otuz iki,

1.4K 148 91
                                    

jake'in, sunghoon'un üç günde kararından geri dönemeyeceğini söyledikten sonra dördüncü günde vazgeçebileceğini söylemesi beklediği son şey dahi olmasa bile içine su serpmiş ve aralarını asla düzeltemeyeceklerine dair kötü düşüncelerinden kurtulmasını sağlamıştı. dudakları arasından dökülen küçük bir kıkırtıya engel olamadığında sunghoon da onun bu hâline tebessüm etmişti. gerçekten jake mutlu olduğunda bunu asla gizleyebilen birisi değildi ve sunghoon onun bu özelliğini hiçbir özelliğini sevmediği kadar seviyordu.

"yemin ederim, aramızı düzeltemeyeceğiz diye o kadar korktum ki bir an ağlayacaktım." jake gülümsemesini bastıramazken söylediğinde sunghoon onunla uğraşma isteğini önüne geçemeyerek kaşlarını kaldırdı. pekâlâ, mutlu olmasına sevinmişti ancak jake'le uğraşmazsa hiç eğlenceli olmazdı.

"çığlık atarak mı? öyleyse iyi ki aramızı düzeltebilmişiz."

yine de jake hiç bozulmamıştı bile, hatta anın verdiği mutlulukla sunghoon'un kendisiyle dalga geçtiğini bile fark etmeden "evet, muhtemelen," demişti başını sallayarak. hoş, dalga geçtiğini anlasa da bu cevabı verirdi ya... neyse.

"seninle de hiç uğraşılmıyor." sunghoon gözlerini devirerek olduğu pozisyonu bozdu ve yüzünü yasladığı avuç içinden çekip yeniden tamamen yatar konuma geldi ancak jake yüzleri arasındaki mesafenin açılmış olmasından hoşlanmamış olacak ki, anında olduğu yerde biraz kayarak aralarındaki tüm mesafeyi kapatacak ve bedenlerinin temas etmesini sağlayacak şekilde sunghoon'a daha da yaklaşıp yüzünü onun yüzüne doğru eğdi. saçlarının uçları hafifçe sunghoon'un alnına sürterken kendisi de onun benlerini inceliyordu, tanıştıklarından beri sürekli yaptığı bir şeydi bu aslında ancak onun benlerini izlemekten asla sıkılmıyordu. sunghoon ise beklenmedik bir şekilde kollarını jake'in boynuna dolayıp ense kökündeki saçları okşamaya başlamıştı. jake ona her yaklaştığında sunghoon'un şaşırıp öylece kalmasına alışık olduğundan ve bu sefer ondan bir tepki alabildiğinden şimdi o şaşırmış ama belli etmeyerek sadece gülümsemişti.

"şimdi seni öperdim ama biliyorsun, heeseung hyung burada. reşit değilsiniz diyerek odayı basabilir." bir anda sessizleşen ortam jake'i rahatsız ettiğinden konuşmaya başlamıştı ancak asıl amacı sunghoon'u öpmek istediğini dile getirmekti. sunghoon salak değildi, elbette fark etmişti bunu.

"birkaç ay sonra reşitiz ve alt tarafı öpeceksin yani, ne var?" dedi sunghoon. çok yakın olmaları zaten konuştuklarında dudaklarının neredeyse temas etmesini sağlarken jake için sunghoon'u öpmeden durmak zordu.

"heeseung hyungun umurunda mıdır sence birkaç ay sonra reşit olacak olmamız?"

"peki sence heeseung hyungun odayı basıp reşit değilsiniz diye çığlık atacak olma ihtimali benim umurumda mıdır?"

jake'in bu cümleden çıkarması gereken tek bir şey vardı ve çıkarması gereken sonucu çıkarmıştı da fakat onun herhangi bir hamle yapmasına izin vermeden sunghoon, jake'in boynuna doladığı kolları sayesinde onu kendisine çekerek dudaklarını birleştirmişti.

evet, ondan beklenmeyecek şekilde.

***

jay
günaydın 😉

jake
gunaydin
hapishanede miyiz kapi araligindan kahvalti tepsisi birakip gitmissiniz aminakoyim

jay
rahatsız etmeyelim dedik canım ya
😉😉

jake
ne goz kirpiyosun amin evladi
sence yeterince rahatsiz etmedin mi su 20 senelik hayatim boyunca

jay
knk ne mi göz kırpıyorum
bu şaka mıdır

magic shop, jakehoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin