Kıyafetlerini giyip evden çıktı Jeongguk. Bugün çıkacağı bara doğru gidiyordu, ayrıca Namjoon ve Seokjin onu dinlemeye gelecekti. Heyecanlıydı, Namjoon'la tanışacağı için. Geçen gün gördüğü sarışın onu cidden etkilemişti. Dışarıdan tuhaf durduğunu biliyordu ama öyleydi işte. Görür görmez hoşlanmıştı. Saat 8 civarıydı bara geldiğinde, içeri geçip hazırlıklarını yapmaya başladı. Kıyafetine, saçına özenmişti, dikkat etmeliydi bugün. Aslında her zaman kendine dikkat eden biriydi fakat bu sefer daha özeldi.
Saat 9'a yaklaştığında Namjoon ve Seokjin bara geldiler. Jeongguk barın küçük sahnesindeydi az sonra şarkıya başlayacaktı. Çoğu zaman söyleyeceği şarkıları kendisi seçerdi ve bu sefer de öyle oldu. Troye sivan'dan for him. Birilerine mesaj vermek istiyordu belki de.
Jeongguk yaklaşık 5 dakika sonra şarkıyı söyleyip bitirdiğinde sahneden indi ve Namjoon ile Seokjin'in yanına ulaştı. Gergin hissediyordu. Sessizlik sürerken Seokjin olaya el atması gerektiğini düşünüp konuşmaya başladı.
"Um tanışmanız gerekiyor şu an sanırım. Namjoon, bu Jeongguk bahsettiğim en yakın arkadaşım." Namjoon bir baş selamı verdi ve Seokjin'in devam etmesini bekledi.
"Jeongguk, bu da Namjoon, bahsetmiştim ya." Jeongguk Seokjin'i onaylayarak Namjoon'a elini uzattı ve tanıştığına memnun olduğunu söyledi. Birbirleri hakkında birkaç şey daha öğrendikten sonra (yaş ve iş gibi) Namjoon artık konuşması gerektiğini düşündü.
"Öncelikle Jeongguk bana istediğin gibi seslenebilirsin hyung veya ismimle, önemli değil."
"Tamam, hyung demeyi tercih ederim"
Namjoon başıyla onayladı ve konuşamaya devam etti. "Seokjin bana bir şeyler anlattı."
"Evet, tuhaf göründüğünü biliyorum. Kendimi açıklayabilir miyim?"
"Tabii, lütfen"
"Hyung, geçen hafta gördüm sizi tiyatronun yanında bir kafe vardı, orada. Şarkı söylemek için sahneye çıktığım sırada konuştuğunuzu gördüm. Heyecanlı heyecanlı konuşan biri vardı, çok tatlı olduğunu düşündüm. Sonra şarkı söyleme vaktim geldi, söylediğim zaman boyunca sadece onu izledim, göz göze geldik hatta. Gülümsedi bana. O an çok değişik hissettim, uzun zamandır hissetmediğim gibi. Konuşup, tanışmak istedim. Mutlu etmek istedim, mutlu olduğunu görmek. Ya da bana da heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatsın istedim. Yakın olmak istedim. Aranızda bir şeyler var, nasıl hissettiğimi anlıyorsunuz değil mi? Ona güzel sözler söylemek istedim gördüğüm anda. Yani.. böyle. Açıklayabilmişimdir umarım. Kötü bir niyetim yok."
Namjoon gülümsedi. Kötü niyetli olduğunu düşünmüyordu zaten. Anlatırken heyecanlanıyordu. Duyguları saf gelmişti ona göre.
"Anlıyorum Jeongguk. Kötü niyetli olduğunu da düşünmüyorum. Jimin'den bahsederken gülümsüyorsun. Samimiyetine inandım. Sadece korkularım var, Jimin'in yeniden üzülmesini istemiyorum biraz hassas biri. Ona ayak uydurabilir misin?"
"Hyung, en azından onunla tanışmak istiyorum. aramızda özel şeyler olmasa da olur. Sadece konuşmak ve kendimi ona tanıtmak. Um yani asıl istediğim ilerisi ama." Heyecandan elleri terlemeye başlamıştı, çok gergindi.
Namjoon küçük bir kahkaha atarak sözünü kesti. "Anladım anladım gguk. Tamam, seni onunla tanıştıracağım. Sanırım sen de eski sevgilinle hoş şeyler yaşamamışsın."
"Evet hyung, öyle oldu. Nasıl hissettiğini anlayabiliyorum. Onu üzmem."
"Tamam Seokjin'den numaranı alacağım, mesaj atarım sana"
"Teşekkür ederim."
"Önemli değil. Kimsenin üzülmesini istemiyorum. Sizi mutlu etmek için elimden geleni yaparım. Şarkıyı çok güzel söyledin bu arada." Göz kırptı Namjoon.
"Teşekürler hyung, beğenmene sevindim. Yine gelin." Jeongguk kocaman gülümseyerek söyledi. Çok mutlu hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
adorable boy, jikook.
Fanfictionjimin, jungkook'un harika sarışın oğlanıydı. 14072021.