altı

359 56 36
                                    

soobin, kendini uzun zaman sonra ilk kez rahatsız hissetti. son siparişin adresi geçen iki seferdir pizza götürdüğü ve son seferinde ismini öğrendiği huening kai'ın eviydi. ancak bu sefer siparişi kendi hesabından değil başkası vermişti. daha tanımadığı birine sinirlenmesi normal miydi bilmiyordu fakat hızını arttıran yağmur motorunun tekerlerinin kaymasına sebep olurken en ufak nedenden patlayabilirmiş gibi hissediyordu.

zorlukla anayoldan çıkıp patikaya girdi, böyle giderse motor kullanması can güvenliğini tehlikeye atabilirdi. günün son siparişini teslim ederken ölmek işten bile değildi.

deri ceketinin üzerinden akıp giden yağmur damlaları motorun koltuğuyla buluşup rahatsız edicileşirken uzun kurye nihayet artık yolunu ezberlediği adrese ulaşmayı başarabildi. sağ salim adrese geldiği için kendini şanslı hissediyordu.

artık dolu gibi hızını arttıran yağmurdan başka ses kalmamıştı, dışarıda ne kadar insan varsa hepsi evine kapanmıştı. kendi de bir an önce ısınmayı umuyordu. sırılsıklam olan üniforması, ki üzerindeki ceket bile ıslanmasını engelleyememişti, ve kaskı çıkardığı an sanki bir gölün içine sokmuşçasına yağmurla yıkanan saçlarıyla modunun düştüğünü hissetti.

hayır aslında, normalde görünüşünü çok önemseyen biri değildi. soobin kendine güvenirdi, en paspal haliyle bile sipariş teslim etmeye çıksa müşterileri tek bir gülüşüyle etkisi altına alabilirdi. onun moralini düşüren şey bu seferki müşterinin sıradan bir müşteri olmamasıydı.

huening kai, bu çocuk gerçekten onu etkilemişti. kaşlarının üzerine perde gibi dökülen ince, yumuşak, açık kahverengi saç tutamları, sürekli parlak duran ince pembe dudakları ve onu her gördüğünde büyüyen griye çalan kocaman gözleri. gerçekten bir bakanın bir daha bakmak isteyeceği türden biriydi kai.

ama gerçekte bir o kadar da görünmezdi, bunun sebebi de kendinden başkası değildi. kai istese gayet popüler olabilecek biri olmasına rağmen çekingen biriydi. kendini bildi bileli odak noktası olmaya uzak biriydi. lisedeyken bir deneme sınavında derece yaptığında adı birden tüm okula yayılmıştı ve her gün istisnasız onlarca kişi onu sosyal medyadan takip etmişti. bu çoğu kişi için normal bir durum olsa da kai nefret etmişti. o her zaman sadece figüran olmanın en iyisi olduğuna inanmıştı.

soobin kai'ın güzelliğini düşünmeye devam ederken hâlâ apartman kapısı açılmadığı için kaşlarını çattı. acaba siparişi veren o kişi kai'a bir kötülük mü yapmıştı? korkuyla apartman ziline bir kez daha bastı. tanrıya şükür bu sefer önceki kadar uzun beklemedi, iki dakikadan daha az sürede kapı açıldı. yine de bu soobin'in endişelerini durdurmaya yetmedi. ıslak ayakkabı tabanlarının kayması ve pizzanın her an düşebilme ihtimaline karşın koşturarak katları çıktı.

sonunda genç oğlanın dairesinin önüne geldiğinde kıvırcık saçlının üzerinde sade eşofmanlarla başını kapıya yaslayarak uyukladığını gördü. tebessüm etme isteğine karşı koyamazken yumuşak sesiyle seslendi. "huening-ah, iyi misiniz?"

tanıdık gelen ama beklediği kişiye ait olmayan sesle yumduğu gözlerini yavaşça açtı kai. karşısında yeonjun'u görmeyi beklerken karşılaştığı yüz onun için fazla şaşırtıcıydı. "soobin?"

soobin karşısında uykudan yeni uyandığı her halinden belli olan çocuğu ısırmak istedi. yanakları pembe ve o kadar yumuşak duruyordu ki ısırsa mochi tadı alacağından oldukça emindi. "evet, benim soobin." ardından elindeki pizzayı işaret etti. "siparişini-" sonuçta tek kişi değildi. "siparişinizi getirdim."

kai hâlen ayılmış sayılmazdı. şaşkınca uzun oğlanın parlayan gözleriyle buluşturdu bayık bakan gözlerini. "siparişimiz mi? ben evde tekim ve sipariş verdiğimi hatır- ah tabii ya, yeonjun hyung..."

sondaki fısıltısı anlaşılmayacak kadar sessizdi, bu yüzden soobin bozuntuya vermedi. kai ise mahcup hissediyordu, resmen kuryeyi kapıda bekletmiş üstüne de saçma sapan konuşmuştu.

düşüncelerini soobin'in ıslak üstü dağıttı. apartman penceresinden gelen yağmur sesleri yapbozun parçalarını tamamladığında beyninde bir ampül çaktı. kendisine uzatılan ve normalde yediklerinden büyük olan pizzayı alırken kendisinden beklenmedik bir şekilde sordu.

"soobin-ah, eğer işin yoksa sen de benimle pizza yemek ister misin?"

---

---

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
hey pizza, sookaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin