Bölüm 2

226 15 5
                                    

Yolda ufak adımlarla yürüyorum, yavaş yavaş... Böylelikle işe başlamadan önce fazladan düşünme imkanım olacak. Yaklaşık on dakikadır düşündüğüm şey; neden bu kadar çok düşündüğüm. Salla gitsin diyorum kendime ama az önce tanımadığım biri; yada hatırlayamadığım(!) biri bana selam verdi ve Victor'ın nerede olduğunu sordu. Victor? O da kim amınakoyayım?!... Bunu ona sorduğumda ''Delirmiş olmalısın'' dedi. ''Pekala, sen kimsin?'' dediğimde ''Beni nasıl hatırlamazsın?'' dedi. Soruya soru ile cevap verilmesinden nefret ederim. Çekip gittim, tesadüfe bakın ki onun yüzünü daha önce defterlerin arasında görmüştüm!. Keşke ona ters davranmadan önce bir süre düşünseydim. Neyse, nasılsa yine göreceğim. Yani umuyorum...

Ve işte benim o harika, eşi benzeri olmayan işyerine geldik. Ne kadar da harika bir yer. Keşke görebilseydiniz. Bayılıyorum buraya, özellikle patronuma aşığım(!). Umarım yine uykuya dalmam çünkü eğer uyursam beni kovacak bu lanet kadın...Burada anlaşabildiğim bir yada iki kişi vardır en fazla. Dahası yok yani. Berbat bir ortam açıkçası, neden burada çalıştığımı da bilmiyorum. Hastanede uyandığımda beni yolda bulduklarını söylediler. Üzerimde hiçbir kimlik vesaire yokmuş. Yani benim yüzde yüz kim olduğum bile belli değil. Hemşireler bana Mr.Nicholas diyorlardı. Bende adımın bu olduğunu düşünüp böyle devam ettim. Araştırma gereği bile duymadım. Aslında güzel isim ha? Kulağa oldukça hoş geliyor... Bana birkaç dosya gösterdiler, beni yerde yarı ölü yatarken bulduklarında bunlar yanımdaymış.Dosyalara göre ben burada çalışıyorum işte...Yani dosyalar, benim bu işte yetenekli olduğumu gösteriyor.Bilgisayarlarla harika şeyler yapabiliyormuşum...Uzun hikaye açıkçası, ben bile sıkılıyorum aklıma geldikçe. Kendi kendime konuşuyorum resmen delirdim...

Tam 5 aydır uyanığım, bir şeylerin farkındayım.Nerede olduğumu biliyorum.Kovaladığım ipuçları sayesinde kolay kandırılacak bir tip olmadığımın da farkındayım. Aklıma takılan onca soru var. Bunların üstesinden gelmek için her gün farklı düşünmeye çalışıyorum. Her yeni bir güne farklı düşünüyorum.Evet bunu yapıyorum. Evde bulduğum günlüklerden bahsedeyim biraz. Çok karalayan biriymişim, bu açıkça belli. 21 tane günlük defteri bitirmişim. Bu kadar çok şey yazacak ne yaşamış olabilirim ki?. Kalın harflerle belirttiğim şeyler var. Örneğin; ''Sabah 9'da evden çık'' - ''Hamburgercinin önünde asla bekleme'' gibi şeyler.Bunlar, günlüklerin altına yazılmış ufak notlardı.Ve sanırım bunları hergün yapmak zorundaydım.Sanki bunlar; her gün yapılması zorunlu şeylermiş gibiydi. Eğer yapmazsam bir şeyler ters gidecekmiş gibi...Bunlarda bir planın parçası olmalı. İkinci kişiliğimi tekrar sorgular oldum. Bir süre daha düşündükten sonra kesinlikle onun normal biri olmadığını anladım.Kesinlikle o bir ''Katil!''...

...Bu yazdıklarımı nereye saklayacağım hakkında en ufak bir fikrim yok.Belkide çalışma masamda dururlar öyle, ben öldükten sonra biri gelip okur ve hayatımı filme dönüştürür. Gerçekten de harika film olur hayatımdan.Oscar bile kazanır be!.. Komik olma Nicholas, hayatını umursayan biri yok. Bir önceki cümleyi yazdıran kesinlikle ikinci kişiliğim. İşte beni böyle delirtiyor resmen...

Sıkıcı bir iş gününü daha bitirdik, yine yoruldum.Kafamın içindekileri bi bilseniz...Eve gidip kahvemi içmek istiyorum, belki biraz da televizyon izlerim. Bir süreliğine her şeyi boş verip sıradan bir zaman geçirmek istiyorum.Çok zor bir şey değil bu sanırım....Evimi özleyeceğim hiç aklıma gelmezdi..Durun bir dakika; orada yazan ne?

''Nicholas, evinin hemen yanında ki içki dükkanının duvarında bir yazı görür.Duvarda; ''VAKİT GELDİ'' yazmaktadır''

Bu yazının anlamı ne? Vakit gelmiş...Neyin vakti? Bunu kim yazdı? Galiba sıcak kahvemi içip televizyon izlemek için daha çok erken... Haftalar hatta aylardır tam olarak kim olduğumu bilmiyorum ve şimdide bu yazı...Belkide sadece sokaktan geçen ve bu tür şeylerle uğraşan birkaç salağın yazdığı öylece bir yazıdır kim bilir...Kafamı toparlayıp herşeye en baştan başlamam gerek bunun için hastaneye de gitmem gerek ama bunları yaparken eminim çok zorlanacağım çünkü haddinden fazla çalıştım ve kafam karışık ve elbette uykusuzum...

''Nicholas evine gider, bilgisayarı kurcalarken bir sitede kendisinin konu edildiği bir haber görür ve okumaya başlar. Haberde, kendisinin bir kazaya sebep olduğunu ve bir şirketi havaya uçurmaya yetecek kadar bombası/silahı bulunduğu yazıyordu...Ancak tabii ki Nicholas'ın bunlardan haberi yoktu...Haberin devamında Nicholas'ın 7 ay hapis yatıp oradan kaçtığıda belirtiliyor...Kendisi daha önce 11 polis merkezine saldırı ve 80'den fazla kişinin ölümünden sorumlu tutuluyordu''


-Toparlanmam gerek, bütün bunları ben yapmış olamam...Kesinlikle bu mantıksız.Ben kimim ? Bütün bunları yapıp bir yerde işe girmiş olamam...


''Nicholas'ın ev telefonu çalar ve oradan uzaklaşması gerektiği söylenir, bunun kim tarafından söylendiği bilinmiyor, Nicholas bunu bilmiyor...Telefonu köşeye koyup evin penceresinden birkaç saniye dışarıya bakıyor ve bir düzine polisin orada olduğunu görüyor ayrıca 7, belkide 8 sivil polis de orada duruyor.Nicholas, sivil olduklarını hemen anlıyor çünkü artık hafızası ona bir şeyler anlatmaya çalışıyor ve ikinci kişiliği bunu fırsat bilip hafızayı elinde tutmayı başarıyor.Katil içgüdüsü onun için tekrar geldi ama fark edemediği bir şey daha var; Nicholas bir katil değildir...Pencereden sessizce uzaklaşıp tekrar telefonun başına geliyor ve telefonda ki ses ona 'Hepsini daha görmedin, içki dükkanının çatısında keskin nişancı var Nicholas, hemen oradan uzaklaş!' diyor...Nicholas'ın aklında yeni bir soru oluşuyor, telefonda ki kişi onun hareketlerini nasıl görüyor? Yoksa bu adamda mı Nicholas'ı takip ediyor? Birkaç saniye bekleyip, kişinin sesini tanımaya çalışıyor.Ancak sonuç başarısız çünkü Nickholas, daha önce bu sesi hiç duymamıştı, yada biz mi öyle sanıyoruz?.''



Mr.NicholasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin