Denizin Mavisi

''Hadi ama Deniz'' dedi Sevgi ona bön bön bakarken bu geceki dövüş maçına gelmemi istiyordu. Masadaki kahvemden büyük bir yudum alıp Sevgi'ye döndüm. ''Annem ile babam bugün Antalya'dan dönüyorlar onları karşılıycam'' dedim. Babamınn annemin gönlünü almak için ayarladığı 1 haftalık balayı gibi tatil.Gİtmeden önce şu lanet şirket yüzünden tartışmışlardı.''Heyyy! Deniz'' Merve kulağımda resmen çığlık atmıştı. '' Ne bağırıyosun bee!?'' dedim kaşlarımı çatarak. ''Geliyorsun değil mi?'' dedi Sevgi. Aslında bi yanım git kafanı dağıt diyor diğer yanıda gitme otur oturduğun yerde diyordu. ''Kaçta başlıyor şu dövüş?'' dedim. Sevgi'nin yüzüne kocaman gülücük yerleşirken ''Akşam 9'da'' dedi. Ağbim akşam eve geç gelicekti zaten babam gittikten sonra hem kendi işlerini hemde babamın işlerini yürütmeye çalışıyordu bugünde gecikeceğini söylemişti. ''Tamam o zaman geliyorum'' dedim. Zaten dövüşleri çok seviyordum ilk 1 sene boyunca baba zoruyla daha sonra 3 sene boyunca kendi isteğimle gitmiştim.Hele ki yapılan dövüş maçlarını izlemeyi çok seviyordum.''Barış'la biz seni saat 8'de alırız'' dedi Sevgi. Kahvemdeki son yudumuda içip ''Pekala ben gidiyorum'' dedim ve çantamı alıp kalktım ''Sakın mini şeyler giyme '' dedi Merve hınzır bir gülümseme ve göz kırparak. Hee erkeklerin firar ettiği yere mini şeyler giyip gidicektim zaten. ''Beni aydınlattığın için sağoll Merveciim'' dedim ve gülüşüp kafeden ayrıldım

***********

Eve geldiğimde saat zaten 6.30 olmuştu. Kızlardan ayrıldıktan sonra şirkete gidip ağbime olanları anlatmış zor olsada bir izin koparabilmiştim.Bunda Barış'ın büyük bir katkısı vardı. Şu Sevgi'nin sevgilisi olan hani senin en yakın arkadaşının ortanca kardeşi falan filan diyerek izin almıştım. Annemlere haber vermeme gerek yoktu çünkü gece yola çıkacaklarını söylemişti onlar gelene kadar sabah olurdu zaten. Kısa bir duş ardından dinlendirici bir müzik ile kıyafetlere giriştim. Orda baya erkek olacağı için altıma kot pantolon üstüne beyaz bir tişört giydim onun üstünede kapşonlu siyah erkek hırkası giydim. Saçlarımı kuruması için salık bıraktım ayakkabı olarakta koyu lacivert tonları spor ayakkaabı giydim. Saate baktığımda 8'e beş vardı. Mutfağa gidip birkaç şey atıştırmanın zararı olmazdı. Evde çalışanların yarısı evin resileri şuan yok diye odalarına çekilmişti çalışan hizmetlilerden sadece Fatoş teyze ve kızını seviyordum. Düşüncelere dalarken kapının zilinin çalmasıyla çıkardığım herşeyi dolaba tıktım ve kapıyı açmaya gittim. Kapıyı açtığımda 2 gülen 1 somurtan yüzle karşılaştım. Merve ve Barış sırıtıyor Sevgi ise somurtuyordu. ''Neyi var?'' diye sordum Barış'a ''Saçma tripleri, sabahtan berri whatsapp'tan üşenmeden 500'e yakın mesaj atmış artık dayanamadım whatsapp'ı sildim'' dedi bu cümleyi duyar duymaz kahkaha atarken Merve'de bana katılmıştı Sevgi kaşalarını çatarak daha da somurttu.Gülerken ''Allah'ın whatsapp görmemiş köylüsü'' dedim.Barış'a baktığımda gülmemek için dudaklarını ısırıyordu. ''Amele amele gülmeleriniz bittiyse gidelim dövüş maçı başlıycak'' dedi Sevgi. Koşarak telefonumu masadan aldım ve bizim gülmelerimizi duyup salona gelen Fatoş teyzeye haber vererek çıktık.Yol boyunca Sevgi ufak ufakta olsa Barış'a göndermeler yapıyodu. Bu ikisi her ne kadar birbirini yiyip bitirsede o derecede aşıktılar. Araba durunca geldiğimizi anladım ve camdan dışarı baktım. Burası kırık dökük etrafı toprak ve çakıl taşlarla kaplı 2 katlı ölü bir binanın önüydü. Herkes arabadan indikten sonra bende indim ve ürkütücü yere ürkmüş şekilde tekrar baktım. Barış otomatik olarak Sevgi'nin elini tutmuştu bu olaya burukça gülümseyerek baktım ve Merve'nin koluna girdim.İçeri tam girecekken Barış Sevgi'nin elini bıraktı ve bizi önüne aldı. Bu olaya kızlarla kıkırdadık. Binanın dışı her ne kadar ölü olsada içerisi bir o kadar canlı ve de kalabalıktı. Herkes yürürken birbirine değiyordu resmen. Ringin etrafında bir sürü insan toplanmış dövüşücek oyuncuların adını haykırıyolardı. Duvarlar gri ve siyah tonlarındaydı. Ring ise koyu lacivert renkteydi.İçeride testere müziğini anımsatan bir müzik çalıyor ve insanların konuşmaları her yeri kaplıyordu.Barış arkadan bağırarak ''Herhangimiz yolunu kaybederse dışarı çıkıp diğerlerinin gelmesini beklesin'' dedi.Birden müzik kesildi ve ışıklar söndü. Şaşkınca etrafıma bakarken bizimkileri kaybetmemeye çalışıyordum. Tek yer olan ringin ışığı açıldı ve konuşmacı çıktı haykırışlar biraz daha yükseldi ve konuşmacı birkaç şey vızıldayıp oyuncuların adını söylemeye başladı ''Şimdi geberip gidicek olan canına susamış gerizekalı Cenk Altıntaş'' dediğinde herkes birden yuhlamaya başladı. Seyirciler resmen koro halinde herşeyi beraber yapıyor bir kişi bile itiraz etmiyordu hep aynı şeyleri tekrarlıyorladı. Parmak uçlarımda yükselip ringi görmeye çalıştım fakat gördüğüm tek şey koca erkek kafalarıydı.''Asi,sert,lider,ölüm habercisi olan Azrail'in beden bulmuş halii Poyraz Karaman'' dedi ve herkes alkışlayıp ıslık çalıyor haykırışarı duvarlardan yankılanıp kulağımı yırtıyordu. Ben hala tek bir dövüş oyuncusunu bile göremiyordum ne diye geldim o zaman ben buraya? yanımdaki Merve'ye dönüp ''Ben ringe biraz daha yaklaşıcam'' dedim yüzünü karanlık yerde göremesemde kaşları çatılmıştı ''Bende gelicemm'' dedi heryerimi bu kapalı yerde ter basıyordu ''Tamam Barış'lara söyle o zaman'' dedim. ''Onlar kayboldular nerdelerse'' dedi. Al işte bize kaybolmayın diyen avanaklar kendi yollarını kaybetmişlerdi.''Beraber gidelim o zaman'' dedi karanlık yerde kafasını sallarken ringe baya yaklaşmıştık. Bu arada oyun başlamış haykırışlar her bir hamlede yükseliyordu. İçimi kaplayan özlem ve dövüşü sevdiğimden dolayı ringe daha çok yaklaşma isteği geldi. Ama tek başıma haraket ettiğim için Merve'yi de kaybetmiştim neyse ki çıkışta buluşcaktık diye pek önemsemedim ve önümde ki maça odaklandım. Maç başlayalı en fazla 15 dakika olmuştu karşımda iki tane kaslı meteor vardı. Yüzlerini durmadan haraket ettikleri için pek göremiyordum ama güçlü olan zayıf olanı şuan pestilini çıkartmıştı. Herhalde güçlü olanın adı Poyraz'dı çünkü her hamlede seyirciler daha bi haykırıyolardı ringin dibine gelmiş kafamı kaldırarak maçı izliyordum ki ne olduysa o zaman oldu. Güçlü olan Poyraz mıdır nedir zayıf olanı yere yatırdı ve defalarca yumruk atarken adamın yüzünden koca bir kan fışkırdı o kan hem yüzüme hem beyaz tişörtüme gelirken miğde bulantısı her yerimi kaplamıştı. Kazanan kişiyi yerde geberttiği adamdan zor ayıran konuşmacı kazanan kişiye korkarak bakarken seyirciler yerlerinde zıplamaya ve ıslık çalmaya başlamıştı. Elimin tersiyle yüzümdeki kanı silerken kazanan kişiye baktım o da kaşları çatılı şekilde bana bakıyordu ağzı düz bir çizgi şeklindeydi. Sadece gözleri konuşuyordu çünkü mavinin öyle bir tonuyduki şu kapkaranlık alanda bile ben burdayım diye bağırıyordu.Benimde miğdemde kurbağlar horon tepiyordu resmen. Daha fazla dayanamayarak seyircilere çarpa çarpa çıkışa doğru ilerledim. Dışarı çıktığımda derin nefesler alıp tişörtüme baktım kan lekeleri benek şekillerde tişörütme farklı bir tarz yartmıştı.Adam resmen tasarımcı gibi benek benek kan yapmıştı tişörtümü.Burlarda büfe gibi yer olsa su alıp heryerime dökerdim ama şu kırık dökük yerden ne beklenir kii. Telefonumun çalmasıyla cebimden çıkarttım ve arıyanın Barış'lar olması için dua ettim bir an önce burdan gitmek için can atıyordum. Arayan annemlerdi olsun sesini duymam moralimi düzeltirdi telefonnu ''Anneciiim'' diyerek açtım karşıda tanımadığım bir ses çıkınca kaşlarımı çattım ve dinlemeye başladım ''Sayın Deniz Seymen en yakın 112 merkezden arıyorum aileniz büyük bir trafik kazası geçirmiştir en yakın hastane Kütahya'daki Dora hastanesidir....'' devamını dinleyemeden telefon elimden düşmüştü annem ve babamın gelmesini beklerken bu haber ile her yerim tek tek parçalanmıştı. Hayat bana en büyük kazığını bugün atmıştı..

BU İLK HİKAYEMDİR. OKUYUP EĞLENİR VE BİR O KADAR DA BEĞENİRSİNİZ. BELKİ BİRKAÇ KELİME HATASI OLABİLİR İLK BÖLÜM DİYE ÇOK TAKILMAYIN. SİZLER SAYESİNDE HİKAYEMİN BEĞENİLDİĞİ ANLAŞILCAK. BOL YORUM VE OYLAMA YAPARSANIZ BENİ MUTLU EDERSİNİZ.. İYİ OKUMALAR ŞİMDİDEN SİZİ SEVİYORUM :**