Koridorda gördüğü Taeyong'a el salladı Dongyoung. Karşılığında ufak bir sırıtış ve yanına gelmesini işaret eden bir hareket almıştı. Gülümsedi ve yavaşça ilerledi saçlarını yeni beyaza boyayan bedene doğru.
Taeyong'un kırmızı saçlarını severdi Dongyoung, fakat beyaz rengin de ona yakıştığı su götürmez bir gerçekti.
"Selam."
"Selam, bugün oldukça hoş görünüyorsun."
Üzerindeki parçalar çok da dikkat çekici değildi, ama yine de Taeyong'un kendisini beğeniyor oluşu ufak bir sırıtma yerleştirmişti Dongyoung'un dudaklarına. Siyah eşofmanı, siyah bluzu ve üzerine aldığı ekoseli gri gömlek ile ne kadar mükemmel göründüğünü bilmiyordu lakin Taeyong onu beğendiyse güzel görünüyor olmalıydı.
"Teşekkür ederim, sen de her zamanki gibi hoşsun."
Burnunu yanağına sütten Taeyong'tan uzaklaşmak adına geriye doğru bir adım attı fakat belini sıkan el ona izin vermemiş, kendine daha çok yaklaştırmıştı siyah saçlıyı, alt kısımları adeta birbirine sürtünüyordu.
"Taeyong, okuldayız-"
"Ne olmuş yani?"
"Biri görecek..."
Gözlerini kaçırıp kısık sesle konuşan bedenin dedikleri Taeyong'u sinirlendirirken belindeki ellerin sertleşmesiyle acıyla inlemiş, daha fazla kurtulmaya çalışmıştı Dongyoung ama Taeyong'un orantısız gücü ona büyük bir engeldi.
"Görseler ne olur ki Young-ah?"
"A-Arkadaşız biz, bu hâlde görürseler yanlış anlayabilirler."
İç çekip başını sallayan Dongyoung ile duraksadı ve bir süre gözlerini üzerinden çekmeden hareketsiz kaldı Taeyong, donmuş gibiydi adeta.
"Arkadaş..?"
Belindeki el yavaşça çekilirken başını salladı Dongyoung, Taeyong ise tamamen sessizleşmişti.
"Arkadaş."
♥︎
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
