Kan Kokusu 2 Bölüm

6 0 0
                                    

29.11. Pazar

Saat : 00:00

Kafaları karıştıran bir birliktelikti bu. Dalga dalga eleştirilere, kışkırtıcı heyecanlara, dedikodulara neden oluyordu. Onun gibi bir adam ile evlenecektim, bu sefer bakışları çaresizlik içinde şu zavallı halimize bir çözüm bulmaya çalışıyordu. Sessiz mırıldandığımı anlamış olacaktı ki,
"Ne diyorsun asmin? Diye sordu merakına yenik düşerek.
Gözlerimi yola devirdim." Onun ne kadar adi ve şerefsiz bir adam olsuğunu biliyordum, bunun için senin yüzünden keremi ateşe atmayacağım dedi.
Çok yakında karım olacaksın asmin! Dedi kerem. Yüzümü yüzüne çevirdiğimde gözleri yoldaydı.
Zaman geçti farkında olmadan ama araç yavaş yavaş hareket etmesi ile araladım gözlerimi, bizi kimsenin fark etmemiş olması yüreğime buruk bir mutluluk bahşederken, ona bakınca dudaklarımda belli belirsiz bir gülümse belirdi. Yaklaşık iki saat sonra istediğimiz yere ulaşacaktık. Birazdan tüm bu masal şehrine veda edecektim. Fakat hiç kimsenin bundan haberi yoktu. Neden kaçtığımızı, ve kimden saklandığımızı hiç kimse bilmiyordu. Birilerinin kafasında mutlaka şu tür soruya yer açın ; bunlar birbirlerini nasıl bu kadar seviyordu? Aralarında ne tür bir ilişki olabilirdi? Kim kimi seviyor? Acaba birbirlerini seviyorlar mı? Soruları tırmaladı kulaklarımı, sanki ilk defa böyle bir çift görmüş gibiydiler. Hareket eden araca rağmen kafamı kerem'in omuzlarına yasladım. Oradan asla kaldırmak istemezcesine. Ben kerem'in uğruna katil olmayı göze aldığı aşığıyım, eşitsiz bir ilişki, bunaltıcı olsa gerek, aralarında ki iki üç yaş farkı bir köprü oluşturmasa da asmin keremin kafasını çok iyi anlayabiliyordu. Ve bunun için ekstra bir çaba sarfetmiyordu. Ama yazgının kararı farklıydı. Üç ay sonra nerde olacaklarını hayal ediyorlardı. Kimi zaman evlerinin balkonunda, kimi zaman mutfakta kahve yaparken, kimi zaman koltukta baş başa dizi seyrederken ve çoğu zaman ise yatakta öpüşürken. Kerem'in en çok dikkatini bu çekse de asmin için durum daha duygusaldı. Onsuz bir hayal bile kuramıyordu çünkü. İlişkilerinin oldukları yanı sıra erotizmle hiç bir alakaları yoktu. İlişkilerinde sapkın bir yan olmalı, ve birbirlerine ihtiyaçları vardı. Evet, kafalar bu sorularla kurcalanıp duruyordu. Hatta daha da ötesine gidiyorduk. Evet, tüm bunlar bir aradaydı. Aşk mıydı? Bilmiyorum.
Eğer aşk her şeyi kapsıyorsa, çelişkileri ve taşkınlıkları, aşırılılıkları ve söylenemeyenleri, evet, o zaman buna aşk diyebiliriz. Ruhumda mevcut olan ve dile getirmediğim tek neden ise, erkeğimin beni böyle beğeniyor olması ve bunun çok güzel olmasıydı. İçimdeki yeni aşkın saflığını düşünüyor ve onu yitirmek için dua ediyordum. Aslında bu hissin derin bir soluk ve bir tür temiz hava olsuğunu biliyordum. Bu yanımın halaa ilk günki gibi taze olduğunu biliyordum. Belki de yalnızca, her birimizin içinde var olan geveze duyarlılığı açısından bir anlam taşıyan bütün o gereksiz sözler ; dokunmazlığını koruyacak kadar kişilikli değildi...
Tuhaf değil mi, belirleyici öğesi olduğuna ilişkin savları doğrulayacağım galiba...
Bu konuya ileride değinecektim şimdi değil. Çöller gibi yorucu ve altın gibi pırıltı, yırtıcı hayvanlar gibi ürkünç. Yaşayan Evren gibi rengarenk...
Sağlam ve skandallarla dolu bir ün salmış oldu buralarda. Bu duygu değişimi gayet iyi tanımaktaydık. Bir an önce kendimize gelmemiz gerekiyordu yoksa bizim için herşey artık çok geç olacaktı. Zaten karalayıcı sözlerden etkilenme gibi bir alışkanlığı yoktu, onun için her şey çok zordu. Otururken bile uyuşan bedeni Bi müddet hareketsiz kaldı, ama sağ bacağı yeniden sancımaya başlayarak kendini hissettirdi. Lifler kasılıyordu ve sağ ayağı bir kez daha uyuştu. Zorluklarla yürüyordu. Ağrıyan bacağıyla hareketsiz kaldığı yerde iki büklüm bekliyordu, bu durum her ne kadar burayı seviyor olsa da kendini ve Kaan 'ı tehlikeye atamazdı. Gözlerimi asla yormazdım, bunlar pekte değerli şeyler değildi.. Uçak havalanmaya kalktığında sessizlik hüküm sürüyordu, herkes yolcular gözlerini dört açmıştı. Parıltıları ve gizlilikleriyle kendisini küçülten bu uğraştığımız sıkıntıların karşısında zevkten ve korkudan ürperdik. "Kim bilir kaç kişi bu olağanüstü anı yaşamıştır."
Diye düşünüyordu. Asmin. "Ve daha kaç kişi aynı anı yaşama ayrıcalığına sahip olacak?" acaba kaç kişi ağladı! Kaç kişi heyecandan öldü! İnsanlığın eli, allah'ın yarattığı insana elinden çok daha güçlü, canım ailem... Konforun getirdiği rahatlığa alışınca daha da kışkırtıcı olmaya alışıyordun. Onunla birlikte olma isteğim yanımda duran elinin sürekli bedenime çarpması onu daha da istememe sebep oluyordu. Boyutlarımıza uygun bir zaman dilimi olacak. Sanki dört bir yana çekiştirilip duruyordum. Çoğu zaman kadehleri kaldırarak sevincimin hazzını yaşıyordum. Topluluktan birisi kafasını yerden kaldırıp bana baktıığında bişeyleri anlayacak olmaları hissi beni günden güne bitiriyordu. Son demlerimizi, son saatlerimizi yaşıyorduk. Baş parmağını şah damarımın üstüne bırakırken diğer parmaklarını enseme bıraktı. Uzun ve ince boynumun onun bir avucuna sığacak şekilde zayıf ve çelimsiz... Tenimi izinsizce gasp eden parmaklarına şehvetle göz devirirken ellerimi kaldırdım ve boynuna sardım tek hamleyle. Canımı yakmıyordu. Boynumu kurtarmak için çabalamıyordum bile.

HIKD (mecruh) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin