oyun

749 31 27
                                    

İKİNCİ BÖLÜM

Yol boyunca ne Dicle'nin ne de Barış'ın ağzını bıçak açıyordu.Taksinin camından etrafı izliyorlar ve akıllarından atlattıkları olaylı akşamı geçiriyorlardı.Dicle camdan görünen Barışın yansımasını izlerken yüzünden bir gülümseme geçti ve başını yansımanın sahibine çevirdi.Barış da ortamdaki bu gergin sessizliği sonlandırmak istermiş gibi döndü,Diclenin bakışlarının üstünde olduğundan habersiz.İkisi de birbirine bakıp hafifçe gülümsediler. Barış söze girme ihtiyacı hissedip

'Sen gittikten sonra kostüm sorumlusunu görüp ona sordum seni hani işin  halloldu mu diye orada öğrendim adını' Dicle kafasını sallayarak

'Evet halletim,ve sana da hala mahcubum.Boya lekelerinin hepsinden kurtulmuşsundur umarım. Yarın oyunda sorun olmasını istemem.'

Barış boya lafını duyunca sabahki kızın sevimli telaşını hatırlaması bir oldu.

'Haha ne mahcubiyeti ya evet zor oldu biraz çıkartması ama temizledim için rahat olsun.'

'Sevindim o zaman,peki heyecan var mı yarın için?'

Barış biraz duraksadı,yarın ne yapacağını hatırlamaya çalıştı

Sonra aklına geldi son birkaç saat içinde yaşadıkları yarını bir anlığına unutturmuştu.

'Hem de nasıl...ama heyecan hep lazım değil mi?'

Dicle başıyla onayladı yüzünde küçük bir gülümsemeyle ve gözlerini yola çevirdi

Barış Dicle ne kadar gülümsese de yüzündeki mahcubiyeti ve kırgınlığı görebiliyordu.

Daha yeni tanıştığı birini böylesine analiz edebildiği için kendine de şaşırdı.

Evlerinin arasında birkaç sokak ara vardı yürüyerek 15 dakika kadar süren bir ara

Taksi Barışın sokağına girdiğinde ve Barış inmek için hazırlık yaparken Dicle atıldı

'Aslında ben de burada insem,açık havada yürüyüş yapmak iyi gelir hem.'

'Tamam nasıl istersen' diye cevapladı Barış ve beraber indiler.

Vedalaşmak için Barışın apartmanının kapısında durup birbirlerine bakarlarken Barış saatine baktı ve söze girdi

'Dicle,benim de Marlon'u gezdirme saatim geldi de geçiyor hatta istersen...biraz beklersen yani alıp geleyim onu,eşlik etmiş olurum sana da hem ama yalnız yürümek daha iyi dersen sakın çekinme.'

'Marlon? ahaha tamam beklerim ben seni,değişiklik olur hem birlikte yürüyelim.'

Barış kızı onayladı ve çok bekletmemek için merdivenleri ikişer üçer atlayarak 3.kattaki evine ulaştı.Kapıyı açtığı gibi sarı tüyleri yeni yeni uzamaya başlayan golden cinsi yavru köpeğinin üstüne atlaması bir oldu.

'Oğlum beklettim mi ben seni.Bu aralar sana zaman ayıramıyorum ama yarın şu oyun bir bitsin.Her gün o deniz kenarındaki parka götüreceğim seni.' Barış yavruyu severken köpek de başını Barışın eline sürtüyordu.Bu 5 ayda birbirlerine çok alışmışlardı.Yıllardır tek yaşayan Barışın yalnızlığına çok iyi gelmişti Marlon. Köpeğinin ismini koyarken idolü Marlon Brando'dan esinlenmişti sevdiği birinin ismini köpeğine vermek biraz kulağa garip gelebilir ama Barış için değerliydi.

'Nerede senin tasman bakayım hah buldum.'

Barış vestiyerin üstündeki kırmızı tasmayı hızlıca alıp nazikçe Marlon'un boynuna taktı

Gün IşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin