Çeviri; Hun Hyung
"Heeeeey Luhan!!" Baekhyun okul kapısına yavaşça yürüyen Luhan'a neşeyle bağırdı, yaklaştığında sırtına hafifçe vurdu. "Nasılsın arkadaşım?!" ağzı kulaklarındayken sordu.
Luhan ona deliymiş gibi bakıyordu. Zaten öyle, ama o kadar değil, yani en azından öyle düşünüyordu. İç çekti,
"Ne istiyorsun, Baek?"
"Ben mi? Hiç bir şey! Sadece en iyi arkadaşım nasıl hissediyor bilmek istiyorum! İyi uyudun mu?"
"Evet teşekkürler."
Baekhyun gözlerini devirmemek için kendini tuttu. 'Benimle dalga mı geçiyor? Seni bilmiyormuşum gibi davranma Luhan.....eğer yakın zamanda ölmek istemiyorsan, şimdi durmanı öneriyorum.' Sakin yüzündeki sırıtışla durup düşündüklerini haykırmadan durabilmek için alt dudağını ısırıyordu. İyi iş çıkardığını düşünüyordu, ama Luhan'a göre gerçekten garip görünüyordu. Her zamankinden daha garip.
"..H-hadi sınıfa gidelim..." Luhan Baekhyun'a tekrar deliymiş gibi bakarak söyledi, tekrar, normalden daha çok.
Baekhyun önünden yürüyen Luhan'ı takip ediyordu. 'Benden bir şeyler sakladığına eminim', arkadaşının arkasına bakarken düşündü, 'Boşuna ünlü Baekhyun değilim ben.' gözlerini kıstı, 'Sadece, emin olmam gerekiyor... Ama nasıl?'
Baekhyun nereye gittiğine dikkat etmiyordu ve birden sınıf kapısının önünde duran Luhan'a çarptı.
"Yah!! Eyelinerımı çekene kadar ne kadar vakit harcadım haberin var mı?! Senin sorunun n--"
Oh.
Her zaman ders başlamadan gelmiş olurlardı. Girdiklerinde, çoktan 3-4 öğrenci vardı. Ama öğrencilerden birinin adı Sehun olduğunda bu daha ilgi çekici olmuştu.
Baekhyun sırıttı.
'Tamda ihtiyacım olan şey~'
-------
Luhan kapının dibinde, kocaman gözleriyle beraber ayakta duruyordu. 'O neden burada?!' içinden söyleniyordu ama kalbi başka tepki veriyordu.
Birden patlayan Baekhyun yüzünden, sabah akşam aklını dolduran çocuk şuan ona bakıyordu ve yüzünü kızartıyordu. Mükemmel.
Kızarıklığı saklamak için kafasını eğdi.
'Tamam. Sadece her zaman yaptığın gibi sırana yürü. İki metren kaldı. Tamam....tamam....t- Aman.Tanrım. Nasıl yürüyeceğimi hatırlamıyorum! Tamam! Tamam! Sakin ol Luhan. Ayaklarını hareket ettir, adım bir, iki, üç veee boka battın.'
Ve-
Ne?
Luhan yere düştü. 'Oh hayır...' Panikledi, 'Yürümeyi nasıl unutabilirim ya?!'
"Ooppss!"
Luhan arkasına yalandan şoka girmiş gibi yapıp elini ağzına götüren Baekhyun'a baktı. Luhan şok olmuştu, Baekhyun'un neden ona yardım etmediğini merak ediyordu. Diğeri hala eli ağzında Luhan'a değil önüne bakıyordu.
Gizli bir sırıtış elinin arkasında saklıydı.
Luhan tam ağzını bir şey söylemek için açmıştı ki,
"Yardıma ihtiyacın var mı?" Sorunun kaynağına baktı.
Ve gözleri açıldı.
Ve çenesi yere düştü.
Ve suratı kırmızıdan siyaha dönüştü.
-----------
'Aha! Seni yakaladım! Bunlar aşk belirtileri! Biliyordum! Awwwwww çok tatlı! Benim bebek geyiğim aşık olmuş aman da aman!' Baekhyun eğer Sehun bir şey demeyen veya hareket etmeyen Luhan'ın önünde durmaya devam etmeseydi aklında fanboyluk yapmaya devam edecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blooming Love
FanfictionYazar; Yurmine Çeviri; Hun Hyung Eve dönerken, 17 yaşındaki öğrenci Luhan, en büyüleyici şeyi gördü. Bir gülümseme.