1. BÖLÜM

13 6 0
                                    

- Herkese merhabalar :) Yeni bir hikaye yazmak istedim. Konusu bir anda aklıma geldi. Ve ben de geldiği günden beri yazdım durdum. Umarım beğenilir. Umarım sizlere dokunur. Sevginin, dayanışmasının, acının ve mutluluğun yoldaşlarını seversiniz. Beğendiyseniz yorum atmayı, beğeni atmayı unutmayın. Fark edilmek beni mutlu ediyor. Keyifle, dolu gözlerle okumak dileğiyle. :) - Musmutlu günleriniz olsunn 🌸🌼

• Yalnız insanların şehri •

Uzun bir yolda tek başıma yürüyordum. Halbuki sokaklar yalnız insanların şehriydi. Ben bugün yalnızdım artık. Yaşanmış anılarım, umudu yitmiş hayallerim artık biz yalnız insanların şehrine gömülmüştük. Ayaklarım yerde ağır ağır dolaşıyordu. Etraf karanlıktı. Ya da aydınlıktı. Seçmek o kadar zordu ki anlam veremiyordum. Çünkü benim aydınlığım saatler önce bir mezar başında karanlığa hapsolmuştu. Renkleri seçemez olmuştum. Çürüyordum..

Gözlerim ağlamaktan kan çanağı olmuştu. Elimin tersiyle yanağımdan akan yaşı sildim. Ve kaldığım yerden devam ettim.

"22 yaşım. Bugün sevdiğim insanları kaybettim. Hemde göz göre göre. Nasıl oldu diye sorma olur mu? Çünkü ne cevap verecek kadar iyiyim, ne de nefes alacak kadar yaşıyorum. Dünyanın sonu dedikleri bu mu acaba? Çünkü ben o sonu gördüğümü anlıyorum. Annem ve babam öldü.. onlar bugün beni terk etti 22 yaşım. Onları affedebilecek misin sahiden? Ben etmeyeceğim. Beni bu acımasız dünyanın kollarına hiç düşünmeden attıkları için affedemeyeceğim. Üzgünüm.. Ben bugün yaşamak için nedenlerde boğuşuyorum. Ve sanırım kazanmak gibi bir derdimde yok. Belki dakikalar sonra bir denizin içinden cansız bedenim çıkacak gün yüzüne. Belki de ezilecek çürümüş ruhum. Ve ben ardımda bir ses kaydı bırakacağım. Annem ile babamın yanında olmak, tek başına bu dünyaya kucak açmaktan daha cazip geliyor kulağıma. Hoşça kal sevgili 22 yaşım. Umarım bu ses kaydı 22 yaşını en çok hak eden birine denk gelir. Ben bu hayata veda ediyorum..." 

Ellerimi tuttuğum telefondan ayırarak yere attım. Teslim oluyordum dünyaya. Karanlık ruhumu emiyordu ama ben güneşi görmek istiyordum. Sesler doluyordu kulağıma. Kaba ve sert dolu cümleler kulağımı tırmalıyordu.

"Ah yazık olacak gencecik kız"

"Kim bilir ne derdi var"

"Aptal ölmek bir kaçış değil"

Fısıltılar kulağıma ninni gibi gelmeye başlamıştı. Ama benden başkası bunu kabul edemezdi. Ben acıyı ruhuma tek tek dikmiştim. Ve kolay kolay sökülecek bir ip değildi. Sırtımda yol boyu taşıdığım çantamı elime alıp özenle bir köşeye koydum. Içinden bir kalem ve bir kağıt çıkarıp düz zeminde bir şeyler yazmaya başladım.

Bana kızmayın sevgili insanlar. Ölüm benim için bir kurtuluş. Biraz sonra bir arabanın altında cesedim yaşayanlara inat cebelleşecek. Etrafta bir korku silsilesi saracak dünyayı. Benim için söylenip duracaksınız. Birazcık değerim varsa şu köhne dünyada belki haberlerde buluşuruz sizlerle. Benim saniyelerim saliseler sonra, bozuk bir saat gibi yıllanacak. Duracak ve yok olacak. Eşyalarımı bulacaksınız bu köşede. Çocuklarınız merakına yenik düşüp atılacak bir köşeye. Ama sizler geri çekeceksiniz. Çünkü bileceksiniz ki "ölümü bir çözüm yolu gören insan asla iyi bir şey bırakmaz bu hayata." Sevgili anneler ve babalar son satırlarım sizlere. Çocuklarınızın size ihtiyacı var. Onları yalnız bırakmayın olur mu? Ben yalnızlığın kuyusunda bir damla su arayan sersefil bir kuş gibiyim şimdi. Ama siz çocuklarınız için kanat olun...

Yalnız İnsanların Şehri Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin