Ne kadarda büyümüşsün öyle gel bir sarılayım derken bana yaklaşmıştı. Gözlerim dolmuştu. Tam 10 yıldır kızını görmeye gelmeyen annemi aldatıp beni bırakan bir adam gelmiş bana kızım diyor ağzından dökülen her kelime bana bir hançer gibi saplanırken ağzımı açmıştım.
- Sen..sen.. bana hangi hakla kızım dersin ! Tam tam 10 yıl bir kere bile bizi düşünmedin. Kadınların en istemediği şey sevgisinin karşılıksız olmasıydı ve sen annemi paramparça ettin annemi aldatmışsın üstüne onunla evlenip bizi düşünmeden kendine başka bir hayat kurmuşsun bana hangi hakla kızım dersin sen!!!!
demiştim. Omuzlarına yumruk atarak senden nefret ediyorum..senden nefret ediyorum..senden nefret ediyo...derken çökmüştüm. Hıçkırıklarım konuşmama fırsat tanımıyordu. Ayağa kalkıp babamın gözlerine son kez baktım. Bana acıma duygusu vardı. Bana acıyamazdı. Ağzıma bile 10 yıldır almadığım kelimeyi diyemediğim insan şimdi baba dememi istermiş gibi bana acıyordu. Hemen odama çıkıp kapıyı kilitledim kapının arkasında çöküp kafamı yasladım. Anneme de sinirliydim tam 10 yıldır bizi aramayan üstelik aldatan adamı nasıl çağırabilirdi. Kapının açılmaya çalışıldığını hissettiğimde hıçkırıklarımı tutup arkadan gelecek sesi bekledim."Kızım aç kapıyı Ahsen'im hadi kon...dediğinde bağırarak "Sus adımı ağzına alma senden nefret ediyorum bu evden 10 yıl önce nasıl çıktıysan şimdide arkana bakmadan defol git" derken ağzımdan küçük bir hıçkırık çıkmış ayak seslerinin uzaklaştığını anladıktan sonra odamdan çıkıp lavaboya girip elimi yüzümü yıkamıştım. Bu evde kalmak istemiyordum. Doğu'nun kendine özgü bir evi vardı. Kalmama izin verebilirdi herhalde diyip Doğu'yu aramıştım. Kesin yene uyuyordu ama şansımı denemek istedim. Telefonda uykulu bir sesle;
- Ne var?
- Sözlerine dikkat et !
- Uykum var söyle yakışıklım
- Uyu sonra konuşuruz boşver
demiştim. Şu huyundan nefret ediyordum. Zaten yeterince kırılmıştım. Giyinip evden dışarı çıkmıştım. O adamı eve çağıran kadına da anne demek istemiyordum. Kahvaltımıda zaten tam yapamamıştım gidip karnımı doyurmak istiyordum. Evden giyinir giyinmez bir şey demeden evden çıktım. Kafeye vardığım da kahvaltılık bir şeyler söyledim. Hem düşünüyor hem ağlıyordum. Keşke hiç doğmasaymışım her mutlu çocuk gibi benimde en gerektiğim anda annemin ve babamın elinden tutarak parka gideceğim,babam işten gelince koşarak boynuna baba diye sarılacağım,beni her gün okula götürüp okuldan alan bir babam olması gerekirken o yaşta mutlu bir aileye muhtaçken bizi bırakıp gitmişti. Ondan nefret ediyordum ben böle düşüncelere dalmışken biri elimi tutmuştu onun etkisiyle aniden kendime gelip elimi çekmiştim. Gözyaşlarımın gözlerimde durarak görüntüyü bulanıklaştırdığı için gözlerimi kapıyıp gözyaşlarımın akmasını sağladım. Karşıma baktığımda Doğu'yu gördüm.
- Sen burayı nasıl buldun?
- Ne zaman kahvaltı etsek buraya geliyoruz en iyi kahvaltının burada olduğunu idda ediyorsun ?Tahmin etmek zor değil
deyip gülümsemişti. Ama ben hala daha gülemiyordum. Aklım o iğrenç adamdaydı. Doğu elimi tutup gözlerimin içine noldu der gibi bakıyordu.
- Sen gidip uyusana neden hala daha yanımdasın?
- Şuan kızgınsın biliyorum? Gel sarıl ağla ama sinirini benden çıkarma lütfen demişti.
- Özür dilerim sabah ki halin yeterince kızdırmıştı. Üstüne birde babamın gelmesinin kırıklığı varken seni üzdüm kusura bakma deyip gözlerimi kapamıştım. Onun bir suçu yoktu acımı ondan çıkartamazdım. Dostça bir sarılmayla ona her seferinde güvendim. Beni tek anlayan tek yanımda olan arkamdan iş çevirmeyen Doğuydu. Onu seviyordum ve beni bırakmasını istemiyordum. Doğu gözlerimin içine bakıp;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bi'rüya
RomanceHer şey bir rüya ile başladı.Hiç beklemediğin anda karşına çıkan aşk ve hiç görmediğin babanın arasında kaldığın bir olayla nasıl baş edilir..