7."...en güzel yere sahip." "Çınar ağacı, tatlı çift, minik aile ve son."

239 17 122
                                    

Her şeyi unutuyor bir kadın ama,
Masumiyetini kime emanet ettiğini asla.
Ben masumiyetimi bozdurmadım ki senden başkasına.

Nursen Yıldırım
~
Kahvaltıdan bir hafta sonra.

Jeongguk heyecanla gelen fidanın iplerini keserek bahçe de bıraktı öylece. Ardından çitten geçip hoplaya zıplaya Taehyung'un kapısını açtı. Taehyung normalde olsa şaşıracağı bu kapı tıklamasına-öğlen birdi, mahalle genel olarak yaşlı olduğundan hemen hemen herkesin kestirme saati ve gençler de geç yatıp geç kalkanlardan- bir haftadır alışmaya başlamıştı. Çünkü Jeongguk onu cidden rahat bırakmıyordu. Taehyung gibi her an beraber olmak istiyordu o da. Anlayacağınız ya Jeongguk gidiyordu Taehyung'a ya da Taehyung Jeongguk'a.

Taehyung mutlulukla kapıyı açtı. Taze çift pek bir temas bağımlısıydı. Ayrıca insanı tatlılıktan öldürecek kadar da tatlılardı. Tatlı uyumları dünya barışını getirecek kadar güzeldi.

Jeongguk, Taehyung'un bileğini tutup sürüklemek istese de kaba olabileceğinden Taehyung'un sol elini tutup iki eliyle oynarken kısıkça mırıldanmıştı. "Benimle bahçeye gelir misin?" neyse ki mahalle sessizdi yoksa Taehyung, Jeongguk'u ikiletmek zorunda kalacaktı.

Kafasıyla onaylayıp, Jeongguk hala sol elini sağ eliyle tutarken beraber çitlere yürüdüler.

Önce Jeongguk sonra Taehyung atlamıştı. Normalde kendi kapısından fark edebileceği çınar fidanını Jeongguk'un daha yeni ki tatlı anıyla kafası uçmuş, elini tutan eliyle de geri gelmediğinden Jeongguk fidanın dibinde durup heyecanla zıplayıp eliyle fidanı gösterene kadar da fark etmemişti.

"Fidan aldım! Bize. Beraber dikeriz diye. Hım." farkındalıkla durdu ve tuttuğu eli baş parmağıyla okşamış ve devam etmişti. "Yani tabii sende-"

Taehyung, Jeongguk'u kendine çekip sarılarak onun sözünü kesmişti. Ona şık diye güvenmesini beklemiyordu veya alışmasını- zaten kendisi de alışamıyordu Jeongguk'un bu tatlı hallerine- ama kendini çekmesini istemiyordu işte...

"Çok güzel düşünmüşsün bebeğim." dedi Taehyung. Büyüğünün çene hattını okşarken güzelliğine hayran kalmıştı bir kere daha. Ne kadar güzeldi Jeongguk'u öyle! Parlak gözleri, kırmızı şirin dudakları, tatlı burnu, güzel beyaz cildi, sanat eseri olan benleri, bir matematik sorusunun cevabı kadar net olan tane kirpikleri, alnına daha yeni zıpladığı için dağınıkça dökülen güzel kokulu, yumuşak kahverengi saçları...

Taehyung'a göre ona hayran olmamak, aşık olmamak elde değildi. Ona bir görüşte herkes aşık olabilecek kadar güzeldi ona göre. Veya kainatın güzel kraliçesi olacak kadar...

Jeongguk da iç çekti minik sevgilisine. Hayatının aşkına, mucizesine...

Gözlerini kırpıştırıp kafasını minikçe iki yana sallayarak kendine gelmeye çalıştı. "Hadi dikelim onu!"

Taehyung da onaylayıp geri çekildi. Bolca temasla önce toprağı kazıp sonra fidanı diktiler. Suladıktan sonra da Jeongguk'un mutfağına dinlemeye gittiler.

Soğuk limonatayı yudumlarken Jeongguk konuştu. "Bahçenin en güzel kısmını bizim çınarımız sahip." söylediği şeyle utanıp dudağı arasında ki pipeti sıkıştırmıştı.

merdiven Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin