0.3

160 26 30
                                    

Joshua, dün kardeşinin yaptıkları ardından biraz olsun Minji’nin dikkatini daha fazla çekmek adına yanına gitti Minji’nin. Minji’nin yanına gittiği gibi Minji konuşmaya başladı, Joshua’nın -konuşmak üzere- açılan ağzını bir çırpıda kapatmıştı. “Bay Hong, okuldan ayarladığım birkaç öğrencimle kardeşiniz Mungyu’yu sinir edeceğim. Bu üç gün bu öğrenciler ile onu bir sınava tabi tuttum. Umarım kızmazsınız.” Joshua başını iki yana salladı. “Sorun değil, iyi düşünmüşsünüz. Ne kadar dayanabilecek ölçmüş oluruz hem.”

Minji gülümsedi. “Çok teşekkür ederim anlayışınızdan dolayı. İyi birisiniz gerçekten.”

Joshua gülümsedi. “Teşekkürler iltifatınız için. Ben aslında sizden yardım isteyecektim.” Minji kafa salladı. “Tabii, ne konu da?”
“Dönem ortalarına yaklaştık ve konular belirlendiği için matematik sınavı yapacağım. Ama üniversite giriş sınavlarında genel olarak kolay çözümlü anlaması zor sorular sorulduğu için ben de onları bu şekilde sınamak istiyorum. Eğer yardımcı olursanız çocuklara bu şekilde sorular hazırlayacağım. Bir edebiyat öğretmeni olarak soruları en karışık şekilde hazırlamama yardımcı olabilirsiniz diye düşünüyorum.”

Minji kafa salladı. “Olur tabii, yardımcı olurum. Siz bana ders programınızı atın, ben ikimizin saatlerine uygun zamanlar ayarlamaya çalışırım.”
Joshua gülümsedi. “Çok teşekkürler.”

Öğretmenler odasına giren Mungyu sakince Minji’nin yanına gidip başını eğdi. “Dün sizi duymazdan gelerek yaptığım terbiyesizlikten dolayı özür dilerim hocam. Dilerseniz abim- pardon, Bay Hong ile birlikte üçümüz bir yemeğe gidebiliriz. Ben ısmarlayacağım, kendimi affettirmek amacıyla.”
Minji gülümsedi. “Daha şimdiden düzelmeye başladın gibi Mungyu, tamamdır. Bu akşam gidebiliriz, ben, müsaitim tabii siz de müsaitseniz.”
Mungyu gülümsedi. “Ben ve ab- Bay Hong her zaman müsaitiz.”
...

Mungyu ayağa kalkıp konuştu. "Arkadaşlarıma bu akşam için sözüm vardı. Ben kendi payımı kasaya bırakıp gideceğim abi. Hoşçakalın Bayan Kim."

Minji gözlerini büyüterek bakarken, Joshua da aynısını yaparak Minji'ye eşlik ediyordu.

Joshua kendisine göz kırpan kardeşini gördüğünde gözlerini daha da büyütmek istedi ancak yeteri kadar büyütmüştü zaten gözlerini.
Minji gülümsedi. "Pekâlâ, ben affettim Mungyu'yu. Yemeklerimizi yediğimiz gibi gideriz Bay Hong."

Joshua kafa salladı, afallayarak. Kardeşinin planının şaşkınlığını atamamıştı üzerinden.
...

Minji, Joshua'nın evinin yakınlarına geldiklerinde gördüğü abur cubur dükkanına bakarak iç geçirdi. "Keşke kapalı olmasaydı, pamuk şeker alacaktım!"
Joshua kaşlarını kaldırdı. "Sorun değil, burada çalışan kişiyi biliyorum. Yani birkaç kez oğluna fonksiyon öğretmiştim. Numarası var, bekle bir saniye."

Joshua telefonunu çıkartıp, dükkan sahibinib numarasını tuşladı. Ardından "Alo?" dedi ve konuşmaya başladı. Tabii o sırada Minji, Joshua'nın bu iyiliğine kapılmamak için kendini şartlandırmaya çalıştı. Ayran gönüllü olması da cabası tabii...

Joshua gülümseyerek telefonu kapatıp Minji'ye döndüğünde, Minji de kendi düşüncelerinden sıyrılabilmişti. "Aradım şimdi, gelecek açacak dükkanı."

What's Going On Here? ↪ jiu + joshua ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin