"Son kurbanımızın otopsi raporları hâlâ eksik ama istediğiniz diğer belgeler elimize ulaştı efendim. İncelemek istersiniz diye masanıza bıraktım."
Birliğimde çalışan genç polise teşekkür edip termostan doldurduğum kahveyle odama yürüdüm. Jongin önümde saygıyla eğilip yanımdan ayrılırken günlerdir beklediğim raporların sonunda çıkmış olmasıyla heyecanlanmıştım. Otopsi raporlarının çıkması hep uzun zaman alırdı, ölümler dur durak bilmiyordu ve zaten yoğun olan adli tıp uzmanları son zamanlarda başını almış giden cinayetler yüzünden başlarını kaşıyacak vakit bulamıyordu. Benim için önem arz eden şu aşamada yalnızca otopsi raporuydu ama şimdilik elimdekilerle yetinecektim.
Duvarımdaki saat gecenin geç vakitlerini işaret ediyordu, yalnızca masa lambasının loş ışığından yararlanarak masama bırakılmış belgelerle odamdaki deri koltuğa oturdum. Kahveyi önümdeki alçak sehpaya bırakırken elimizdeki seri katile dair tüm bilgileri gözümün önünden geçirdim ve bir süreliğine onun kılığına büründüm. Bu her dosyayı incelemeden önce uyguladığım bir taktikti, kurbanın raporlarını incelemeden önce katilin profilini kafamda çıkarıp onun karakterine bürünürdüm. Böylece yaşanan vahşetin amacını ve hedefini anlamam kolaylaşırdı.
Bir süre dosyaya göz geçirip olay bir bütün haline gelene dek sahneleri arka arkaya en baştan oynattım zihnimde. Ama aklımda dönüp duran kısa film bir türlü tamamlanmak bilmiyordu. Çok fazla açığı vardı ve ne raporlardan edindiğim bilgiler ne de hayal gücüm o boşlukları kapamaya yetmiyordu. Elim doğruca telefonuma giderken hiç düşünmeden sık arananlardaki tanıdık isme tıkladım. Telefon birkaç kez çaldı ve meşgule düşeceğini sandığım sırada nihayet yanıtlandı.
"Son kurbanın raporlarını gördün mü?" dedim doğrudan konuya girerek. Ön konuşmaları uzatmayı hiç sevmezdim, çok samimiyetsiz ve zaman kaybıydı benim için.
"Sana da merhaba Jeongguk, ben çok iyiyim ya sen?" Her zamanki klasik girişine karşılık, göremeyeceğini bile bile göz devirdim. "Uzatma Yoongi, eğlenecek zamanım yok. Senin de olmamalı." Görmesem bile her zamanki gibi ağzını garip şekillere sokarak sessizce beni taklit ettiğini biliyordum.
"Kurban Kang Soobin, 33 yaşında." diyerek başladı profesyonel ses tonuyla. "Elektrik malzemeleri satan bir dükkanda son beş yıldır satış elemanı. Orta hâlli bir aileden geliyor, evli ama çocuğu yok. Cinayet günü gece vardiyasının bitiminde dükkanda tek başınayken elektrikler gidiyor, geri geldiğindeyse kurban, dükkandaki elektrik kabloları boğazına sarılmış bir şekilde güvenlik kameralarında beliriyor." Bu bilgiler zaten raporda yazıyordu, daha fazlasına ihtiyacım vardı.
"Elektrik kesintisinin nedeni belirlenememiş, sonradan dükkan sahibinden öğrenildiğine göre de kameralar sık sık kontrolden geçiyormuş. Yani kendilerinden kaynaklanan bir aksaklık olmadığı konusunda net." İşte bu yeni bir bilgiydi.
"Dükkanın elektrik kutusu neredeymiş?" dedim oturduğum koltukta hafifçe öne doğru eğilerek.
"İçeride, depo olarak kullanılan bir odada. Uzmanlar dükkanı altını üstüne getirdiler ve sonuç olarak eğer kendiliğinden değil de biri tarafından ayarlanan bir kesintiyse, bunun o kutuya erişim olmadan gerçekleşemeyeceği söylendi."
"Gün boyu dükkana giren müşterilerin hepsini sorguya çektiniz mi?" Bu bilgilerin çoğu dosyada yazmıyordu. Bir dahaki sefere rapor derleme işini yeni başlayan bir genç yerine daha kıdemli bir çalışana vermeyi aklıma not ettim.
"Hem de hepsini." derken sesi sıkıntılı geliyordu. Ofladı. "Bu arada bildiğimiz bir şey daha var."
"Nedir?" Ayaklarımın oturmaktan uyuştuğunu hissettiğimde koltuktan kalkarak şehir manzarasına yukarıdan bakan ofisimin camının önüne geçtim. Burada durup manzarayı izlemek zihnimi boşaltmamı sağlıyordu, çok huzur vericiydi gerçekten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trauma | Taekook
Fanfiction"Herkes doğuştan katildir, katletmek insanların doğasında var. Ama ne zaman ki insanoğlu öldürmenin zevkine vardı, işte o zaman bu adalet denen saçmalığı çıkardılar."