Yakınlaşma (5)

268 42 71
                                    

Seonghwa'dan Anlatım:

Sakin ve huzurlu bir yoldan sonra Hongjoong'un evine varmıştık. Ilk kendi arabadan indi ve sonra da yanıma gelip inmeme yardım etti, sonra da evine çıktık. Eskiden 1 saniye bile ayrılmadığım bu eve yeniden gelmek, hem de Hongjoong'la barışmış bir şekilde gelmek cidden beni dünyanın en mutlu insanı yapmıştı. Daha birkaç gün önceki düşüncelerim ve hislerimle şu anki hislerim gerçekten o kadar farklıydı ki...

Şu an çok daha mutlu ve huzurluyum en önemlisi de, Hongjoong'la barışmıştık. Ne kadar yaralarım hala acısada pek umursadığım ve hissettiğim söylenemezdi. Burda böyle Hongjoong'la olmak, bana bütün kötü şeyleri unutturuyordu...

Birlikte eve girdikten sonra kıyafetlerim kan olduğu için bana kendi kıyafetlerinden verdi ve kendine de kıyafet aldıktan sonra odadan çıktı. Verdiği kıyafetleri ölümüne koklarken kapıda yüzündeki en mutlu gülümsemeyle bana bakan bir Hongjoong beklemiyordum.

Biraz utanmıştım ve o da bu halime gülüp, gelip yanaklarımı sıkmıştı. Elimdeki tişörtü kokladı ve gülmeye başladı. Ardından da konuştu;

"Tişörtün kokusunu içine çeke çeke koku kalmamış. Hızlı ol da giyin daha yararlarına bakım yapacağım. Sonra beni hep koklarsın zaten."

Son cümleyi söylerken yüzünde esprili bir gülüş vardı ve onun bu hallerine her zaman bayılıyordum...
Sonra bende hemen cevap verdim:

"Tamam tişörtte koku kalmadığına göre artık giyinebilirim. Sen yaralarım için malzemeleri hazırla ben hemen giyinip geliyorum. Dediğini de unutma, sonra istediğim kadar koklayacağım seni."

Bu sefer de bende son cümlemi söylerken gülmüştüm. O da utanmıştı. Kapıya doğru ilerledi ve tam çıkacakken tekrar konuştu;

"Ben içerde bekliyor olacağım. Ha bu arada tekrar koklamaya dalma tişörtü, sonra ben kurtaramam seni."

Göz kırpıp gitmişti. Beni bayıltmak istiyordu herhalde. Birkaç saatte nasıl eskisi gibi olmaya başlamıştık aklım almıyordu.

Ama çok güzeldi böyle olmak...
Odadan gülerek çıktığında bende arkasından eskiden hep yaptığımız gibi bilerek sitemliymiş gibi konuşmaya devam ettim.

"Ay çok meraklıydım senin kokuna. "

İkimizde güldük ve bende hızlıca giyinip Hongjoong'un yanına gittim.

Hongjoong'tan Anlatım;

Attıkları konuma hızlı bir şekilde gittikten sonra gözlerim hep Seonghwa'yı arıyordu. Acaba şu an nasıldı? diye. Keşke ilk aradıklarında gitmeyi kabul etseydim o zaman bu hallere düşmezdi. Her zamanki gibi tekrardan kendime söverken Seonghwa'yı kaçıranların arasına girdim.

Sonrasında Seonghwa'yı görmemle büyük bir şoka uğramıştım ve inanılmaz derecede sinirlenmiştim. Onu ne hakla bu hale getirirlerdi? Benim olana nasıl zarar verebilirlerdi?
Onlara günlerini gösterecektim.

Onlara aniden saldırmaya başladım. Seonghwa baya şaşırmışa benziyordu, ne de olsa gelmeyeceğimi sert bir biçimde belirtmeme rağmen gelmiştim ve o belgeyi okula verip hiç zarar vermeden ordan ayrılmak yerine onlarla dövüşmeyi göze almıştım. Bana minnetle şaşkınlıkla bakıyordu. Çok tatlıydı şu an, ama bununla sonra ilgilenmem gerekiyordu, karşımda hatlerini bildireceğim kişiler vardı.
Onlarla ilgilensem iyi olacaktı...

● ● ● ● ●

Zorlu bir dövüşten sonra nihayet hepsini halledebilmiştim ve hızla Seonghwa'nın yanına gittim. Yakından bakınca yaralarını daha net gördüm ve gerçekten çok kötü durumdaydı. Yorgun ve canının yandığı belli olan gözlerle bana bakıyordu. Yüzü dövülmekten kanlar içinde olduğunda bile nasıl bu kadar yakışıklı olabiliyordu? Cidden aklım almıyordu.

Still With You | SeongJoongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin