Bilinmezlikten korkan herkese ithafen,
18 Kasım 2019/Öncesi
Karanlık, olabileceği en doruk haldeyken, genç kız kafasını kaldırdı ve dolunaya baktı. Karanlığı seviyordu. Karanlık; içindeki körleşmiş duyguları alevlendiriyor, ona istemsizce güç veriyordu. En azından o, böyle hissediyordu. Körleşmiş duyguları tıraşlayacak şeyin karanlık olacağını düşünüyordu.
Ama bu gece, karanlık ondan yana değildi.
Her ne kadar bunu defalarca kez yapmış olsa bile, elini cebine soktu ve telefonunu çıkarıp tekrar açmaya çalıştı. Ekran aydınlandı; pilin bittiğini gösteren logo çıktı ve ardından telefonun ışığı söndü.
Adımlarını hızlandırdı ve beresini iyice çekiştirdi. Bu saatte sokakta olması, onun gibi biri için oldukça tehlikeliydi. Ama o dışarıdaydı. Şehrin karanlık sokaklarında, yalnızca ayın ışığıyla aydınlanan bir yerdeydi. Kaybolmuştu. Şehrin bu yerine daha önce hiç gelmemişti ve kendini yabancı gibi hissediyordu.
Korku dolu gözlerini etrafta gezdirdi ve tanıdık bir yer algılamaya çalıştı. Sağa döndü. Ardından sola. Ardından düz gitti ve bu, böylece devam etti. Nasıl olurda bir taksi dahi geçmez, diye düşündü.
Rüzgâr, sertçe esmeye başladığında genç kızın gözleri dolmuştu. Kafasını dikleştirdi ve ardından paltosunun yakalarını tuttu. Göğsüne siper ettikten sonra, bir an durdu ve etrafına baktı. Tekrar yürümeye başlamadan önce sokaktan birinin geçmesi için dua etmeye başladı. İyi huylu, yaşlı bir amca ona yardımcı olabilirdi. Telefonunu alıp taksiyi çağırabilirdi. Bu lanet yerden gidebilirdi.
Sarı kısa saçlarını siyah beresinin arasına sıkıştırdı. Terlemişti ve ensesine yapışan her bir saç teli ona bir demir parçasıymış gibi geliyordu.
Mavi tabelada yazan sokak numarasını gördüğünde bir kez daha durdu. Harliç'in güney kıyısında yaşamak gerçekten çok zordu. Şehrin bu bölgesi, merkeze gidildikçe kalabalık olan, çemberden uzaklaştıkça ise akıl alınmaz seyrek nüfuslu bir yere dönüşüyordu. Merkeze yakın bir yerde yaşıyordu ama şimdi, nerede yaşadığı bile bilmiyordu. Buraya Batı'dan gelmişti. Ve ilk ayak bastığında lanet etmişti de.
"Affedersiniz?" diye sordu koşar adam gördüğü gölgeye yetişirken. Nasıl biri olduğunu seçememişti. Ama o kişi her kimse, tek umuduydu. Sanki gözlerinin önüne siyah bir perde çekilmiş gibiydi. Etrafı doğru düzgün göremiyordu bile. "Lütfen, bayım. Bakar mısınız?"
İster kader deyin, ister talih... Eğer kaderin ağlarına takılırsanız, sonsuza kadar oradasınız demektir. Bu ağlara takılmak o kadar basittir ki... Şaşar kalırsınız. Direnemezsiniz, göremezsiniz, hissedemezsiniz, duyamazsınız, hareket edemezsiniz, tepki veremezsiniz. Tüm bu bilinmezlik etrafınızı sarar; boğulursunuz. Herkes bilinmezlikten korkar, kim korkmaz ki?
Bir karanlık sokak daha genç kızı kucağına aldığında, genç kız ilerlemesini sürdürüyordu. Hiç düşünmüyordu; bu sabah yaşadıklarını... Odak noktasına alınmış biriydi. Hedefti. Ama haber dahi yoktu.
"Yalvarırım, bayım! Bekleyin!" Bir siluet daha arkasından geçtiğinde, meydanda olduğunu fark etti. Etrafına bakındı; kalp atışları hızlandı. Gözleri kararır gibi oldu ve bir anda kendini transta buldu. Bir çeşit etki alanında gibiydi. Etrafından binlerce göz varmış ve O'nu izliyormuş gibi hissetti. "Kendine gel," diye uyardı kendini. Gözlerini kapattı ve ardından kendine gelmesi için bir süre bekledi. Ve o anda, sanki bir film trenindeymiş gibi hissetti. Sabah iş yerinden çıkışı, kahvesini yere düşürmesi, kahvesini alırken dosyalarını düşürmesi ve bir yabancının yardımı. Sanki tüm o anı, başkasının gözünde izliyordu. Ve birden, biri onu çekiyormuş gibi anılarından sıyrıldı ve gözlerini açtı.
Karanlık.
Gözlerini açtığından emin oldu. Birkaç kez gözlerini kırptı. Bir değişiklik yoktu. Karanlık varlığını sürdürüyordu. Ve daha sonra burnuna deri kokusu geldi. O kadar yakından alıyordu ki kokuyu...
"Seninle bir oyun oynayalım," dedi karanlığın hüküm sürdüğü sözler fısıldarken. Genç kızın kalbi tekledi. Kendini bir duyusu alınmış gibi hissediyordu. Göremiyordu. Göremiyordu!
"Kimsiniz?!" diye bağırdı. "Neler oluyor burada?" Dudaklarından çıkan kelimeler korkunun esiriydi.
"Sadece oyun," dedi bir başka ses. "Hatta... Şuna anlaşma diyelim..." Gözyaşlarını tutmaya çalışması boşunaydı; gözyaşlarının çilli yanaklarından geçtiğini hissedebiliyordu.
"Yalvarırım," diye hıçkırdı genç kız. "Yalvarırım, bırakın beni."
"Ah," dedi çok yakınından gelen bir ses. "Ne kadar da aptalsın. Çevrendekilerin de seni öyle gördüklerini biliyorsun, değil mi, Kübra?"
Gözlerinin üzerindeki baskı arttı ve ardından sürüklenmeye başladı. Çırpındı ama işe yaramadı. Çok geçti. Odak noktasındaydı. Kaçamazdı, saklanamazdı. Kaçınılmazdı.
"İstersen," diye fısıldadı bir ses. Sesi... O kadar yumuşaktı ki... Bir tüy gibiydi; kulağını okşuyordu. "Seni önemli yaparım. Herkesin istediği, küt, sarı saçlı bir kız... İstemez misin?" Genç kız duygularına hâkim olamıyordu. Her şey birden üstüne gelmişti; tüm her şey gözlerinin önünden geçti.
Ve düşündü.
"Ne yapmamı istiyorsunuz?" diye sordu.
"Hizmet," dedi adam. "İstediklerimizi yaparsın ve kazançlı çıkarsın."
"Ya yapmazsam?" diye sordu kız. Kulak tırmalayıcı bir gülüş etrafını doldurdu. Birinin tam karşısına geçtiğini hissetti. Yüzünün tam karşısında biri soluyordu. Hissedebiliyordu.
Kübra düşündü. Tüm o kırık kalpleri düşündü. Gönlünü kaptırıp, odasında tek başına ağladığı günleri düşündü. Sırtı yara bere içindeyken, o sıkı elbisenin içine girip o salonda yürüyüşünü düşündü. Tüm o tek günlük ilişkileri düşündü. Düşüncelerine, bir sis bulutu gibi gözyaşları kapladı.
"Yaşayacağıma dair söz istiyorum," diye fısıldadı.
"Söz," dedi adam. "Şimdi, başlayalım. Tek bir soru, tek bir cevap. Anlaştık mı?"
Daha sonra bir şey oldu. Etraf aniden sessizliğe gömüldü ve genç kız, bir çift elin onu sürüklediğini fark etti. Burnuna gelen tuhaf kokunun esiri olmadan önce, kulaklarına sihirli sözcükler gibi kelimeler fısıldandı. Sanki bir çıkış yoluydu.
"Gecenin siyahlığı önünü kapattığında, bulabilir misin yolunu?"
Bundan altı ay sonra, genç kız ölü bulundu.
•••••
Merhaba!
Beni önceki hikayem olan YIKINTI'dan takip edip bu bölümü okuyanlara ayrıca merhaba! :)
Odak Noktası hakkında çok iyi düşüncelerim var. Uzun zamandır hikaye üzerinde çalışıyordum, hala devam ediyorum ama bölümleri yazdıkça bir şeylerin oturması daha iyi olacak gibi geliyor... Ne kadar sürede bölüm yüklerim bilmiyorum ama yazdıklarımdan emin olduğum gibi ilk bölümü yayınlıyor olacağım.
Umarım hep birlikte hikayemin sonunu görebiliriz.
Buse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Odak Noktası •Nokta Serisi-1•
FantasíaNokta Serisi-1 •ODAK NOKTASI• Gecenin siyahlığı önünü kapattığında, bulabilir misin yolunu? Gözlerinin önüne siyah bir perde indiğinde, karşındakinin gerçek yüzünü görebilir misin? Hislerini kaybettiğinde, hissedebilir misin tüm o boşluğu? Kulakla...