{29}

608 66 24
                                    

Selaam:) aslında istediğim oy ve yorum sayısına yanaşmadığı için -özellikle yorum- bölüm atmayacaktım ama pazar sabahı tatile çıkıyorum ve herhangi bir değişiklik olmazsa on gün evde yokum. Aradaki boşluk daha fazla uzamasın, beklemeyin diye bölümü şimdiden atıyorum

Keyifli okumalar~

----

Bazı zamanlar olur, vakit geçmek bilmez ve o dakikalar hatta saniyeler bize işkence gibi gelir. Sıkıldıkça sıkılır, bunaldıkça bunalırız. Telefonumuzu ya da kol saatimizi dakika başı kontrol eder, zamanın bize inat yaparmış gibi yavaş akmasına sitem eder, oflayıp puflarız. Hava her zamankinden sıcak olur, normalde soğuk olsa bile. İlla ki hepimiz bir kere bile olsa yaşamışızdır bu durumu, beni anladığınızı umuyorum o yüzden.

Şu an tam da öyle bir ruh hali içindeydim. Telefonum, yemediğim için içi dolu olan tabağımın hemen yanında duruyordu, elim ise kilit tuşundan uzaklaşmıyordu. Kısa aralıklarla saati kontrol ediyordum. Taehyung yemek yememiş olmamdan asla memnun değildi, mimikleriyle belli ediyordu ancak herhangi bir yorumda bulunmamıştı. Alnımdan akan ter şakaklarımdan enseme doğru yol alıyordu ve kazağıma değene kadar akıyordu. Kış aylarından birinde olmamıza rağmen bu kadar terliyordum ve kesinlikle restoranın klimasıyla alakalı falan değildi, üşüyen arkadaşlarımız hırkalarını giymişti çünkü, tamamen psikolojikti. Arkadaş gruplarımız iyiden iyiye kaynaşmıştı, masada gırgır şamata toplandığımızdan beri eksik olmuyordu. Sadece Yoongi'nin gözü arada bir bana kayıyor, problem olmadığına kanaat getirince diğerleriyle konuşmasına geri dönüyor yahut Jeongguk'la flörtleşiyordu. Taehyung ise temasını bir kez olsun kesmemişti ve buna yemek yerken ki hali de dahildi. Sağ eliyle çubuklarını tutup yerken boşta kalan sol eliyle ya benim elimi tutmuş ya  bacağımı sakince okşamış ya da kolunu omzuma atarak bana sarılmıştı. Şu an elim avuçlarının arasındaki yerini korurken parmaklarımla oynamayı ve arkadaşlarımla sohbet etmeyi sürdürüyordu. Ben daha çok rezil oluyordum tabi. Aptallar, Jackson ve Youngjae, ergenlik anılarımdan ya da çocukluk anılarımdan bahsederek Taehyung'u güldürüyorlardı. 

"Bir keresinde..." diye lafa başlayan Youngjae kendi kahkahası yüzünden susmak zorunda kalmıştı. Müneccim gibi ne anlatılacağını anlamış olan Jackson ise arkadaşını yalnız bırakmak istemez gibi gülüyordu. Sinirlerimi bozuyorlardı. Hem de çok feci sinirlerimi bozuyorlardı ve maalesef ki gelecek olan hikayenin ne olduğunu ben de onlar kadar iyi biliyordum. Gülüşünü durdurduktan sonra gözlerinden akan yaşı sildi ve birkaç derin nefesten sonra Jackson devraldı lafı. 

"Ailecek pikniğe gitmiştik, hepimiz çocukluktan beri arkadaş olduğumuz için aileler de tanışıyordu haliyle. Beş yaşlarında falandık galiba o zamanlar. Jimin'in çok sevdiği mor bir topu vardı, nereye gitse yanından ayırmazdı. Yatağında bile. Haliyle pikniğe de getirmişti. Orda ne görelim, aynı toptan başka birisinde daha var! Başta kimse çok takmadı tabi." dedikten sonra tekrar gülmeye başladı ve Youngjae devam etti. "Sonra oyun oynarken bu salak topunu çok uzak yerlere atmıştı, yaşımız da küçük olunca aileler gidip bakmamıza izin vermedi. Gidip aynı top olan aileye benim topumu niye aldınız diyerek kızmaya başladı." Daha yüksek sesli kahkahalar. Onlardan biri Taehyung'a aitti, ben de birazcık ama çok azıcık gülümsediğimi itiraf edebilirim. Ruh halimi büyük ölçüde değiştirmeyi başarmıştı şapşal ikili. Sevgilim kulağıma doğru eğilip kısık seste konuştu. "O zamanlar bile haylazmışsın Minie." dediğinde güldüm. "Huylu huyundan vazgeçmiyor Taehyungie."

"Devamında da topun sahibi olan çocuk bizimkini yere itip düşürünce Jimin'in üstü başı çamur olmuştu. Üstü kirlendi diye ağlamıştı bu sefer de." deyip yeniden güldüler. Benim ağlamam onlara zevk veriyordu resmen. Emindim ve kanıtlayabilirdim de, tescillenmişti. 

model of gucci | vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin