Derin Karahan, boynuna ulaşan uzun yağlı saçlı 1.90 boyunda okulunun en gözde öğrencilerinden biri.
Şehrinin prestijli liselerinden birinde okuyan buna rağmen okulundaki hiç kimse ile tam anlamı ile samimi olmayan biri.Okula girebilmek için ailesi hem bir ton para dökmüş hemde kendisi onlarca sınavdan yüksek notla özel burslar almıştı. Okulundaki derslerin hiçbiri umurunda dahi değildi.Sürekli olarak derslerinden geçebilmesi çoğu sınıf üyesi ve öğretmen olarak kopya olarak görülse de asla öyle bir şeye yentenmemişti.Okulu kopya çekmek için uğraşmaya değeceğine bile neredeyse inanmıyordu.
Sınıfı okulun en üst düzey notlara sahip öğrencilerinin olduğu sınıf olması dolayısı ile tüm sınıf o anda harıl harıl derse gömülmüştü.Cuma günü öğleden sonranın bir kısmı derse bırakılırdı.Okulun en sevdiği ve tek yanı da bu sayılırdı.Bırakılan o boş zamanda herkes kendini test kitaplarının içine kapatmışken o kulağına kulaklığını takmış bir şekilde kareli defterine karalama yapıyordu.
Cuma günü okul çıkışına kalan son 10 dakika onun için geçmiyordu resmen.Boynuna ulaşan saçlarını arkada toplayıp tokasını bağladı.Saçlarını uzatmasının yegane sebebi babası ile alay etmekti, bugüne kadar onu zorla berbere götürüp Amerikan stili ya da 3 numara yapmaması bile şaşırtıcıydı onun için.
Babasına sorsalar 8 santimi geçen saç erkek için haramdı.Şu an olduğu okulu da girdiği derslerin her birine de babasının ondan beklediği akademik başarı yüzünden olmuştu.Hiçbir zaman istemediği o akademik başarı.
Ama birazdan bütün gün katlandığı dersler bitmek üzereydi.Son 5 dakika...Son 5 dakika...
Kulağında Metallica'nın solisti James Hetfiel unforgiven dediği sırada biri onun sırasına elinde bir matematik testi ile gelmişti.
Bu çocuğu tanıyordu.En üst sınıfın en düşük notuna sahip şahıs olarak sondan 1.'liğini her sınıf değiştirme sınavında koruması ile ünlü olmuş bu çocuk...Adı neydi diye düşündü.Ama ondan önce kabalık etmek istemeyip kulaklıklarını çıkarttı.
"Nasılsın Derin?"
Sınıfta kimseyle samimi olmamışken alt sınıfların ona samimi davranmasına alışıktı.Okulda hiç çalışmadığı halde bulunduğu konumda olması herkes tarafından dikkat çekilmişti, kendi sınıfı hariç alt sınıfların hepsi onunla cidden bir şekilde bağ kurmaya çalışıyordu.Bir ihtimal sırrını öğrenebilmek için.Ama ortada bir sır yoktu.Dersi bir kere okulda dinleyip 1 kere test çözmek ona inanamayacağı şekilde yetiyordu.Ama ailesinin özellikle babasının aldırdığı özel derslere lanet olsun ki ister istemez pratikte yapıyordu.
Galiba bu çocukta diğer öğrencilerin sorularını çözmekle meşgul olan öğretmenleri beklemekten sıkılmıştı.Sınıfta kibrine yenik düşmemiş ve sınıfın tamamını kendine rakip görmeyen tek kişi kendisi olduğu içinde soru soracak en doğru kişinin o olduğunu düşünmüş olmalıydı.
"İyi...Bir şey mi lazım?"
"Şey diyordum...Şu soruya bakabilir misin?Geçen sınavda yapamamıştım ve hala bu konuda baya kötüyüm."
Ne kaybederim diye göz devirip kafasını salladı.
Adını dahi hatırlamadığı çocuk kitabı karalamalar ile dolu defterin üstüne koyup nezaketen yanında getirdiği kalemi de üstüne koydu.
Birkaç saniye soruyu inceledikten nezaketen uzatılan kalemi nezaketen alıp soruyu hızlıca çözdü.Sırayla işlemleri gösterip.
"Bu adımları takip et ve internette güler yüzle matematik anlatan bir adam var ondan dinle muhtemelen çözersin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahnedeki Rüzgar
Teen FictionAslında her zamankinden farklı olarak ilk defa böyle bir kurgu üstünde çalışıyorum.Aşırı amatör bile sayılabilirim.Ama uzun zamandır yapmak istediğim bu hikayeye bir şekilde başlamam gerekiyordu.Umarım keyifle okuyacağınız bir hikaye olur.