Bölüm 1

7 0 0
                                    


Bu da olmuyor.Ne çiziyorum ben ?

Sürekli birşeyler karalamaya çalışıyorum ama istemeden farklı sembol tarzında şeyler çizip duruyorum.Bunlar çok tanıdık geliyor ama daha önce gördüğümü sanmıyorum.Çalışma masamdan kalkıp mutfağa doğru yöneldim.Odama her defasında su getirmem gerektiğini mırıldanıp unutuyorum.Mutfakta su içerken aynı zamanda pencereden yağan yağmuru izliyordum.Acaba her yağmur yağdığında olduğu gibi bu yağmurda da olacak mı ?

Bardağı tezgaha bırakıp sağ dirseğimin iç kısmına baktım.Evet, yine oluyordu.Şimdi anladım.O çizdiğim sembollerden bir tanesi benim kolumdaydı.Boya veya dövme değil, kendiliğinden çıkıyordu ortaya.Kolumdaki sembole bakarken şiddetli gök gürledi ve pencerenin arkasında bir gölge oluştu.Bu gölge her yağmurda ortaya çıkan sessiz arkadaşım.Benimle hiç konuşmuyor ama takip ediyor, bazı zamanlar ise istemeden çizdiğim sembolleri ben fark etmeden alıp gidiyor.Kapkara gölgenin ardında cam gibi mavi gözleri var.Okyanus veya gökyüzü mavisi gelmesin aklınıza, yakut mavisi gibi.Dünya'nın en canlı ama en korkunç mavisi gibi...

1 yıl sonra

'Sevgili öğrencilerimiz, uygunsuz hava şartları yüzünden mezuniyetiniz askıya alınmış bulunmaktadır.Lütfen okul binasına giriniz.' dedi müdür.

Hava güneşliyken bir anda bozulmuş, sağanak yağmur etkili olmuştu.Bazı kızların saçı bozulmuştu, makyajları akmıştı ve sanki tek dertleri buymuşçasına söyleniyorlardı.Okul koridorundan biri bana seslendi ve arkamı o yöne döndüm.Seslenen çocukluk arkadaşım Atakan'dı.

'Efendim Atakan n'oldu ?'

'Bugün doğum günün ya, annen gelmiş.' dedi nefes nefese.

'Ne ?' diyebildim sadece.Koridorun sonuna yürümeye başladım.Sahi, bir yıl öncesine kadar bu kadar özgüvenli yürümüyordum bu koridorlarda.Çünkü dış görünüşüm özgüvenimi yerle bir ediyordu.Ben size şunu söylemeyi unuttum, kilo verdim ben.Sivilcelerim artık yok denecek kadar az ve istediğim gibiyim.Gözlerim annemi görmüştü.Topuklu ayakkabılarımı bırakıp koşmak istiyordum ama ortam pek uygun değildi.Sonunda annemin yanına ulaşmıştım ve sıkıca sarılmıştık.Dakikalar sonra birbirimizden ayrıldığımızda baştan sona kıyafetlerimi süzüyordu.Siyah tek bantlı bir topuklu ayakkabı ve vişne çürüğü rengi mini askılı ebise giymiş, saçlarımı doğal haliyle açık bırakmıştım.

'Çok güzel olmuşsun kızım.' dedi.Bir şimşek çaktı ve dirseğimin içindeki sembol yavaşça ortaya çıktı.Tam o sırada birşey gözüme çarptı.Farklı bir sembol de annemde vardı.Göz göze geldiğimizde o da benim kolumdaki sembolü görüp şaşkına dönmüştü.Ne oluyordu?

Annem beni kolumdan çekerek okulun tuvaletine götürmüştü.Kolumu ellerinin arasına alarak konuşmaya başladı.

'Ne zamandan beri var ?'

'H-hatırlamıyorum son dört yıldır her gök gürlediğinde ortaya çıkıyor ve geri gidiyor.'

Annem ağzından ufak bir küfür mırıldanıp gözlerini gözlerime dikti.

'Kayla artık doğruları öğrenmen gerek.Bugün 18 yaşına girdin, seni isteyecekler.Seni almaya gelecekler.Benim bugün nerede olduğumu bilmiyormuş gibi-' lafı yarıda kaldı ve okulun yangın alarmı devreye girdi.Işıklar yanıp sönmeye başlayınca annem yok olmuştu.Bu neydi ? Annem ışınlanmıştı.Tuvaletin kapısı açıldı ve arkadaşım olan gölgeyi gördüm.Yanında bir gölge daha vardı.İlk defa bu kadar yakınlardı ve üzerime yürüyorlardı.Geri geri giderken tuvaletin tezgahına dayandım ve gerisini hatırlamıyorum.

Çürük vişneler bahçesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin