Eğer öğrenmek istersen, yarın ceza sınıfını benimle birlikte ek.
Felix bir kez daha aynı ses zihninde yankılanırken ağır adımlarıyla ilerlemeye devam etti. Böyle bir şeyi yapamazdı. Öğretmenleri ondan çok ümitliydi, onları hayal kırıklığına uğratmak istemiyordu. En çok da Bay Yang'ı. Kurtulmasına sadece dört günü kalmışken bu hareketiyle öğrenci profilinde bir leke oluşacaktı. Bu defa onu Bay Yang da kurtaramazdı.
Ama gerçekten merak ettiğine de itiraz edemezdi Felix. Nereye götürecekti ki onu? Onlarla gelmesini mi isteyecekti?
"Gayet güzel bir kitap aslında, bence bir şans vermene değer."
Felix sağından gelen sesle irkildi. Önce şaşkın bir şekilde yanında gülümseyen çocuğa bakmıştı. Chan. Onun da elinde birkaç tane kitap vardı ve aynı bölümden yeni bir tanesini arıyordu.
Ardından söylediğini yeni algılamış gibi kendi elindeki kitaplara döndü. Kolunda biriktirdikleri dışında bir kitap daha vardı elinde, özetine bakmak arkasını çevirmişti. Okumuyordu bile oysa, düşüncelerinde kaybolup gitmişti o an. Rastgele, fark etmeden aldığı bir kitaptı sadece. Yine de bunu ona belli etmedi.
"Ah, teşekkür ederim." Gülümseyerek söylemişti Felix. "O zaman bir şans vereceğim."
Bakışları Chan'ı bulmuştu tekrar. O da gülümsüyordu hâlâ.
"Mutlaka incelemelisin." Heyecanlı bir şekilde kitaplığa dönmüştü söyledikten sonra. "O kitabı daha iyi anlayabilmen için bunu da okumanı öneririm aslında. İçinde geçen bazı uygarlıklardan burada çok daha detaylı bahsedilmiş. İkisi sanki bir bütün gibi. Uygarlıkları tanıyınca mimarilerini de daha iyi anlıyorsun."
Eline bıraktığı yeni kitaba baktı Felix. İlgisi hoşuna gitmişti. Bir kez daha gülümsemeden edemedi.
"Sanırım sanat tarihine pek meraklısın."
Chan da gülümsemişti söylediğine.
"Genel olarak sanata çok meraklıyımdır. Eskiden sahip olunan sanat anlayışı çok ayrı bir dil gibi geliyor bana. Bıraktıkları her şey o kadar ilgi çekici ki..."
Konuşurken yeni bir kitap almıştı eline Chan. Kısaca göz atıp kolundaki kitaplar arasına ekledi, sonra bakınmaya devam etmişti.
Felix onu incelediğinin farkında olmadan yanıtladı.
"Bence de öyle. Bu konulara ilgili olman çok hoş."
Chan heyecanlı bir şekilde gülümsemişti dönüp ona baktığı sırada.
"Ben de sana aynısını söyleyecektim."
Kibar bir şekilde gülümsedi Felix ve başını eğdi. Konuşmanın bittiğini düşünüp ilerlemeye devam edeceği sırada Chan'ın sesini duymuştu tekrardan.
"Baksana, bu haftasonu benimle birlikte Neolitik Kent Mimarisi Sergisi'ne gelmek ister misin? Çatalhöyük planlarıyla ilgilendiğine göre belki bu sergide bana arkadaşlık etmekle de ilgilenirsin diye düşündüm."
Az önce üzerinde konuştukları kitabı bahsederek söylerken eli çekingenlikle ensesine gitmişti Chan'ın. Felix tavırlarına gülümsemeden edemedi. Chan, ikizi aksine, oldukça tatlı bir çocuğa benziyordu.
"Tabii isterim." dedi. Söylediğinde Chan'ın yüzü parlamıştı adeta.
"O zaman cumartesi günü, saat 1'de meydanda buluşalım. Sergi sahile doğru inerken yol üzeri bir yere kurulmuş, beraber geçeriz."
"Olur."
Felix tekrar onayladığında Chan da bir kez daha gülümsemişti. Gerçekten de çok mutlu duruyordu.
"Çok sevindim. O zaman numaranı alabilir miyim, eğer bir sakıncası yoksa tabii."
"Tabii ki."
Felix söyledi, Chan cebinden telefonunu çıkardığında da numarasını girmişti. Henüz adını da söylememiş olduğundan telefonu ona geri vermeden önce kendi kendisini kaydetti.
Chan telefonu aldığında gözü hemen oraya kaymıştı.
"Felix," diye mırıldandı okuduğu ismi. Felix başını sallamıştı. Chan ekledi, "İsmin güzelmiş. Yabancı mısın?"
Başını salladı Felix. Chan da bakışlarını telefondan ona çevirdiğinde göz göze gelmişlerdi. Soracağını anladığı için o sormadan Felix kendi yanıtladı.
"Avustralya'dan geliyorum."
"Gerçekten mi? Ben de."
Chan'ın yüzünde bir kez daha heyecanlı bir gülümseme oluşmuştu. Felix de şaşkınlıkla gülümsedi.
"Gerçekten, beklediğimden çok daha fazla ortak yönümüz var." dedi Felix.
Chan başını sallamıştı.
"Daha neler çıkar, kim bilir." İkisi de güldükten sonra Chan ekledi, "O zaman seni çaldırayım, sen de beni kaydedersin. Adım Chan."
Söylerken arama tuşuna basmış ve birkaç saniye içinde kapatmıştı. Felix başını salladı.
"Kaydedeceğim. Memnun oldum, Chan."
"Memnun oldum Felix. Kendine iyi bak."
"Sen de."
Gülümseyerek selam vermesi üstüne elindeki kitaplarla arkasına döndü Chan. Felix de gözden kaybolana kadar onu izlemiş, sonra da kütüphane turuna geri dönmüştü.
xoxoxo
kurgu sizce nasil sekillenicek tahminlerinizi yazsaniza merak ediyorum wkfnjenfkenfk
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Detention | banglix
FanfictionFelix yalnızca deney için okullarına getirilmiş kurbağalara üzüldüğünden onları serbest bırakarak ceza sınıfına düşmüş örnek bir öğrenciydi. Chris'in ise her günü o ceza sınıfında geçiyordu.