeye sinmiş ses çıkarmadan duran Seungyoon'u gördü. Cama yakın tarafta ise Jinhwan ve Jiwon adlı denekler başlarından çizgi şeklinde akan kanlarla baygın olmasını umduğu bir şekilde duruyorlardı. Hanbin gözlerini içeri giren Jinwoo'ya çevirdi.
" İyi misin? "
Jinwoo gözünü cam kenarındaki yerde yatan deneklerden ayırmadan sorduğunda Hanbin tiksinti ifadesiyle ona baktı.
" Sen de mi o sıvıyı bana aktarmaya çalışacaksın? "
Hanbin başıyla yerdeki iğnenin kırılmış tüpünü ve içinden akan yeşil sıvıyı işaret etti.
" O sadece daha iyi olman için.. "
Jinwoo tüpü almak için bir adım atınca başına çarpan cisimle geriye sendeledi. Gözleri havadaki metal ilk yardım kutusuyla ve kutunun kenarına bulaşan kanla - kan büyük ihtimalle kendisinin az önce yarılan kaşından gelmişti. - buluşunca gözlerini büyütüp Hanbin'e baktı.
" S-sen.. Hanbin ne yapıyorsun sen!? "
Yüzünde muhtemelen acınası olan bir ifadeyle, gözünü havadaki kutudan çevirmeden Jinwoo'yu cevapladı.
" Asıl siz ne yapıyorsunuz? Ne yaptınız bana? Bu.. Benim bu tür şeyleri yapabilmem.. Lanet ols- " Hanbin'in sözü ağzına gelen yeşilimsi sıvıyla kesildi ve onu çıkarmak için öne eğilirken havadaki metal kutu, Hanbin'le olan göz bağlantısı kaybolduğu için bir anda yere düştü ve yüksek bir ses çıkardı. Jinwoo telaşla Hanbin'in yanına koşarken, Hanbin'in dikkatinin dağılmasından faydalanan Seungyoon sessizce odadan kaçmıştı.
Jinwoo, Hanbin'in omzuna dokunup onun durumunu kontrol etmek için onu kendine çevirdiğinde Hanbin'le gözleri buluşur buluşmaz kendisinden bağımsız havaya kalkan vücudunun kontrolünü kaybettiğini hissetti.
" Bana dokunmayın! "
Jinwoo başını - ve vücudunu - sert bir şekilde duvara çarpmadan önce bir tek Hanbin'in kızgın sesini duymuştu.
*^*^*
Minho, Jinwoo'nun peşinden gidecek iken Taehyun'un onu çekiştirmesiyle Jinwoo'yu bırakıp Taehyun'a döndü.
" Ne oldu Tae? "
Bıkkın bir şekilde sorduğunda Taehyun surat asarak Minho'nun kolunu bıraktı.
" Tehlikeli. Hemen gitme. "
" Tehlikeli olan ne? Eğer o kadar tehlikeliyse neden Jinwoo hyungu yalnız gönderiyorsun?! "
" Lanet! Tae, beni oyaladığın için ben de gidemedim hyungun peşinden! "
Seunghoon ona bağırıp merdivene yöneldiğinde Taehyun homurdandı.
" Patavatsız davranması benim suçum değil. Ayrıca ona gidip kontrol etmesini söyleyen de sendin! "
" Bu kadar aceleci olacağını nereden bilebilirdim? "
Seunghoon ve Taehyun atışmaya başlayacakları sırada Seungyoon'un çıkardığı gürültülü adım sesleriyle sustular. Seungyoon oldukça korkmuş şekilde merdivenleri iniyordu. Doğrudan Minho'ya koşarak bağırdı.
" O gün laboratuvarda ne verdiniz siz bu deneğe? Bu şey tam bir canavar! Bizi buraya insanlığı geliştirecek şeyler yaratmamız için tıktılar, ucubeler oluşturmak için değil! "
Seungyoon, Minho'nun önlüğünün yakasını tutarak ona bağırırken Minho hiçbir şey anlamadığını açıkça belli edecek şekilde ona bakıyordu. Aniden aklına Jinwoo hyungu gelince Seungyoon'un ellerini kendinden uzaklaştırıp koşarak merdivenleri çıkmaya başladı. Hanbin'in odasına doğru hızlıca koşarken duyduğu tok ve yüksek sesle hızını arttırdı. Odanın önüne geldiğinde kapıyı çarparak içeri girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Infection ( Winner / MinWoo Yaoi )
FanfictionHuu ilk MinWoo ficimize bir merhaba diyelim *-* ( Açıklamasını sonra yazacağım u.u )