Bölüm Bir

406 39 178
                                    


Kumarhanelerde parayı resmen savuruyorlar, diye düşündü Louis. 

Yumuşak halılar, tuhaf, abartılı ışıklar, düzinelerce poker, yirmi bir ve rulet masaları, yüzlerce slot makineleri ve her yeri kaplayan diğer oyunlar. Her şey çok bunaltıcıydı, özellikle de yoğun saatlerde. Hangi yöne dönersen dön çok zengin insanlar diğer çok zengin insanlara akıl almaz miktarlarda paralar veriyorlardı.

Louis'yi artık etkilemese de bazı anlar olmuyor değildi tabii, her şeyin katıksız bolluğu karşısında hazırlıksız yakalandığı anlar. Hala sanki zengin insanların paralarını gösteriş yapıyor gibi hissettiği ve sinirlendiği günler oluyordu ama bununla da başa çıkmayı öğrenmişti, iğrenmesini bastırıyor ve herkes gibi davranıp kalabalığa karışıyordu. Aslında ilk aksiliğini atlattığında eğlenceli de olabiliyordu, rol yaparken havalara giriyor, gülüyor ve hiçbir şeyi umursamadan para harcıyordu.

Bu gece değil ama. Bu gece, buraya iş için gelmişti.

Takımının omuzlarından tozları silerek masadaki çiplerini de toplayıp poker masasından kalktı. Masadaki sohbet eden insanlara hiçbir ilgi göstermeden -fazlasıyla sıkıcı görünüyorlardı- kumarhanede gözlerini gezdirerek hızla poker odasını terk etti.

Yirmi bir masasında oturan Zayn'in yerini tespit etmesi birkaç dakikasını aldı.

"Nasıl geçti?" diye sordu yanındaki boş yere kayarken. Yanına her oturana elinden gelen en etkilenmemiş bakışını attığından dolayı Zayn'in yanındaki koltuk hep boş olurdu. "Hiç arkadaş edindin mi?"

Louis Zayn'in hafiften gülüşünü izledi. "Komikmiş. Sen edindin mi?"

"Yok," diye cevap verdi Louis. "Bayağı para kazandım ama." Omuz silkti. "Turistler. Biliyorsun."

"Turistlerin paralarını sömürmeyi bırakmalısın." Zayn gözlerini elindeki iki karttan ayırmadan sakince onu azarladı. Krupiyeye işaret ettikten sonra masaya tıkladı. "Turizm için iyi değil."

"Pokerde bu kadar kötü olmaları benim suçum değil," Louis öfleyip kollarını önünde bağladı. "Çocuk oyuncağı resmen."

"Olsun," krupiye yeni eli dağıtırken Zayn ısrar etti. Kartlara göz gezdirdikten sonra iç çekip üç tane kartı ters şekilde masaya bıraktı. "En azından zorlanıyormuş rolü yapabilirsin?"

"Sen ne zamandır turizm hakkında endişeleniyorsun?" Louis söylendi.

"Endişelenmiyorum," Zayn cevap verdi. "Sadece milliyetçilik falan, ya da her neyse."

Louis kaşlarını kaldırdı. "Milliyetçilik. Peki." Bu gerçekten komik bir konsept olurdu. Kafasını salladı. "Gelme sebebimizi hallettin mi?"

Zayn ona sadece gözünün ucuyla baktı. "Beni kiminle karıştırıyorsun?" diye sordu. Louis'nin bir kağıdın ucunu görebildiği cebine dokundu. "Sen hallettin mi?"

Louis cebindeki anahtarı çıkartıp işaret parmağı etrafında döndürdü. "Sen beni kiminle karıştırıyorsun?" Zayn'i taklit etti.

"Tamam." dedi Zayn, Louis dudağının kenarının kıvrıldığını görebiliyordu. Yirmi bir masasından ayaklandılar. "Hadi gidelim."

...

Teknik olarak fikir basitti.

Otel Thirlwall Londra merkezine yakın yeni ve yükselen otellerdendi. Her ne kadar Hyatt veya Hilton kadar isim yapmamış olsa da önemli konumu ve uygun fiyatlarından dolayı iyi bir ünü vardı. Kumarhanesi de her ne kadar beş yıldızlı büyük otellerin eline su dökemese de bir alkışı hak ediyordu, ama zaten şu anda şaşalı bir yere ihtiyaçları da yoktu. Sorun yaşamadan girip çıkabilecekleri, hızlı ve kolay bir yere ihtiyaçları vardı.

Somethin' bout you //askıdaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin