Fotoğraf(temsili) : Giray Hancıoğlu
Dün akşam Gül Teyzeyle yaptığım telefon görüşmesi ve yaşadığım garip olaylardan sonra bu sabah sersem gibi uyanmıştım. Gül Teyzeye sorduğum soru cevapsız kalmıştı. Nedenini sorduğunda ise onu geçiştirdim, bir şey bilseydi bana söylerdi sanırım.
Saat sabah 10'a geliyordu, bu kadar erken kalkmak hiç benlik değildi, derslerim haftaya başlıyordu bu yüzden kalan günlerimi istanbulu gezerek değerlendirebilirdim. Belki ders saatlerine uyacak yarı zamanlı bir iş bile bulabilirdim. Oturduğum semt üniversiteme de yakın olduğu için genelde kafelerin ve barların bulunduğu bir bölgeydi. Üstünkörü hazırladığım kahvaltımdan sonra üzerime rahat bir şeyler giyip oturduğum yeri keşfe çıktım. Dar sokakları ,neredeyse tarihi sayılabilecek binaları ve bu sokaklardaki çeşit çeşit insanla dizilerde gördüğüm klasik İstanbul sokaklarına benziyordu.
Ana caddeye çıktığım zaman yüzlerce kafe restorant kitapçı ve daha bir çok dükkan vardı çoğunda eleman aranıyor yazısını gördüğüm için içeri girdim ve başvuru bıraktım verdikleri ücret belki de öğrenci olduğumdan dolayı çok düşük miktarlardı ancak kabul edilirsem el mahkum girmek zorundaydım.
Biraz daha dolaştıktan sonra yeni açılmak üzere duran lüks bir kafe ile karşılaştım vitrinde farklı eleman ve aşçılara ihtiyacı olduğu yazılıyordu içeri girdim ve kasada duran genç kadının yanına ilerledim.
"Merhaba camda yazan eleman başvuruları için gelmiştim" dedim.
"Hangi pozisyon için başvurmak istiyordunuz?"
"Şu an işe ihtiyacım olduğu için herhangi bir pozisyonda çalışabilirim resim öğrencisiyim ihtiyacınız olan herhangi bir pozisyon benim için uygundur." dedim.
"Resim mi ? Biz de duvarlarımıza yapılacak tasarımlar için resimde iyi olan birini arıyoruz." dedi kadın. Gözlerimin içi parladı.
"Gerçekten mi? İstiyorsanız size birkaç çalışmamı gösterebilirim. Emin olmanız adına." Kadın onaylarcasına başını salladı, telefonumu çıkartıp çalışmalarımı paylaştığım instagram hesabına girdim ve göstermeye başladım. Kadın resimlerimi inceledi.
"Bunları sen mi yaptın? Gerçekten çok güzeller telefon numaranızı bırakırsanız patronla konuşup size geri döneyim." Dedi. Kafamı sallayıp telefon numaramı ve bilgilerimi yazdım. Tam giderken kapıdan 20li yaşlarında bir adam girdi.
"Çok güzel bir tesadüf Giray Bey de geldi istiyorsan şimdi danışabiliriz." Dedi.
Kafamı çevirip kapıdan giren adama baktım, gerçekten inanılmaz bir görüntüsü vardı, girdiği ortamı aydınlatan cinsten. Beni geçip kasanın arkasına, konuştuğum kadının yanına gitti.
"Her şey yolunda mı." dedi. Henüz kafasını bana çevirmemişti. Kadın beni işaret ederek durumumu anlattı. Adam bana bakıp beni inceledi ve şaşırdı. Böyle bakması beni rahatsız etmişti, yüzüm de bir şey mi var mı diye düşündüm. Ellerimle çokta düzgün durmayan saçlarımı düzelttim.
"Merhaba." Dedim.
"Merhaba." Dedi. Tanrım ne mükemmel bir ses tonu. Elini uzattı ve aceleyle ona karşılık verdim. "Adın ne?"
"Zühre." Dedim elini bırakırken.
"Ben Giray, buranın ortaklarından biriyim." Dedi ve devam etti. "Çizim konusunda kendine gerçekten güveniyorsan bu işi yapabilirsin." Dedi.
" Evet yapabileceğime eminim." Dedim gülerek.
"Buraya yeni mi geldin?" Dedi. Kafamı salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşten Taç
Ficción Generalİki aile, tek torun, tek varis, tek acı. Zühre başına o Ateşten Tacı takıp yanacak mı? Yoksa tüm sevdiklerinin elinden kayıp gidişini mi izleyecek? Modern bir trajedi.