𝟶𝟹 - 𝑟𝑎𝑖𝑛.

867 87 28
                                    

─── · 。゚☆: *

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

─── · 。゚☆: *.☽ .* :☆゚. ───

oikawa'nın seni getirdiği kafeye vardığınızda merakla etrafı inceledin. çok büyük değildi fakat sevimli bir yere benziyordu. dışarıda ve -camın dışından gördüğün kadarıyla- içeride pastel tonları kullanılmıştı. boğucu durmuyordu.

içeriye girdiğinizde hissettiğin sıcaklık duygusu burayı daha da sevmene neden oldu. tabii seni getirenin oikawa olmasının da kafeyi sevmende büyük bir etkisi olsa da şuan bunun bir önemi yoktu.

boş bir masaya geçtiğiniz sırada ikiniz de kahve söylemiş ve nereden başlayacağınıza karar vermeye çalışıyordunuz.

oikawa'nın notları oldukça iyiydi. seninkiler ise genellikle ortalamada ya da ortalamanın altında olurdu. geçen yıllarda notların çok daha iyi olmasına rağmen konuların sayısı ve zorluğu arttıkça senin de notların düşmüştü. birkaç kez sınav kağıdındaki düşük notlarla karşılaştığında moralin bozulmuş, bu da diğer sınavlarını etkilemişti.

durumunu bilen oikawa sana yardımcı olmaya karar verdi. akıllı biri olduğunu biliyordu, ona göre sadece biraz desteğe ihtiyacın vardı. "hey y/n-chan şu matematikte yeni geçtiğimiz konuya bakmak ister misin? onun ödevleri biraz zordu sanırım."

aynı sınıflarda olmamanıza rağmen konular birbirine yakın hızda işlendiği için hangi konudan bahsettiğini anlamıştın. "ah, çok iyi olur. matematikte cidden berbatım."

oikawa, umutsuz çıkan sesine gülümseyerek seni cesaretlendirdi. "merak etme y/n! her şeyde olduğum gibi öğretmenlik konusunda da çok iyiyimdir, bana güvenebilirsin."

karşındaki oğlanın sözleri seni rahatlatmıştı. ses tonu o kadar güzeldi ki... o seninle böyle konuşurken adeta bir melekle konuştuğunu hissediyordun.

onun emeklerini boşa çıkarmamak için o, ödevine yardımcı olmakla meşgulken sen de anlattıklarını dikkatle dinlemeye çalıştın. ki karşındaki oikawa, özellikle de gözlüklerini takmış bir oikawa olunca fazlasıyla çaba sarf etmen gerekmişti. yine de bir şekilde üstesinden geldin.

kendisinin anlattıklarını anlayıp son soruları kendin çözmenle şok olmuş bir şekilde önündeki kağıda baktın. cidden bu soruları ben mi çözdüm?

oikawa soruları kontrol ettikten sonra sevinçle ellerini çırptı. "bravo y/n-chan, başardın!"

gülümseyerek oğlana döndün. "oikawa gerçekten çok teşekkür ederim. asla bu konuyu anlayabileceğimi düşünmemiştim."

oikawa havalı bir şekilde parmaklarıyla saçlarını geriye attı. "sana söyledim değil mi? ben gerçekten mükemmel bir öğretmenim!"

ikiniz de onun bu söylediğine güldükten sonra kalan ödevlerinizi yaptınız. bu süre zarfı içinde çok fazla konuşmamanız seni mutlu etmişti. her ağzını açtığında yanlış bir şey söylerim diye korkuyordun. sessizlik içinde onunla oturmak sana yetiyordu zaten. onun yanında bulunmak huzurlu olman için gayet yeterliydi.

işlerinizi bitirip çıkmaya hazırlandığınızda havanın yağmurlu olduğunu fark ettiniz. çalışmaya kendinizi fazla kaptırmış olmalıydınız ki yağmurun sesini duymamıştınız.

"ah çok fena yağmur yağıyor. şimdi ne yapacağız?"

yağmurlu havaları severdin. tek başına olsaydın hasta olmayı umursamadan direkt eve yürürdün fakat şimdi yanında oikawa vardı ve onun hasta olmasını istemiyordun.

"sanırım şemsiye almak zorundayız. ben hemen gidi-"

"burada bekle, hemen geliyorum!" oikawa'nın çantasını başına siper edip koşarak yanından ayrılmasıyla sözün yarıda kalmıştı.

onun koşan vücudunu izlerken ne yaptığını anlamaya çalışıyordun. çok geçmeden girdiği dükkandan çıkan oikawa'ya baktın ve elinde iki tane şemsiye olduğunu gördün. senin için şemsiye almıştı. çok küçük bir şeydi ama seni mutlu etti.

"al y/n-chan, ikimiz için de şemsiye aldım." oikawa'nın nefes nefese uzattığı şemsiyeyi yüzündeki gülümsemeyle aldın.

"çok teşekkür ederim, buna gerek yoktu. ben kendim alırdım."

genç oğlan, "ah dert etmene gerek yok! iwa-chan gittiğinde beni yalnız bırakmadığın için bir teşekkür olarak düşün." dedi ve göz kırptı.

sen onun yanıtına sadece gülmekle yetinirken oikawa tekrardan konuştu. "hadi şimdi eve bırakayım seni."

panikle hemen teklifini reddettin. annen işten gelmiş olabilirdi ve seni oikawa ile görürse ne diyeceğini bilmiyordun. seni sevmiyordu, sana sadece bakmak zorunda olduğu için hayati ihtiyaçlarını karşılıyordu. oğlanın önüne sana kırıcı sözler söylerse durumu toparlayamazdın.

"ah gerçekten hiç gerek yok oikawa. zaten bugün bana gereğinden fazla yardımcı oldun."

"ama y/n-chan-"

"saat geç oldu. tekrardan her şey için çok teşekkür ederim, sonra görüşürüz!" hızlıca cümlelerini sıralayıp aynı süratle arkanı dönüp yürümeye başladın.

oikawa daha fazla üstelemeyerek sana el salladı. "görüşürüz y/n-chan!!"

güldün ve ona karşılık vererek el salladın.

her ne kadar "arkadaş" olsanız da oikawa hep başka şeylerle meşgul olurdu: voleybol, fanları, diğer arkadaşları... senin için onun yanında olmak bile bir lütufken daha fazlasını isteme haddini kendinde bulamamıştın. oikawa'nın kendisi de bu durumun farkında olmadığı için bu tarz buluşmalara gitmezdiniz.

bugün ise oikawa bunu fark etmiş ve bu durumu düzeltmek istediğini hissetmişti.

onun yanında sürekli kelimelerini özenle seçmiş, onu kırmamaya çalışmıştın. onu gerçekten seviyordun ve ister istemez hislerin hareketlerine yansıyordu.

oikawa yanında değerli hissetti ve o da sana değer vermek istedi.

hava soğuk. acaba ceketimi ona vermeli miydim?

─── · 。゚☆: *.☽ .* :☆゚. ───

 ───

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
𝙛𝙖𝙡𝙡𝙞𝙣𝙜. | oikawaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin