Bölüm 1

12 5 61
                                    

"Hani diyorsun ya bana ' Sen sadece kendini düşünen, bencil, patavatsız ve en içler acısı da kötü birisisin' diye. Ben kötü biri değilim. Yalnızca hayat beni bu olmaya zorluyor. "

Başlangıç Tarihleri?

Yazın sıcaklığı altındakileri yok etmek istercesine bu denli bunaltıcıyken güneşin alnında gezen bu iki kadın ve minik kız oldukça hummalı bir çalışma içerisindeydi. Onlara etki ettiği bile söylenemezdi adeta.

"Teyze yarın devam edemez miyiz? Başına güneş geçecek Ayçıl'ın ." Deyip önden önden koşuşturan minik kızına yetişmeye çabaladı.

"Sana o baş belasını evde bırakman gerektiğini söylemiştim." Sözünün hala arkasında olduğunu belirtircesine kaldırdı kaşlarını yaşlı kadın.

Minik kız her şeyden habersiz ve arkasındaki annesinden gelen durmasını isteyen cümleleri kale almadan minik adımlarıyla otlar arasında büyük bir mutlulukla geziniyordu.

Tam olarak keşfetmeye en meyilli olduğu zamanlardaydı. Yerdeki böcekleri, fareleri ; gökteki kuşları,yarasaları etrafını saran bin bir çeşit bitkileri hayranlıkla izliyor çoğu zaman taklitlerini yapıyordu.

Dikkatini tek dala sarılı, sarmaşığı andıran yaprakları olan bir bitki çektiğinde hızla yanına koştu ve dikkatlice sapının toprakla buluşan noktasını eşeleyip kökünü çıkarttı. "Teyze."

Yaşlı kadın bıkkınlıkla gözlerini çocuğa çevirdiğinde elindeki bitkiyi görüp az daha gülümseyecekti. Çocuklardan asla haz etmezdi. Ayçıl'ın varlığına zor tahammül ettiğini söyler dururdu hep.

"Bu küçük şey senden daha fazla işime yarıyor Ayda." Kızın elindeki bitkiyi sırtında bulunan çuvala attı ve gerisin geri yürümeye başladı.

Ayda onun bu haline gülümseyip kızını kucağına aldı minik ellerin topraktan arındırdı ve yaşlı kadının peşi sıra yürümeye koyuldu.

Çok geçmeden vardıkları yayla evinin bahçesinde çay yudumlayan kadın onları görünce ayaklandı.

"Abla, erkencisin bugün?"

"Ailenin kaşif veledi sağ olsun yormuyor bizi."

Begüm minik kıza bir öpücük gönderince o da karşılık olarak en içten gülümsemesini takınmıştı.

"Kazanı kaynat çabuk bu ot sonsuza kadar yeşil kalmayacak!" Yaşlı kadın yine söylenerek eve girdiğinde bahçede bulunan diğer iki kadın ona aldırmayarak eve girip söylediklerini uyguladılar.

Ayçıl bahçedeki görkemli ağaç altına kurulmuş salıncağa zoraki binip etrafı izlemeye başladı.Fakat bir sorun vardı. Normalde toplasan bir elin parmağını geçmeyecek insan olan bu yerde oldukça kalabalık bir erkek topluluğu vardı. Ellerinde silahlar olan bir erkek topluluğu.

Gözlerinden okunan korku, endişe, sinir karışık duygularla giriş yaptılar bahçeye. İçlerinden biri en önde gelip zaten ardına kadar açık olan kapıyı nasırlı koca elleriyle çalmaya başladı. Bir yandan da bağırıyordu.
"Çıkın dışarı!"

Başta yaşlı kadın olmak üzere diğer kadınlar da evden çıktı. Ayda'nın ilk hareketi kızını sarıp sarmalamaktı.

"Ne istiyorsunuz çullanmış kapımıza!?"

"Köye iniyorsunuz, hemen!"

"Dur bakalım orada efendi! Ne diye inecekmişiz?" Yaşlı kadın iyice sinirlenmişti bu da neydi akşamın bir vakti böyle?

"İkiletmeyin!" Deyip arkasındaki silahlı adamlara işaret verdiğinde tüm namlular kadınları hedef almıştı.

Yaşlı kadın gözünü dahi kırpmadan üstlerine yürüyebilirdi fakat diğer iki kadın ve bu minik kız. Onlara sonra olacak olanları iyi biliyordu.

MEL'UNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin