'Kayla artık doğruları öğrenmen gerek.Bugün 18 yaşına girdin, seni isteyecekler.Seni almaya gelecekler.Benim bugün nerede olduğumu bilmiyormuş gibi-' lafı yarıda kaldı ve okulun yangın alarmı devreye girdi.Işıklar yanıp sönmeye başlayınca annem yok olmuştu.Bu neydi ? Annem ışınlanmıştı.Tuvaletin kapısı açıldı ve arkadaşım olan gölgeyi gördüm.Yanında bir gölge daha vardı.İlk defa bu kadar yakınlardı ve üzerime yürüyorlardı.Geri geri giderken tuvaletin tezgahına dayandım ve gerisini hatırlamıyorum.
Saatler sonra..
Gözlerimi araladığımda buz mavisi bir odada yattığımı fark ettim.Ölü taklidi mi yapmalıydım yoksa meraklı bir watty kızı gibi kalkıp nerede olduğumu mu sorgulamalıydım bilmiyorum.Sanırım ölü taklidi yapmalıyım.Gözlerimi tekrardan kapattım ve son yaşadığım olayları gözden geçirdim.Evet son dakika yağmur yağdı, evet annem gelmişti, evet hatta ışınlanmıştı annem ne kadar da gündelik bir durum.Ve sonra gölgeli adamlar tuvalette beni sıkıştırmışlardı.Korkudan bayılmışım resmen.Cidden korkakmışım.Son olarak da gözlerimi böyle kapsül gibi bir odada açtım, mutlu muyum diye sorarsanız ben daha çok hayatımın aşkıyla karşılaşmayı isterdim kaçırılmayı değil.
Birden kapı açıldı ve içeri sırıtan yakut mavisi gözlü bir adam girdi.
'Üzgünüm hayatının aşkı değiliz ama şunu unutma ki biz seni kaçırmadık.' dedi.Olayı idrak edemedim.Ben içimden kendi kendime konuşuyordum.Evet evet hatta odada kimse de yoktu dinlemesi de imkansızdı.
'Nasıl anlamadım ?' diyebildim yataktan doğrulurken.Siyah saçlarının aksine bembeyaz tenli -ve korkunç mavisi gözlü- genç adam yanıma oturdu.Gözü iki saniyeliğine dirseğimdeki tılsım gibi olan dövmeye baktı.Ben de kafamı dirseğime çevirdiğimde tılsımın daha kaybolmadığını fark ettim.Önceden sadece gök gürüldediği zamanlar çıkar, hemencecik kaybolurdu.Kafamı kaldırdığımda adamla göz göze geldim.Gözleri o kadar tanıdıktı ki, ama nereden tanıdık çıkaramıyorum.Yine sırıttı ve
'Fazla düşünmene gerek kalmasın ben söyleyeyim, gölge arkadaşınım memnun oldum Kayla.' dedi.Ha bu zihin okuyormuş.Hayır hayır düşünce okuyor.Zihin mi okuyor düşünce mi ?
'İkisi de.' dedi ve göz kırparken ayağa kalktı.
'Hadi daha görmen gereken onca şey var.' diye devam etti ve kapıya yöneldi.Ben de peşinden gittim.Sağ tarafta dövüş eğitimi alanlar, sol tarafta silah ve kılıç eğitimi alanlar ve ortada ise teknolojik aletler ile o aletleri kullanan insanlar vardı.Acaba onların da kolunda o şeylerden var mıdır? Gölge arkadaşım kafasını onaylarcasına salladı ve konuşmaya başladı.
'Şimdilik eğitimini değil de öğrenmen gereken şeyleri baz alalım.' dedi.Yanımıza dünyalar güzeli bir kız ve yakışıklı cennetinden düşmüş iki oğlan geldi.
'Yeni kız bu mu ?' diye sordu oğlandan biri.Öbür çocuk ise güler yüzle elini uzatarak,
'Hoşgeldin Kayla, ben Kerim.' dedi.Elini sıktım ve,
'Memnun oldum.' dedim gülerek.Gözlerim kıza takılmıştı ki o da çok geçmeden elini uzattı.
'Ben Pınar memnun oldum canım.' dedi gereksiz samimiyetle.Gülerek onun da elini sıktım ve
'Memnun oldum.' dedim.Geriye kalan Emir -gölge arkadaşım olan ve korkunç mavisi gözleri olan- ve bana yeni kız diyen Acar' la tanıştım.Onlar önden bir grup gibi hızlıca yürüyor ben ise arkalarından koştura koştura onlara yetişmeye çalışıyordum.Toplantı odası olduğunu düşündüğüm bir odaya girdik ve gözler üzerimdeydi.Makyajım akmış, saçlarım iç içe girmiş ve kıyafetimse Allah'a emanet gidiyordu.Pınar bana göz işareti yapıp onu takip etmemin mesajını verirken ben de peşinden gidiyordum.Bomboş bir duvara doğru dokundu birşeyler yaptı ve geçit oldu.Bu onun odası olmalı.Açtığı dolabından bana deri pantolon ve büstiyer çıkarıp yatağın üzerine fırlattı ve odadan çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çürük vişneler bahçesi
Genç KurguSen vişneleri çok severdin ama ben hep çürük vişneydim